Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2267 E. 2022/758 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2267
KARAR NO: 2022/758
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
NUMARASI: 2014/1724 Esas – 2021/531 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl dava dava dilekçesinde özetle; 22.11.2013 tarihinde, davacı …’ın yönetimindeki … plakalı aracı ile davalı …’nın yönetimindeki, davalı …’un sahibi olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin trafik sigortası teminatı altındaki … plakalı minibüsün kazaya karıştığını, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu beyan ederek; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla ve … Sigorta A.Ş. yönünden poliçe limiti ile sınırlı olması üzere, 800 TL çalışma gücü kaybı, 100 TL temizlik, bakıcı, yol, belgesiz masraflar ve 100 TL kazanç kaybı zararı olmak üzere toplam 1.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın, kaza tarihi 22.11.2013 itibariyle faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilsen tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’in davacı sigorta şirketi nezdinde sağlık sigortası poliçesi kapsamında sigortalı bulunduğu ve davalı sürücü …’nın diğer davalı …’un maliki bulunduğu … plakalı aracın 22/11/2013 tarihinde … plakalı araca çarpması sonucunda … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’in yaralandığı ve sigortalının tedavisine ilişkin toplamda 18.152,10 TL tedavi gideri ödendiği belirtilerek kusur durumu nazar alınmak suretiyle 13.614,07 TL.nin 01/04/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilinle karar verilmesi talep edilmiştir. Davalılar … ve … Vekili cevap dilekçesinde özetle; davada davalıların eksik gösterildiğini, … plakalı araç ilgililerinin de davaya dahil edilmesi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde kusurun davacıya ait olduğunu, yasal şartlar oluşmadığından maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, tedbir taleplerinin reddi gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren faiz talebinin yasal olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Davalı SGK Vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, dava konusu yapılan tedavi giderlerinin müvekkil kurumca mevzuat hükümler çerçevesinde karşılanıp karşılanmadığını, Cibali Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinden sorulmasını talep ederek davanın reddini istemiştir. Davalılar … ve … Vekili birleşen dava cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin maliki ve şoförü olduğu … plakalı aracın 22/11/2013 tarihli kaza neticesinde müvekkilleri aleyhine aynı olaydan dolayı … plakalı araç maliki … tarafından müvekkilleri aleyhine maddi ve manevi tazminat talepli olarak aynı alacak talepleri için İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1724 Esas sayılı dosyasında dava açılıp davanın devam ettiğini, derdestlik çerçevesinde davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından açılan iş bu dava ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1724 Esas sayılı dosyası arasında bağlantı olduğundan davanın 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası ile birleştirilmesi ile davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,” Asıl Davanın Kısmen Kabulüne, 1-100,00 TL bakıcı ve faturalanmamış giderler ve yol giderinin davalılardan müteselsil tahsiline, bu tahsilat yapılırken davalı … Sigortadan dava tarihi olan 27/01/2014 tarihinden itibaren, diğer davalılardan ise kaza tarihi olan 22/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, diğer hakların saklı kalmasına, 2-2.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …dan müteselsil alınarak kaza tarihi olan 22/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, Birleşen mahkememizin 2018/932 sayılı dosya yönünden; davanın kısmen kabulüne, 1-13.614,07 TL’nin ilk 4.927,10 TL’lik kısmının sadece SGK’dan alınmasına, 8.696,97 TL’lik kısmının da diğer 3 davalıdan müteselsil tahsiline, bu alacağa 01/04/2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Ana Dosya davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … Sigorta A.Ş.’nin rücu davası ile tazminat davaları arasında davaların birleştirilmesini gerektirecek hiçbir yasal koşul bulunmamakta olduğunu, bu davaların ayrı görülmesinin yargılamanın sıhhati açısından zorunlu olduğunu, davaların hukuka aykırı şekilde birleştirilmiş olduğunu, tüm itirazlarımıza rağmen asıl dava ile birleştirilen … Sigorta A.