Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2334
KARAR NO: 2022/698
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 14/09/2021
NUMARASI: 2019/519 Esas – 2021/656 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının davalı … sevk ve idaresindeki, davalı … Ltd. Şti adına kayıtlı … plakalı araç ile meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde yaralandığını ve gözlerinin kör olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi tazminatın bütün davalılardan ve 200.000,00 TL manevi tazminatın davalı … Ltd. Şti ve diğer davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. cevap dilekçesinde özetle; kusur durumunun hesaplanmasını, davacının maluliyet oranının belirlenmesini, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kazanın davacının beyan ettiği şekilde meydana geldiğini, kendisinin kaza nedeniyle mağdur olduğunu, duruşmadaki sözlü beyanında da patronunun haberi olmadan davacının araca bindiğini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “A-)Maddi tazminat talepleri bakımından davanın feragat nedeniyle reddine; B-)Manevi tazminat talepleri yönünden davanın Kısmen Kabulüne; 1- Takdiren 30.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … Ltd. Şti’den ve …’dan kaza tarihi olan 11.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında (Davalı …’nın manevi tazminatın 5.000,00-TL (Beşbin Türk Lirası) ile sorumlu olması kaydıyla) tahsili ile davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine; davalılardan … Ltd. Şti yönünden yargılama sırasında tensip ara kararı uyarınca 15.01.2015 tarihinde yapılan 5.000,00 TL geçici ödemenin, infaz aşamasında dikkate alınmasına, 2-Davalı … şirketinden talep edilen manevi tazminat bakımından, dava dilekçesinde sigorta şirketinden manevi tazminat talebinin bulunmaması nedeniyle, karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince tashih kararı (hükmün B bendinin 1. maddesi açısından); “Takdiren 30.000 TL manevi tazminatın davalılar … Ltd. Şti’den ve …’dan kaza tarihi olan 11.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında (Davalı …’nın manevi tazminatın 5.000,00 TL ( Beşbin Türk Lİrası) ile sorumlu olması kaydıyla) tahsili ile davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine; davalılardan … Ltd. Şti yönünden yargılama sırasında tensip ara kararı uyarınca 15.01.2015 tarihinde yapılan 5.000,00 TL geçici ödemenin, infaz aşamasında dikkate alınmasına,” şeklinde tashih kararı verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı … geçirdiği ağır kaza sonucunda 2 gözünü de kaybettiği ve maluliyet oranı %100 olmasına rağmen hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, davalılardan … Nakliyat’ın işleten olarak sorumlu olduğunu kabul etmiş olmasına rağmen hukuki nitelendirmede hataya düşerek, KTK’daki kusursuz sorumluluk hükümlerini uygulaması gerekirken genel hükümlere göre olay değerlendirilerek 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava sözlü olarak ıslah edilmiş olup, davalı … yönünden de manevi tazminatın kabul edilmesi gerektiğini, manevi tazminat açısından sigorta şirketi için feragat söz konusu olmayıp ıslah talebinin yok sayıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İlk Derece Mahkemesince dava önce verilen karar Dairemizin 20/06/2019 tarih, 2017/2132 Esas ve 2019/964 Karar sayılı kararı ve 12/03/2020 tarih, 2020/606 Esas ve 2020/518 Karar sayılı kararı ile davacı ve davalı istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davalı … Ltd. Şti maliki ve dava dışı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı aracın tek taraflı olarak yapmış olduğu trafik kazası neticesinde araçta yolcu olarak bulunan davacı …’nın yaralandığı, davacının açmış olduğu iş bu dava ile maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince yeni esas üzerinden yapılan yargılamada ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan 25/02/2021 tarihli maluliyet raporunda davacı …’nın trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeni ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %100 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı tespit edilerek bildirilmiştir. Davacı vekilinin sigorta şirketinden ıslah ile manevi tazminat talep edildiği halde İlk Derece Mahkemesince bu talep hakkında karar verilmediği belirtilerek istinaf talep edilmiştir. Dairemiz ilk kararında aynı yöndeki istinaf talebi tartışılarak reddine karar verilmiştir. Kaldı ki HGK’nın 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K.,15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800 sayılı kararlarında açıklandığı üzere “…Uygulamada, istem sonucuna ilişkin fazlaya dair haklarını saklı tutan davacının dava değerini ıslah yolu ile arttırabileceği tartışmasız kabul edilmektedir. Bununla birlikte başından beri dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. ( Aynı yönde HGK’nın 15.02.2017 gün, 2015/7-917 E.-2017/265 K.sayılı İlâmı).” Yine ıslah yolu ile davaya taraf eklenmesi de olanaklı değildir. Bu nedenle bu hususa değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalı … Ltd. Şti., … plakalı aracın maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince müteselsil sorumlular bakımından farklı miktarlarda manevi tazminatı belirlenmesi, müteselsil sorumluluk hükümlerine aykırı olduğu gibi “Manevi tazminatın bölünemezliği” ilkesine aykırı olmuştur. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, davalı sürücünün meydana gelen kazada tam kusurlu olması, davacının yarlanmasının mahiyeti, maluliyet oranı ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının düşük belirlendiği; aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda takdiren davacı lehine 75.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Maddi tazminat talepleri bakımından davanın feragat nedeniyle REDDİNE; 2-Manevi tazminat talepleri yönünden davanın KISMEN KABULÜNE, 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Ltd. Şti. ve …’dan kaza tarihi olan 11.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, Davalı … Ltd. Şti. tarafından yargılama sırasında tensip ara kararı uyarınca 15.01.2015 tarihinde yatırılan 5.000,00 TL geçici ödemenin, infaz aşamasında dikkate alınmasına, 3-Davalı … şirketinden talep edilen manevi tazminat bakımından, dava dilekçesinde sigorta şirketinden manevi tazminat talebinin bulunmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 4- … plakalı araç üzerindeki ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, 5-Alınması gereken 5.123,25 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 34,20 TL peşin harç ve 2.500,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.589,05 TL harcın davalılar … Ltd. Şti.’den ve …’dan müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan 927,50 TL dosya gideri, 2.534,20 TL harç toplamı 3.461,70 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranı gözönünde tutularak hesap ve takdir olunan 1.236,10 TL’nin davalılar … Ltd. Şti. ve …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı lehine kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde (yeniden hüküm tesis tarihinde ) yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve taktir edilen 10.550,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Ltd. Şti. ile …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 8- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı … Ltd. Şti. yararına, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde (yeniden hüküm tesis tarihinde ) yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve taktir edilen 10.550,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Ltd. Şti.’ye verilmesine, 9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, 10-Maddi tazminat davası yönünden tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 11-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 80,60 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının avalılar … Ltd. Şti. ile …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/04/2022