Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2281 E. 2022/334 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2281
KARAR NO: 2022/334
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/02/2019
NUMARASI: 2015/1163 Esas – 2019/140 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
DAVA TARİHİ: 18/12/2015
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2016/943 ESAS – 2016/852 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’in diğer davalı … adına kayıtlı … plakalı araçla 18/07/2015 tarihinde müvekkillerinin oğlu …’a çarptığını, ağır yaralandığını ve tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiğini, bu kapsamda Bakırköy 55. ASCM’nin 2015/579 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkillerinin gelecekteki desteğini kaybettiğini belirterek, şimdilik … için 2.000.00 TL, … için 2.000.00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 2.500,00 TL defin masrafının, 30/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili birleşen dava, dava dilekçesinde özetle; Aynı kaza ve 2007 doğumlu …’ ın vefatı nedeniyle, … için 40.000.00 TL, … için 40.000.00 TL, … için 10.000.00 TL ve … için 10.000.00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ ten 18/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın gerçekleştiği gün müvekkili …’in hız sınırlarına riayet ettiğini, ancak …’ın aniden yola fırlaması ile önlenemez bir şekilde kaza gerçekleştiğini, kazanın olduğu yerin yaya geçişine müsait olmadığını, olayda maktulün asli ve ağır kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın 18.07.2015 tarihinde müvekkili şirket nezdinde ZMMS ile teminat altına alınmış ve müvekkil şirketin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Asıl dava yönünden; 1-Davacı tarafın maddi tazminat talebinin Feragat Nedeniyle Reddine, 2-Birleşen dava yönünden; Davacı tarafın manevi tazminat talebinin Kısmen Kabulü İle Davacı (maktulun annesi) … için 20.000 TL, davacı (maktulun babası) … için 20.000 TL, davacı (maktulun kardeşi) … için 5.000 TL, davacı (maktulun kardeşi) … için 5.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından asıl davada, maddi tazminat yönünden davacı tarafın feragatı nedeniyle redde karar verdiğini, ancak maddi tazminat talebinden feragatın kesinlikle söz konusu olmadığını, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davacılar hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Dava ve birleşen dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 18.07.2015 günü, …’ in sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde aracının sol ön kısımlarıyla, istikametine göre sol tarafından kaplamaya girip karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya …’a çarpması sonucu …’ ın ölümü nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında, Davalı … Sigorta AŞ vekili 15/11/2018 tarihli dilekçesi ile; Davacı taraflarla yapılan uzlaşma neticesinde ekli ibraname gereğince, davacı vekili hesabına 15.11.2018 tarihinde toplam 26.939,40 TL ödenmiş olduğunu açıklayarak, müvekkil şirkete yöneltilen talepler bakımından davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, lehe çıkabilecek yargılama giderleri ile vekalet ücretinden feragat ettiğini beyan etmiştir. 08/02/2019 tarihli duruşmada da; Davacılar vekili …, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ödeme gerçekleştirilmiş olduğunu açıklayarak, bu davalı yönünden davadan feragat ettiklerini ancak diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dilekçeye ekli 13/11/2018 tarihli -ekinde ödeme makbuzu bulunmayan- ibraname ile 2015/1163 E. nolu dava açısından, tüm tazminat alacağının, 19.172,60 TL sı asıl alacak olmak üzere faiz, vekalet ücreti, yargılama gideri, icra vekalet ücreti toplamı 26.939,40 TL olduğu konusunda mutabakata varıldığı, ibranamenin davacılar vekili … tarafından imzalandığı, ibraname ile … Sigorta A.Ş., sigortalı ve sigortalı araç sürücüsünün tamamen ibra edildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince alınan 06/11/2018 havale tarihli aktüer raporu ile davacı anne … için 10.489,44 TL ve davacı baba … için 8.683,16 TL destekten yoksun kalma zararı hesaplanmış, dosyada defin masrafına ilişkin bilgi ve belge bulunmaması sebebiyle bu talebe ilişkin hesaplama yapılamadığı açıklanmış, rapor davacılar vekili …’a 13 Kasım 2018 tarihinde tebliğ edilmiş, itiraz edilmemiştir. Tüm dosya kapsamına göre; Davalı … ile davacılar vekili arasında -maddi tazminata ilişkin olarak- dava açıldıktan (ve aktüer rapor alındıktan) sonra yapılan ödemeye bağlı olarak ibraname düzenlendiği, yargılama sırasında davacılar vekilinin davalı … yönünden davadan feragat ettiği, ancak diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isteminde bulunduğu, ibraname içeriğinde ödenmesi kararlaştırılan tazminat tutarının ödendiğinin davacı tarafın da kabulünde olduğu sabittir. Davalı tarafından zararın kısmen karşılanması halinde, yapılan ödeme(ler)in tazminat hesabı sırasında mahsup edilmesi gerekliliği açık olmakla birlikte, ödemenin dava sırasında olması halinde, bulunan tazminat miktarından dava tarihinden sonra yapılan ödeme güncelleştirilmeksizin (faiz eklenmeksizin) tenzil edilmesi gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/03/2019 tarih, 2016/9182 E. ve 2019/3567 K., 18/12/2019 tarih, 2017/ 58 E. ve 2019/12186 K. sayılı kararı sayılı kararları). Müteselsil sorumluluğa ilişkin hukuki sonuçlar TBK’ nun 61, 62, 106, 155, 162, 163, 166, 168. maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun bazı hukuki sonuçları vardır. Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur.(TBK 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder.(TBK 163/2). Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.(TBK163/1).Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur (TBK 166/1). Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır (TBK 166/3). Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur (TBK 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/11/2019 tarih, 2019/3589 E. ve 2019/11257 K. sayılı kararı). Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, TBK’nın 147. maddesi hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği açıktır. Bu açıklamalar ışığında; Maddi tazminata yönelik olarak 19.172,60 TL ödeme yapılmış olması, kök davada maddi tazminat talebinin toplam 6.500,00 TL oluşu, şimdilik ibaresiyle dava açılmış olmakla birlikte, aktüer raporda hesaplanan (davacı anne … için 10.489,44 TL ve davacı baba … için 8.683,16 TL destekten yoksun kalma zararı toplamı) 19.172,60 TL ile ibranameye konu tazminat alacağının, aynı miktar 19.172,60 TL oluşu ve miktarların örtüşmesi değerlendirildiğinde; Bu şekliyle talebin karşılanmış olması, talep miktarına göre ödemenin yetersiz yada fahiş olmaması, maddi tazminat istemi açısından feragat beyanının diğer davalıları kapsar şekilde olduğunun kabulü ile maddi tazminat açısından davanın reddine kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim ilkeler açıklanan ilkeler ve hüküm altına alınan toplam tazminat miktarı ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi nazara alındığında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan (44,40+44,40=)88,80 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 8,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından davacılara iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2022