Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/239 E. 2021/965 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/239
KARAR NO: 2021/965
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI : 2017/795 Esas – 2020/590 Karar
DAVA : Tespit
KARAR TARİHİ: 24/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.07.2015 günü saat 16.30 sıralarında meydana gelen trafik kazasında … plakalı motosikleti ile Harem sahil yolundan Üsküdar istikametine seyir halinde olan müvekkilin, … plaka sayılı otomobil sürücüsü … aniden tali yoldan caddeye çıkması ve aniden durması nedeniyle söz konusu araca çarpmış ve bunun etkisiyle hakimiyetindeki motosikletten düşerek ağır derecede yaralandığını, sol el bileğine ve sağ ayağına almış olduğu darbe sebebiyle yaklaşık olarak 6 ay boyunca yatağa bağımlı kaldığını, 2 kez büyük kemik kırıklıklarına yönelik ameliyat geçirdiğini, İstanbul Anadolu 72. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/225 Esas sayılı dosyası üzerinden hazırlanan 01.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre … plaka sayılı araç sürücüsü … asli derecede kusurlu olduğunu, Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilen kusur raporunun da sunulduğunu ancak tali kusurlu olarak tespit edilmesinin yerinde olmadığını, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, sigortalı sürücü … işbu trafik kazasının meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğunu müvekkilinin kaza tarihinden bu yana çalışamadığı için kazanç kaybına uğradığını, evli ve çocuk sahibi olan müvekkilinin ailece muhtaç duruma düştüklerini belirterek fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkilinin çalışamadığı bu süre boyunca uğradığı kazanç kaybına yönelik olmak üzere 1.000,00 TL, işgücünde meydana gelen azalmaya istinaden 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; KTK’nın 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini bu nedenle dava şartı noksanlığından huzurdaki dava usulden reddedilmesi gerektiğini, zamanaşımı def’ini ileri sürdüklerini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, belirtilen aracın, müvekkil şirkete … numaralı karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müvekkil sigortacı şirketin, üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, müvekkil şirketinin sorumluluğu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer bir faiz uygulanacak ise faizin de kaza tarihinden değil dava tarihinden itibaren başlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 4.412,58 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 29.396,53 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 17/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; KTK’nın 97.maddesi uyarınca sigorta şirketine dava öncesinde müracaat edilmesi gerektiğini, sigorta şirketine gerekli müracaat yapılmadan dava yoluna gidilmiş olması nedeniyle bu başvurunun usulden reddi gerekirken esas itirazının yapılmasının hatalı olduğunu, dava sürecinde ATK 3.İhtisas dairesi tarafından hazırlanmış olan 05/02/2020 tarihli raporun yürürlükten kaldırılmış olan yönetmelik esas alınarak düzenlendiğini, erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkındaki yönetmeliğine uygun güncel rapor alınması gerektiğini, Anayasa’nın 153.maddesinde iptal kararlarının geriye yürümeyeceğinin açıkça belirtilmesi gerektiğini, karar öncesinde gerçekleşmiş olay için iptal kararı baz alınarak PMF-1931 mortalite tablosu ile hesaplama yapılmasının hatalı olacağını, hesaplama TRH 2010 mortalite tablosu esas alınması gerektiğini, poliçe tanzim tarihi itibariyle 22/06/2015 geçici iş göremezlik tazminatı poliçe kapsamında olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatı söz konusu olduğunda davacıya ödenen tazminattan herhangi bir gelir vergisi kesintisi söz konusu olmadığından AGİ hariç asgari ücretin hesaplamaya esas alınması gerektiğini, davacıya SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa tutarını bildiren resmi yazı dosyaya sunulmadan hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Kazaya karışan araç davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olup davacı vekilinin dava dilekçesine ekli ve davalı sigortalı hasar dosyası içinde bulunan 08/06/2016 tarihinde sigorta şirketine başvuru yaptıktan sonra yanıt alınamaması üzerine dava açıldığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekir. Bu belirlemenin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden maluliyet raporu alınmalıdır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekecektir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03/03/2021 tarih, 2021/768 E. ve 2021/2172 K., 15/03/2021 tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K.,16/06/2020 tarih, 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 28/01/2020 tarih, 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları).Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 05/02/2020 günlü maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlediğine göre kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine uygun olduğundan davalı vekilinin itirazı yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından yukarıya aktarılan Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir. Tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı gereğince TRH 2010 tablosu uygulanacaktır. Ancak progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 02/03/2020 tarih, 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta, ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi 22/06/2015, kaza tarihi ise 27/07/2015 tarihidir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda PMF yaşam tablosu esas alınarak tazminat belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması olanaklı değildir. Ancak yukarıya aktarılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görüş değişikliği içeren emsal kararına uygun olarak tazminatın hesaplanmasında TRH yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılması gerektiğinden bu yöne değinen istinaf talebi yerindedir. Mahkemece aktürya bilirkişisinden TRH yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak tazminatın hesaplanması için ek rapor alarak sonucuna göre karar verilmelidir.O halde İlk Derece Mahkemesince yukarıya aktarılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görüş değişikliği içeren emsal kararına uygun olarak TRH yaşam tablosu ve progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle hükme esas alınan aktüerya rapor tarihindeki veriler esas alınarak tazminatın hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınması, kazanılmış haklarda gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Mahkemece SGK’ya yazılan yazı cevabında dava konusu kaza nedeniyle davacıya herhangi bir geçici iş göremezlik ödemesi bulunmadığı bildirildiğine, hükme esas hesap raporunda davacının geliri vergi indirimleri nazara alınarak net asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığına göre buna değinen istinaf itirazları da yerinde değildir. 2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından yukarıya aktarılan Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/05/2021