Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2395 E. 2023/286 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2395
KARAR NO: 2023/286
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/09/2021
NUMARASI: 2016/417 Esas – 2021/711 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/03/2014 tarihinde davacı …’ye, … Mah. … Bulvarı … Petrol civarında motosikletin çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası geçirdiğini, kaza sonrası Bismil Devlet Hastanesi’nde ve Dicle Üniversitesi Hastanesi Ortopedi Kliniği’nde tedavi gördüğünü, davacının serbest meslekle uğraşmakta olduğunu asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiğini, trafik kazası nedeniyle çalışamadığını, davacının yaralanmasına sebebiyet veren motosikletin davacıya çarpıp kaçtığını, plakasının belirlenemediğini, bu nedenle davalı Güvence Hesabının davacının zararından hukuken sorumlu olduğunu, 6100 S. HMK’nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olarak davayı açtıklarını 100,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve dava talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, kazaya tespit edilemeyen aracın neden olduğunun tanık, kamera kaydı vs. somut delillerle ispatlanması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kaza tarihi itibari trafik poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazanın meydana geliş şeklinin, kusur durumunun ve maluliyet derecesinin tespit edilmesi gerektiğini, tedavi giderleri ile geçici iş göremezlik zararının teminat içinde olmadığını, dava tarihi itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile Davacının geçici işgöremezlik talebi yönünden 8.114,66 TL geçici işgöremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabı’ndan alınarak davacıya verilmesine, davacının sürekli işgöremezlik talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatlanması gerektiğini ayrıca bu aracın Güvence Hesabı’nın sorumluluğuna sebep olacak araçlardan olup olmadığı da bilinmediğinden bu hususun da tespit edilmesi gerektiğini, zarar gören şikayetten vazgeçtiğinden tazminat talep hakkı kalmadığını, davaya konu kazayla ilgili olarak soruşturma aşamasında uzlaşma görüşmeleri yapıldığını, eğer uzlaşma sağlanmış ise davacının dava açma hakkı bulunmadığını, uzlaşma evrakı imzalandığını,bilirkişi raporuna göre davacıda tibia kırığı olduğundan dizlik (koruyucu donanım) kullanılmaması sebebiyle müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini, hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmadığını, müvekkili kurumun geçici işgöremezlik tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili kurum aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, kaza ile ilgili Bismil C.Başsavcılığı tarafından uyap üzerinden gönderilen 2014/1361 soruşturma dosya örneğinde; davacının müşteki olarak beyanı ve şikayetçi olmadığından KYO dair karar uzlaşma tutanağı teklif formu olduğu, kaza nedeniyle tutanak düzenlenmediği, davacının olay günü yaralanması nedeniyle hastaneye başvurusu olduğu, ATK dan maluliyet raporu alındığı ve keşif ve ATK kusur raporuna göre plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın tam kusurlu olduğunun tespit edildiğine göre, hazırlık soruşturma evrak içeriği ve maluliyet ve kusur raporuna göre trafik kazasının plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın tam kusuru sonucu gerçekleştiği ve davacının kaza nedeniyle yaralandığı anlaşılmakla bu yönden davalı itirazları yerinde görülmemiştir. Kaza nedeniyle kaza tespit tutanağı düzenlenmediği ve kamera kaydı olmadığına ilişkin polis memurlarınca düzenlenen tutanak bulunduğu, dosyada koruyucu ekipman konusunda bilgi olmadığından müterafik kusura; Davacının hazırlık soruşturmasında şikayetten vazgeçmesinin tazminat hakkını ortadan kaldırmayacağı, CMK 253.madde anlamında uzlaşma tutanağı düzenlenmediğine göre şikayetten vazgeçme nedeniyle davanın reddi gerektiğine; SGK’dan gelen yazı cevabına göre her hangi bir ödeme yapılmadığını bildirilmesine göre ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek mahsubuna; İlk Derece Mahkemesince zaten dava tarihinden başlamak üzere yasal faize hükmedildiğinden faiz başlangıç tarihine ve türüne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik ve tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğini vurgulamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ve tedavi giderine ilişkin istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 554,31 TL harçtan peşin alınan 138,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 415,71 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/02/2023