Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2268 E. 2022/2006 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2268
KARAR NO: 2022/2006
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/06/2021
NUMARASI: 2019/196 Esas – 2021/539 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altında olan … plakalı aracın dava dışı araç sürücüsü … yönetiminde iken 03.10.2017 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, müvekkilinin ağır yaralandığını ve malul kaldığını, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik; geçici iş göremezlik tazminatı olarak 2.000.00 TL sürekli /daimi iş gücü kaybı tazminatı olarak 3.000,00 TL olmak üzere toplanı 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davada İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisizlik nedeni ile davanın reddini, ön görülen sürenin geçmiş olması nedeni ile zamanaşımı itirazlarının olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; 312.586,89 TL tazminatın ( sürekli iş göremezlik) dava tarihi 24.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı …. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı başkanlığının raporlarına göre Özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik hükümleri ve Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik esas alındığında davacının sürekli maluliyet oranının %36 olduğu, 9 ay süre ile iş göremez halde kaldığı, 3 ay başkasının yardımına muhtaç olduğu, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alındığında %21 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğu, 18 ay iş göremez halde olduğu, 3 ay başkasının yardımına muhtaç olduğu tespitlerinin yapılmış olduğunu, davacının sürekli maluliyet oranının %36 olduğu rapor esas alınması gerekirken düşük oranlı olan raporun esas alınmasının hatalı olduğunu, tazminatın da az hesaplanmış olduğunu, hükmedilen tazminat miktarının da az olduğunu, dava edilen ve ıslah edilen tüm tazminatın kabulü gerektiğini, avans ticari faize hükmedilmesi gerekirken Yasal Faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranının fahiş ve hatalı olduğunu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve kusur oranlarının tespiti için karayolları genel müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, kazanın meydana gelmesine etki edebilecek Karayolları Genel Müdürlüğü’nden kaynaklanan yol kusuru ve teknik arıza hususlarının da yeterli değerlendirilmemiş olduğunu, kaza sırasında motosiklette yolculuk yapan davacının kask ve koruyucu ekipmanları takıp takmadığının tespit edilerek takmadığının tespit edilmesi halinde %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla yeni genel şartlara tabi konu dosyada TRH-2010 (kadın-erkek hayat) tabloları ve %1.8 teknik faiz kullanımı gerekirken yeni genel şartlara tabi konu dosyada TRH ve progresif rant üzerinden yapılan hesaplama ile hatalı olduğunu, maluliyet oranının belirlenmesi için ATK’dan rapor alınması gerektiğini, davacı tarafça sunulan raporlar arasında ciddi farklar olduğunu, kalıcı maluliyet oranı belirlenirken erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerinin esas alınması gerektiğini, poliçe genel şartları uyarınca geçici iş göremezliklerden ve geçici bakıcı giderinden sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, müvekkili sigorta şirketi açısından gerekçeli karardaki hükmedilen faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin faizden sorumluluğunun davanın ıslah edildiği tarihi ile başladığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Somut olayda 03/10/2017 tarihinde davacının sevk ve idaresinde olan … plakalı motosiklet ile dava dışı sürücü …’un sevk ve idaresindeki sigortalı … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece ATK Trafik ihtisas Dairesi’nden aldırılan 24/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda dava dışı sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu, davacının kusursuz olduğu belirtilmiştir. Aynı olaya ilişkin yapılan ceza yargılamasında yapılan keşif doğrultusunda aldırılan bilirkişi raporunda da dava dışı sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu, davacının kusursuz olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının ve kaza tespit tutanağının birbiriyle örtüştüğü, kazaya etki eden başka bir hususun tespit edilmediği ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Eldeki dosyada; kaza sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 103/12/2019 tarihli %36 oranını içerir maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek ve maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Yargıtay 17. (kapatılan) ve 4. Hukuk Dairelerinin Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı sonrasında vermiş olduğu güncel kararları gereğince tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu uygulanacak, bilinmeyen (işleyecek) devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/6135 E. ve 2022/10604 K., 2021/16078 E. ve 2022/10550 K., 2021/13398 E. ve 2022/10498 K.,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 E. ve 2021/34 K., 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta, ilk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak tazminat belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması olanaklı olmadığından, bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. Mahkemece %36 maluliyet oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre karar verildiği görülmekle davacı vekilinin düşük maluliyet oranı üzerinden tazminatın düşük hesaplandığına ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Davaya konu trafik kazasına sebep olan davalı … şirketine trafik sigortalı … plakalı aracın ruhsat bilgilerine göre kullanım şeklinin otomobil olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren sigortalı araç, ticari olmadığından İlk Derece Mahkemesince kabul edilen maddi tazminat bakımından temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. Ancak KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Dava tarihinden önce davacı tarafça davalıya başvuru yapılarak temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinde ise faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınması gerekir. Davacı vekili, dava dilekçesinde de davalıdan dava tarihinden itibaren, ıslah dilekçesi ile de ıslah edilen maddi tazminat bölümü için de dava tarihinden itibaren avans faiz talep etmiştir. Bu durumda Mahkemece ıslah edilen miktar için de dava tarihinden faize karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Somut olayda; kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında davacı motosiklet sürücüsünün koruyucu tertibatlarının tespit edilemediği, hükme esas alınan maluliyet raporuna göre davacının yaralanmasının bacak bölgesinden olduğu rapor edildiğine göre davacının motosiklete koruyucu ekipman kullanmaksızın (dizlik v.s) bindiği anlaşılmaktadır. Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekmektedir. Buna göre hesaplanan tazminattan Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/19521 Esas ve 2022/7719 Karar sayılı kararı). Yine dosya kapsamında davacı tarafından talep edilen geçici işgöremezlik tazminatının Mahkemece yargılama sırasında SGK tarafından ödenmesi nedeni ile bu talep yönünden davanın konusuz kaldığı nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken geçici iş göremezlik talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek 312.586,89 TL maddi tazminattan Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığında bulunan 250.069,51 TL sürekli iş göremezlik tazminatı için davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine, geçici iş göremezlik tazminatı talebi bakımından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; Müterafik kusur indirimi nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet indirimi mahiyetinde olduğundan istinaf talep eden davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:A-Davacı vekilinin ve Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;250.069,51 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihi 24.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, Geçici iş göremezlik tazminatı talebi bakımından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gerekli 17.082,24 TL nispi ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL peşin harç ile 1.058,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 15.988,34 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 1.058,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.129,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,4-Davalı yanca yargılama gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına,5-Tarafların yatırdığı gider/delil avansının artan kısmının taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,6-Davacı tarafından yapılan 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 373,70 TL posta ve tebligat gideri, 400,00 TL muayene ücreti ile 323,00 TL adli tıp gideri olmak üzere toplam 2.396,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca 38.009,73 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-a-Davalı ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 264,10 TL yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022