Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2269 E. 2022/1792 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2269
KARAR NO: 2022/1792
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
NUMARASI: 2015/36 Esas – 2021/440 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … sürücüsü ve sahibi olduğu ve davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu … plakalı aracıyla 21.01.2009 günü yolcu koltuğunda davacılardan …’ında bulunduğu sırada başka araça ve ağaca çarparak ağır yararlanmasına sebebiyet verdiğini, meydana gelen kaza sonucunda müvekkilince çok ciddi fiziksel ve ruhsal travma hasıl olduğunu belirterek … için şimdilik 500 TL iş göremezlik geliri, 13.500 TL iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybının, 29.000 TL Tedavi giderleri ve tedavi sürecinde yapılan her türlü masrafın, 100.000-TL manevi tazminat, her bir davacı için şimdilik her biri için 500 TL destekten yoksun kalma tazminatı, babası … için 75.000 TL manevi tazminatı, annesi … için 75.000 TL manevi tazminatı, kardeşi … için 50.000 TL manevi tazminatı, kardeşi … için 50.000 TL manevi tazminatı olmak üzre toplam 395.000 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (… Sigorta A.Ş ve SGK’ya karşı manevi tazminat taleblerinin olmadığı, tedavi giderlerinden münhasıran sürücü/işleten ve SGK’nın sorumluluğu nazara alınarak) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazadan sonra davalı müvekkilinin babası, davacı …’un tüm tedavi giderlerine, maddi ve manevi zararlarına karşılık olmak üzere bir kısım müşteri çekleri bir kısımda nakit para vermiş ve bu çeklerde zamanında ödendiğini, kaza tarihi 21.01.2009 olması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Acil halin sona ermesini müteakip sözleşmesiz özel hastanelerce cari fiyatlar üzerinden verilen sağlık hizmeti giderlerinin müvekkili kurumca mevzuat çerçevesinde ödenmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddi ve yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, Daimi işgücü kaybı ve işgöremezlik nedeniyle toplam 166.715,28 TL’nin kaza tarihi olan 21.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Sigorta A.Ş’den (… Sigorta A.Ş 150.000,00 TL’lik kısmından sorumlu olmak ve faizin dava tarihi olan 12.01.2015 tarihinden itibaren yürütülmesi kaydıyla) müştereken ve mütelsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, 4.008,04 TL tedavi giderinin 12.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar SGK ve …’den (… 3.206,44 TL sorumlu olmak ve bu davalı yönünden faizin kaza tarihi olan 21.01.2009 tarihinden itibaren yürütülmesi kaydıyla) tahsili ile davacı …’a verilmesine,Fazla talebin reddine,Davacı … için 20.000,00 TL, davacılar …, …, … ve … için 5.000,00 TL’şer manevi tazminatın 12.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacılara verilmesine, Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı SGK vekili, … Sigorta Anonim Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı SGK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın görevsiz mahkemece verildiği, dava konusu alacak zamanaşımına uğramakla, davanın reddinin gerektiği, kuruma yazılı olarak başvuru yapmadığından , davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği, müvekkil kurumun trafik kazaları sonucu oluşan tedavi giderleri nedeniyle oluşan sorumluluğunun sınırının yasada açıkça belirlenmiş olduğunu, hükmedilen tedavi gideri tutarında hatır taşımacılığı indirimi de yapılmadığı gibi yerel mahkemece %20 oranında müterafik kusurlu olduğu belirlenen davacının kusuru oranında da aleyhe hükmedilen tedavi gideri tutarında indirim yapılmadığını, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme iş gücü kaybı ve iş göremezlik nedeniyle hükmedilen maddi tazminata yasal faiz uygulanmasına karar vermiş ise de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre trafik kazasından kaynaklı olarak ödenmesi gereken tazminatlara avans faizi uygulanması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat hakkaniyet ile bağdaşmayacak derecede az olduğu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan maluliyet oranının hatalı olup rapor tarihinde yürürlükte olmayan yönetmeliğe göre alınmış olduğunu, davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle mütefarik kusur indirimi, taşıma hatır için olduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, zamanaşımı sebebiyle davanın reddi gerektiği gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı SGK’nın istinaf talebi değerlendirildiğinde: HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2021yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.880,00 TL TL olacaktır. Bu halde, davalı SGK aleyhine kabul edilen tazminat miktarı ( 4.008,04 TL) karar tarihine göre uygulanması gereken 2021 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalı SGK vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir. Diğer taraf vekillerinin istinaf talebi değerlendirildiğinde: Dosya kapsamından, 21/01/2009 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında davalı …’un idaresindeki araçta yolcu olan davacının yaralandığı davacı ile sürücü …’un arkadaş oldukları ve olay günü gezme amaçlı davalı …’un aracında yolcu olarak bulunurken kazanın meydana geldiği ve sürücünün ehliyetsiz olduğu anlaşılmaktadır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Davaya konu trafik kazasına sebep olan davalı Sigorta şirketine sigortalı aracın hususi nitelikte otomobil olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren sigortalı araç, ticari olmadığından temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bir olayda birden fazla müterafik kusur hali olsa dahi ancak bir kez ve %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılabilir. Bu nedenle davacının emniyet kemeri takmamış olması müterafik kusur olsa bile İlk Derece Mahkemesince davacının, sürücünün ehliyetsiz olduğunu bilerek araca binerek yolculuk etmesi nedeniyle Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatı belirlenmiş olduğundan aksi yöndeki davalı istinaf talebi yerinde değildir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nun 51. (818 sayılı BK’nun 43.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Somut olayda, davacı yolcu konumundadır. Soruşturma dosyasındaki ifade tutanaklarına göre davacı ile davalı tarafından sigortalı bulunan araç sürücüsünün arkadaş oldukları, gezme ve eğlenme amacıyla birlikte seyahat ederken kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; olayda hatır taşıması olduğunu belirtmiştir. Bu durum karşısında, davacının hatır için taşındığı kabul edilerek hesaplanan tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği halde, davalının bu yöndeki savunma ve itirazları değerlendirilmeksizin hatır taşıması indirimi yapılmadan karar verilmesi doğru olmamış, bu konuya ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/7624 Esas 2018/10877 Karar sayılı ilamı). 