Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2274 E. 2022/1600 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2274
KARAR NO: 2022/1600
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/09/2021
NUMARASI: 2019/704 Esas – 2021/572 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açıla Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 13.04.2011 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile dönüş yapmak istediği sırada ön kısımları ile … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesinde yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazasına sebebiyet veren aracın plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğini, müvekkilinin zararlarından davalının sorumlu olduğunu, meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde müvekkilinin derhal İskenderun Devlet Hastanesine kaldırıldığını, müvekkilinin yüz kemiklerinde kırıkların ve vücudunun başka yerlerinde de kırıkların olduğunu, kaza sonucunda yaralanan müvekkilinin geçici ve sürekli iş göremezliğe maruz kaldığını, kaza nedeniyle İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığından soruşturma başlatıldığını, davayı açmadan önce davalı sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunduklarını sigorta şirketinin tarafların taleplerinin zamanaşımına uğradığından bahisle olumsuz yanıt verdiğini belirterek geçici ve sürekli iş göremezlik ile bakıcı ihtiyacı nedeniyle şimdilik 5.100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 135.057,97 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davanın kabulü anlamına gelmeksizin davacı tarafın zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, iş göremezlik tutarından SGK nın sorumlu olduğunu, bu nedenlerle davanın zamanaşımından, reddine karar verilmesini ve kusur durumunun tespiti için ceza davasının bekletici mesele yapılmasını, davacı tarafa vefat sebebi ile SGK tarafından bağlanmış olan gelirlerin tespitine karar verilmesi geretiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanını zamanaşımından reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesine göre, 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri bulunduğunu, Yargıtay ve BAM içtihatlarına göre zararın esaslı unsurlarının tam olarak öğrenildiği tarih olan 18.01.2021 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin işlemeye başlamış olduğunu, maddi tazminat, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatı talebi zamanaşımına uğramadan sigorta şirketine başvuru yapıldığını akabinde davanın açıldığını ayrıca dava dosyası kapsamında kaza 13.04.2011 tarihinde meydana gelmiş olduğunu 10 yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığının da açık olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 13.04.2011 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin ön kısmını çarpışmasıyla meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeniyle maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Aynı Kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. 5237 sayılı TCK’nın 89.maddesinde düzenlenen ve somut olayda eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza zamanaşımı süresi aynı Kanun’un 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir. Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zaman aşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. (Yargıtay HGK’nun 15/11/2000 gün ve 2000/21-1609 E. ve 2000/1699 K., Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 13.05.1980 tarih, 1980/3493 E. ve 6206 K., 26/01/1987 tarih, 1986/7532 E. ve 1987/485 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta yaralamalı trafik kazası 13/04/2011 tarihinde gerçekleşmiş, dava ise 03/10/2019 tarihinde açılmıştır. Davacı trafik kazası akabinde İskenderun Devlet Hastanesine kaldırılmış, bu hastanede tedavi görmüştür. İskenderun Devlet Hastanesince düzenlenen 13.04.2011 ve 14/04/2011 tarihli tedavi evraklarına göre hasta 18/04/2011 tarihinde taburcu edilmiştir. Bu tarihten sonra maluliyet oranının belirlendiği İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 18/01/2021 tarihli maluliyet raporuna kadar davacının tedavisinin devam ettiği, gelişen durum bulunduğu da iddia edilerek başkaca bir tedavi evrakı sunulmamıştır. Davacının maluliyetine ilişkin İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 18/01/2021 tarihli maluliyet raporunda geçmiş tüm raporlar, tıbbi evraklar vs incelenerek maluliyet oranı ve iyileşme süresi belirlenmiştir. Maluliyet raporunda bu tarihe kadar süregelen tedavi gördüğüne ve bedensel zararın bu tarihe kadar gelişim gösterdiğine dair bir tespit ve bilgiye rastlanılmamıştır. Bu durumda, dava dilekçesinde açıkça davacının yaralanmasında gelişen durum bulunduğu iddia edilerek ve gelişen duruma dayanılarak dava açılmamış olmasına, dosyada mevcut delillere göre davacının trafik kazası akabinde tedavi gördüğü İskenderun Devlet Hastanesinde bulunan tedavi evrakları dışında başka bir sağlık kurumunda da tedavi gördüğüne ve tedavisinin devam ettiğine ilişkin tıbbi evrak sunulmamış olmasına ve hükme esas alınan maluliyet raporunda da davacının maluliyetinin tespit edildiği rapor tarihine kadar gelişen bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin süresindeki zamanaşımı def’i dikkate alınarak dava tarihi itibariyle 8 yıl olan ceza zamanaşımı dolduğundan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2022