Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2229 E. 2023/224 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2229
KARAR NO: 2023/224
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/09/2021
NUMARASI: 2020/425 Esas – 2021/523 Karar
DAVA: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 14/05/2010 günü Ordu’da meydana gelen trafik kazasında davacının murisi (babası) …’in öldüğünü, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün kusurlu ve sorumlu olduğunu, ölenin araçta yolcu olduğunu, kazaya karışan aracın trafik sigortasının olmadığını, bu nedenle davalı kuruluşa başvurmak zorunda kaldıklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, Karayolları Zorunlu Ferdi Kaza Koltuk Sigortasının (KZFKKS) bir can sigortası türü olduğunu ve hak sahipliğinin mirasçılık durumuna göre tespit edildiğini, bu nedenle sigorta poliçesinde yazan meblağın tamamının bir destekten yoksunluk hesabı yapılmaksızın kişinin mirasçılarına kesintisiz ve eksiksiz ödenmesi gerektiğini, kazaya karışan aracın bir minibüs olduğunu ve kazanın şehirlerarası taşıma sırasında meydana geldiğini, davalıya 31/03/2014 tarihinde başvuru yapıldığını, 16/04/2014 tarihinde temerrüde düşürüldüğünü belirterek şimdilik 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalı kurumun KTK’nın kapsamında yapılan şehirlerarası ve uluslar arası yolcu taşımalarında, gereken zorunlu sigortaların yapılmaması halinde, yolcuların meydana gelecek kazalar sonucu uğrayacakları zararları mevzuat gereği belirlenen kapsam dahilinde karşıladığını, taşımanın 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 17. maddesinde belirtilen kapsamda bir taşıma olmadığından yasal sigorta yaptırma zorunluluğuna bağlanan bir faaliyet niteliği taşımadığından davalı kurumun sorumluluğu olmadığını, yapılan incelemede somut olayın İstanbul Trabzon arasında yapılan hususi ve arızi bir yolculuk olduğunun anlaşıldığını, ZKFKKS yaptırma zorunluluğu kapsamında olmadığını, dava konusu olayın belirli bir güzergaha dahil olmayan bir minibüs hattı ile yolculuk yapılırken meydana geldiğini, buna göre işbu seyahatin Karayolu Taşıma Kanununa bağlı olarak çıkartılan yönetmelikte belirlenen yetki belgelerinin hiçbirisinin kapsamına girmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kaza tarihinde Hazine müsteşarlığının 2010/8 sayılı genelgesinin yürürlüğe girmediğini, kaza tarihinin 14/05/2010, genelgenin yürürlüğe giriş tarihinin ise 01/07/2010 olduğunu, kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolu Taşıma Yönetmeliğine göre söz konusu tarihte kaza yapan aracın, zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmaktayken yaptırmamış olduğunda davalı Güvence Hesabı’nın tazmin yükümlülüğü bulunduğunu, 2010/8 sayılı genelgenin ancak yürürlük tarihinden sonra gerçekleşen kazalarda uygulama alanı bulacağından kararın hatalı olduğunu, aracın hususi vasıflı olmadığını ticari olduğunu, taşıma yetki belgesinin bulunmamasının ödeme sebebi olamayacağını, rücu sebebi olduğunu ve zarar görenlere karşı ileri sürülemeyeceğini, davaya konu talebin can ve meblağ sigortasından kaynaklanmakta olduğunu, zarar yahut kusur hesabının yapılmayacağını dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi raporunun esas alınarak hüküm kurulmasının Bilirkişi Yönetmeliğinin 49. maddesine aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 14/05/2010 tarihinde dava dışı sürücü …’nin yönetimindeki … plakalı minibüsüyle Fatsa yönüne seyrederken 23. Km’ye geldiğinde aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun solundaki su kanalına girerek kanal içindeki beton bloğa çarpması ile meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği olan …’in vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu ferdi kaza koltuk sigorta poliçesi kapsamında maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davaya konu araç ve taşıma yönünden karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu ferdi kaza koltuk sigorta poliçesinin yaptırılmasının zorunlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası 25/02/2004 tarih, 25384 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2004/6789 nolu Bakanlar Kurulu Kararı ile ihdas edilmiş olup, 10/07/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu hükümleri çerçevesinde yolcu taşımacılığı yapan taşımacıların, yurtiçi ve uluslararası yolcu taşımalarında görevlendirecekleri sürücüler ile bunların yardımcıları ve taşıyacakları yolcular için “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası” yaptırmak zorunda oldukları belirtilmiştir. Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası yaptırma mecburiyeti ile ilgili muafiyet ve istisnaların ise Ulaştırma Bakanlığı’nca belirleneceği açıklanmıştır. Daha sonra 13/11/2009 tarih, 27405 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/15545 nolu Bakanlar Kurulu kararı ile 2004/6789 sayılı kararda değişiklik yapılmış ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası yaptırma mecburiyeti ile ilgili muafiyet ve istisnaları belirleme yetkisi Ulaştırma Bakanlığı’nın görüşü alınmak suretiyle Hazine Müsteşarlığı’na verilmiştir.Karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yaptırma mecburiyeti ile ilgili muafiyet ve istisnalara ilişkin Hazine Müsteşarlığı’nın çıkardığı 28/06/2010 tarihli genelgede ise “01/07/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, ticari amaçla yapılmayan taşımaların 4925 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrası ile kanun kapsamı dışında bırakılan taşımalar ile yine aynı Kanun’un 2. maddesinin 3. fıkrasıyla düzenlenmesi, ilgili mahalli idarelere bırakılan il sınırları içerisindeki taşımalar ile 100 km’ye kadar olan şehirlerarası taşımaların karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası kapsamı dışında olduğu kararlaştırılmıştır” ifadesine yer verilmiştir.Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 3348 sayılı Yasa’nın 2 ve 10. maddeleri uyarınca ve 25/10/1989 gün ve 1989/14684 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince çıkarılmış bulunan Karayoluyla Yolcu Taşımaları Hakkında Yönetmeliğin 33. maddesinde, otobüsle şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapmak üzere taşımacı yetki belgesi almış olan gerçek ve tüzel kişiler ile Kamu Kuruluşları, taşıyacakları yolcular için otobüs zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yaptırmakla zorunlu tutulmuşlar, aynı düzenlemenin 35.maddesinde ise bu gereği yerine getirmeyenlerin yolcu taşımacılığı yapamayacakları hükme bağlanmış bulunmaktadır. Bu düzenlemeler ile şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan kişiler, taşıdıkları yolcu taşıma ile taşıma sözleşmesi yapmakla bir nevi ferdi kaza sigortası türü olan zorunlu koltuk sigortasını da yolcular lehine yaptırma yükümlülüğü altına girmiş olmaktadır. Bu yükümlülüklerini yerine getirmeyen taşıyıcının, kaza halinde yolcularının bundan kaynaklanan zararlarını da sözleşmeye aykırılık nedeniyle gidermek zorundadır. Dava konusu olayda olduğu gibi şehirlerarası yolcu taşıma yetki belgesi olmadan şehirlerarası yolcu taşımasını gerçekleştiren davalının taşıma sözleşmesi gereği sorumluluğu bulunmaktadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2008/4413 E. – 2009/3646 K. sayılı kararı). Başka bir ifadeyle dava konusu kazanın Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Ferdi Koltuk Sigorta kapsamında değerlendirilmesi için yapılan taşımanın TTK ve 10/07/2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu kapsamında bir taşıma olması gerekli olup somut uyuşmazlıkta faaliyet belgesi ile yapılan şehirlerarası taşıma bulunmadığından meydana gelen kaza “Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası” kapsamına girmeyeceğinden davalı …nın sorumluluğu da doğmamıştır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince “…dava konusu yolcu taşımasında kullanılan aracın zorunlu koltuk ferdi kaza sigortasının yaptırılmamış olduğu belirlenmiş ise de aracın ruhsatına göre hususi vasıflı olduğu, müzekkere cevaplarına göre taşıma yapılan minibüs için alınan bir taşıma yetki belgesi bulunmadığı ve taşıma işinin ücret karşılığında yapıldığına dair ispata yarar herhangi bir yazılı belgenin dosya kapsamında bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 16/02/2023