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, 16.04.2008 gün 2008/4-326-325, 09.10.2013 gün 2013/4-36-1457 sayılı kararları). Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir.Somut uyuşmazlıkta yaralamalı trafik kazası 21/01/2009 tarihinde gerçekleşmiştir.Dava 12/01/2015 tarihinde açılmış, ıslah ise 24/02/2020 tarihinde yapılmıştır. Davalı … Sigorta vekili tarafından süresinde vermiş olduğu 30/03/2020 tarihli dilekçesi ile ıslah zamanaşımı definde bulunulmuştur. Bu durumda, ıslahın 8 yıllık uzamış zamanaşımı ve 10 yıllık tavan zamanaşımı süresinden sonra yapıldığı gözetilerek ıslah yoluyla artırılan kısım bakımından, istinaf talep eden davalı sigorta şirketi bakımından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken (Zamanaşımı def’in de bulunan ve istinaf talep eden davalı sigorta şirketi hakkında) talep değerlendirilmeksizin ve gerekçesi de açıklanmadan ıslah edilen kısım içinde de davalı sigorta şirketi aleyhine davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesinde, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Yine 56/2.maddesinde ise “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı).Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacı …’ın yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları ile manevi tazminatın belirlenmesinde hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1. maddesi kapsamında davacı … ile davacı anne … ve baba … yönünden belirlenen manevi tazminat miktarının bir miktar düşük belirlendiği, davacı Yakup için 30.000 TL, davacı … için 7.000 TL, davacı … için 7.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı, davacı kardeşler yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; Davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine, davacılar vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine, Davacılar vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: Davanın KISMEN KABULÜNE, 1- Davacı …’ın maddi tazminat davasının daimi işgücü kaybı ve işgöremezlik nedeniyle toplam 166.715,28 TL üzerinden kabulüne, Kabul edilen maddi tazminattan 14.000 TL’nin davalı … bakımından kaza tarihi olan 21.01.2009 tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş. bakımından dava tarihi olan 12.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı … Sigorta A.Ş. Poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve mütelsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, Kalan 152.715,28 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 21.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacı …’a verilmesine, – Davalı … Sigorta yönünden ıslah edilen kısım için davanın zamanaşımı nedeni ile REDDİNE, 4.008,04 TL tedavi giderinin 12.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar SGK ve …’den (… 3.206,44 TL sorumlu olmak ve bu davalı yönünden faizin kaza tarihi olan 21.01.2009 tarihinden itibaren yürütülmesi kaydıyla) tahsili ile davacı …’a verilmesine, Fazla talebin reddine, 2-Davacı … için 30.000,00 TL, davacı … için 7.000,00 TL, davacı … için 7.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL ve davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın 12.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacılara verilmesine, Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, 3-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 20.092,56 TL vekalet ücretinin davalılardan (davalı SGK yalnız 4.008,04 TL’lik kısmından sorumlu olmak kaydıyla, davalı sigorta şirketi ise 9.200,00 TL’sinden poliçe limitiyle sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla) tahsili ile davacı …’a verilmesine, 4-Davalı SGK ve davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen tedavi gideri nedeniyle 4.008,04 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınıp bu davalılara verilmesine, 5-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat miktarları üzerinden AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen, -Davacı … yönünden 9.200,00 TL vekalet ücretinin, -Davacı … yönünden 7.000,00 TL vekalet ücretinin, -Davacı … yönünden 7.000,00 TL vekalet ücretinin, -Davacı … yönünden 4.080,00 TL vekalet ücretinin, -Davacı … yönünden 4.080,00 TL vekalet ücretinin, Davalı …’den alınıp ayrı ayrı davacılara belirtilen miktarlarda verilmesine, 6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat miktarları üzerinden AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen, – 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, – 7.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, -7.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, -4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …dan, -4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, Ayrı ayrı alınarak davalı …’e verilmesine, 7-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hükmolunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 11.607,35 TL harcın davalılar davalılar … ile … Sigorta A.Ş.’den (Davalı sigorta şirketi 956,34 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) tahsili ile hazineye gelir kaydına, 8-Davalı SGK harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 9-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hükmolunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 3.688,74 TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 10-Davacılar tarafından yatırılan 1.349,12 TL peşin harç ile 570,00 TL tamamlama harcı toplamı 1.919,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 11-Davacılar tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 854,40 TL, bilirkişi ücreti 2.300,00 TL, ATK rapor ücreti 1.336,10 TL olmak üzere toplam 4.390,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.019,28 yargılama giderinin davalılardan (davalı SGK 605,5 TL, davalı … Sigorta A.Ş. 368,72 TL yargılama giderinden poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olmak üzere) tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 12-Davalı … tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı göz önüne alınarak hesaplanan 59,53 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalı …’e verilmesine, bakiye kısmın bu davalı üzerinde bırakılmasına, 13-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinden yatıran taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; -Davacı ve davalı .. Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 40,25 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, b-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 69,25 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacı …’dan tahsili ile davalıya verilmesine, c-Davalı SGK harçtan muaf olduğundan harç takdirine yer olmadığına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2022