Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2368 E. 2021/2185 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2368
KARAR NO: 2021/2185
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
NUMARASI: 2021/41 Esas – 2021/1011 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 17/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ ın ağır kusur ve hatası sonucunda … plakalı aracı ile yaptığı kaza neticesinde yaralanan müvekkilinin beden bütünlüğünün bozulması nedeniyle oluşan kazanç kaybı için 200,00 TL, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar için 500,00 TL, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar için 300,00-TL olmak üzere toplamda 1.000,00 TL maddi tazminatı davalılardan kanuni sorumlulukları dahilinde müşterek ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi poliçe miktarı ile sınırlı ve sorumlu olmak kaydıyla) kaza nedeniyle davacının çektiği acı ve ızdırapın hafifletilmesi amacıyla paranın satın alama gücü, kaza tarihindeki yaşı da gözetilerek 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’tan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; arabulculuk müracaatı olmadığından davanın usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu İş Mahkemeleri gönderilmesine, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “Davanın, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: yerel mahkemenin arabuluculuk dava şartı yokuluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, davanın usulden reddi kararı vermeden önce dava şartı için gerekli başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlatabilecekken usul ekonomisi gözetilmeden dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiğini, karara konu harç ve masrafların eksik hesaplandığını, ön inceleme aşamasında davalı tarafa vekalet ücretini hatalı takdir ettiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle araç sürücüsü ve ZMMS sigortacısı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemine dayanmaktadır. 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. TTK’nun 4/1 maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı da zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesine dayanarak davalıdan rücuen tazminat talep etmektedir. Bu durumda dava, TTK’da düzenlenmiş olan sigorta hukukuna dayandığından TTK’ nın 4/1. maddesine göre mutlak ticari dava niteliğindedir. Somut uyuşmazlıkta; Açılan davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunduğu, dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 28/01/2019 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğinden davacının ZMMS sigortacısı olan davalı bakımından arabulucuya başvurmaksızın dava açtığı anlaşılmaktadır. 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre İlk Derece Mahkemesince davalı Sigorta Şirketi yönünden zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden usulden red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Ancak diğer davalı ile davacı gerçek kişi olup aralarındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığından ticari dava olarak nitelendirilemez. Bu nedenle davalı gerçek kişi …’a yöneltilen dava, ticari dava olmadığı ve dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk şartını ihtiva etmediğinden bu davalı aleyhine açılan dava tefrik edildikten sonra, davalı Sigorta bakımından zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, zorunlu arabuluculuk dava şartına tabii olmayan davalı gerçek kişi yönünden de yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de; Maddi tazminat davalılardan müteselsilen talep edildiği ve her iki davalı bakımından da davanın usulden reddine kararı verildiğinden maddi tazminat talebi bakımından karar tarihinde uygulanması gereken AAÜT’nin 3/2.maddesi gereğince müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırı olduğundan bu yöndeki istinaf itirazı da yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/12/2021