Ş.’nin rücu davasının tefrik edilmeden karar verilmesi hükmünün hatalı olduğunu, mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olmasının yasal ve anayasal zorunluluk olmasına rağmen hükmün, gerekçeli, denetime elverişli kurulmamış olduğunu, müvekkiline atfı kabil kusur bulunmamasına rağmen minibüs sürücüsü …’nın asli ve % 75, Müvekkilimin tali ve %25 kusurlu olduğu değerlendirilen raporun hükme esas alınmasının hükmün haksız ve hukuka aykırı tanzimini sonuçlamış olduğunu, müvekkilinin maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınması taleplerinin de karşılanmadığını, eksik inceleme ile hukuka aykırı karar verildiğini, mahkemece manevi tazminat miktarı çok düşük belirlenmiş olduğunu, 100,00 TL bakıcı ve faturalanmamış giderler ve yol giderinin davalılardan müteselsil tahsiline ilişkin karar, maddi tazminat taleplerini karşılamayıp dosya kapsamına aykırı, eksik ve hatalı olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin maddi ve manevi tazminat sorumluluğu doğru tespit edilmemiş olduğunu, bu konuda da hatalı, hukuka aykırı hüküm verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Birleşen dosya Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece davalı SGK’nın sorumluluğunun SUT kapsamında tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, SGK tedavi giderlerinin tamamından diğer davalılar ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, 25/05/2021 tarihli duruşmada tarafımıza dava değeri ile bilirkişi raporunda belirlenen bedel arasında fark olması sebebiyle bedel artırım dilekçesi sunmamız için iki haftalık kesin süre verilmiş olduğunu, 25/05/2021 tarihinde dosyaya bedel artırım dilekçesi sunulduğunu, yerel mahkemenin tarafımızca süresinde harç yatırılmadığından bahisle fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar vermesinin yerinde olmadığını, dava dışı sigortalıya kusur atfedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece bedel artırım, ıslah edilen alacağın zaman aşımına uğradığının dikkate alınmamış olduğunu, tedavi giderlerinin tamamınından Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu olmasına rağmen kararda SGK ya kısmı sorumluluk yükleyerek 8.696,97 TL.nin müvekkillerden tahsiline ilişkin yerel mahkeme kararının açıkça hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, ilgili yasa, yönetmelik ve Yargıtay kararları çerçevesinde tedavi giderlerinin tamamından SGK sorumlu olduğundan birleşen davadaki taleplerin müvekkillere yöneltilmeyeceğinden müvekkiller yönünden rücuan tazminat taleplerinin tümüyle reddine karar verilmesi gerektiğini, tedavi giderleri hem asıl dava davacısı hem de birleşen dava davacısı tarafından aynı talep niteliğinde olduğundan mükerrer talep çerçevesinde davacının bu taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta vekili istinaf dilekçesinde özetle; meydana gelen kaza nedeniyle tedavi masraflarından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğunu, geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi taleplerinin;25.02.2011 tarihli ‘6111 sayılı’ yasa gereğince; müvekkil şirketçe karşılanmasının mümkün olmadığını, davacının kaza tespit tutanağında belirtilen koruyucu tertibatları takıp takmadığının belirsiz olması sebebiyle müterafik kusurlu olduğunun tartışmaz olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı SGK vekili istinaf dilekçesinde özetle ; Davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ve dosya sunulan tedavi masrafları ile ilgili olarak Kuruma yapılmış bir başvuru bulunmamakta olduğunu, başvuru yapılması halinde trafik kazasına bağlı tedavi masraflarının ödeneceğinin belirtildiğini, bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken müvekkili kurum yönünden kabulünün hatalı olduğunu, zaman aşımı itirazının değerlendirilmemiş olduğunu, davacının sigortalısı, kurum kayıtlarına göre 22.11.2013 tarihinde Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Acil Tıp bölümünde ve yine 17.01.2014 tarihinde Kartal Yavuz Selim Devlet Hastanesinde ortopedi ve travmatoloji bölümünde tedavi görmüş olduğunu bu tedavilerine ilişkin giderlerin müvekkili tarafından karşılandığını, davacı sigorta şirketinin sağlık sigortası poliçesi kapsamında yapmış olduğu giderleri talep hakkı bulunmamakta olduğunu, birleşen dava yönüyle alınan Adli Tıp Uzmanı bilirkişi raporuna göre kusur oranı indirimi yapılmış ancak müvekkili kurum aleyhine hükmedilen miktarda aynı orantı uygulanmamış olduğunu, harçlardan kurumunun muaf olduğunu kararın bu yönü ile de kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 22/11/2013 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken davalı …’nın sevk ve idaresindeki diğer davalı …’un maliki, davalı sigorta şirketinin de ZMSS sigortacısı olduğu … plakalı minibüsün çarpışması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır. Ana dosya kapsamında davacı trafik kazası nedeni ile yaralanması nedeni ile çalışma gücü kaybı, temizlik, bakıcı, yol, belgesiz masraflar tedavi gideri, kazanç kaybı zararı ve manevi manevi tazminat talep ettiği görülmektedir. Birleşen dosya da ise davacı Sigorta Şirketinin …’in sağlık sigortası poliçesi kapsamında trafik kazasında yaralanması nedeni ile tedavisine ilişkin yapılan ödemenin tahlisinin talep edildiği görülmektedir. HMK 166. maddesi “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. HMK 167. maddesi “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder. ” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Mahkemece ana dosya ile birleşen dosya yönünden dava konularında bağlantı olmamasına, davacıları farklı olmasına rağmen birleştirme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan birleştirme kararı verilen dosyanın tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmesi ve bu esas üzerinden yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken asıl ve birleşen davanın yargılamasının birlikte yapılması ve gerekçeli kararda ana ve birleşen dava yönünden kabul ve reddedilen kısımlara ilişkin ayrı ayrı denetime elverişli değerlendirme yapılmamış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu hususa değinen istinaf talebi yerindedir. Mahkemece aldırılan 03/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda; Sürücü …’nın yönetimindeki … plakalı minibüsü ile kavşaklara yaklaşırken yavaşlamadığı; hızını aracının teknik özelliklerine, görüş ve yol şartlarına göre ayarlamadığı; tek yönlü yolda ters yönde seyrettiği; … plakalı otomobil ile kazaya karıştığı ve …’ın yaralanmasına neden olduğu için Karayolları Trafik Kanununun 52/a-b, 84/b ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 101/a-b, 157/a/2 maddelerinde açıklanan kusurları işlediği; kazanın meydana gelmesinde asli ve %75 kusurlu olduğu; sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı otomobili ile kavşaklara yaklaşırken yavaşlamadığı; hızını aracının teknik özelliklerine, görüş ve yol şartlarına göre ayarlamadığı; … plakalı minibüs ile kazaya karışarak yaralandığı için Karayolları Trafik Kanununun 52/a-b ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 101/a-b maddelerinde açıklanan kusurları işlediği; kazanın meydana gelmesinde tali ve %25 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Aynı olaya ilişkin İstanbul Anadolu 58. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/282 E – 2015/277 K sayılı dosyası kapsamında aldırılan Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporununda davalı sürücünün asli davacı sürücünün tali olduğu belirlenmiştir. Mahkemece alınan kusur raporları birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü ve yeterli olduğu, dosya kapsamından ve kaza tespit tutanağından davacının müterafik kusuruna ilişkin bir iddia ve ispat bulunmadığından müterafik kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 4.maddesinin k bendinde maluliyet tanımına yer verilmiştir. Buna göre “Maluliyet: Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetme hali” olarak tanımlanmış yine Yönetmeliğin sigortalıların çalışma gücü kaybı tespitini düzenleyen 9 ve 10 maddelerinde %60 maluliyet ve üzeri için maluliyet tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Başka bir ifadeyle bu yönetmelik sadece %60 maluliyet ve üzeri için hükümler ve ekli cetvel içermekte olup %60’ın altında maluliyet bulunması halinde bu yönetmelik hükümlerinin uygulanması olanaklı değildir. Yine Yönetmeliğin 23.maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmış düzenlemesine yer verilerek Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin tümden kaldırılmadığı anlaşılmaktadır. Keza ek cetveller ilişkin yeni bir düzenleme de yapılmamıştır. Sonuç olarak davacının maluliyetinin %60’ın altında olması ve kaza tarihine göre uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet belirlenirken aynı cetvellerin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetveller) esas alınması gerektiğinden maluliyetin tespitinde Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanmış olmasının, maluliyet oranına bir etkisi olmayacağından hükme esas alınan maluliyet raporunda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ana dosyada davacı tarafından karşılanmayan belgesiz masraflar tedavi giderinin talep edildiği, birleşen dosya kapsamında ise davacı sigorta tarafından sağlık sigortası kapsamında ödenen tedavi giderinin talep edildiği, her iki talebin farklı olduğu görülmekle mükerrer olduğuna ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa … ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde; 14.10.2014 tarih, 2014/ 16455 E. ve 2014/13330 K. sayılı kararında ise “Geçici iş göremezlik zararı bedeni zarar teminatı ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında olup, 6111 sayılı yasa uyarınca tedavi gideri kapsamında değerlendirilemez” yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalılar vekilinin tedavi giderleri tazminatına ilişkin istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, ve yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminatın bir miktar az olduğu kanaatine varılmıştır. Birleşen dosya yönünden kararın kaldırılma gerekçesine göre esas yönden istinaf talepleri değerlendirilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili, davalılar … ve … vekilleri, davalı … Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili, davalılar … ve … vekilleri, davalı … Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı, davalılar … ve …, davalı … Sigorta, davalı SGK tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/04/2022