Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2173 E. 2022/269 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2173
KARAR NO: 2022/269
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
NUMARASI: 2018/1061 Esas – 2021/721 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’e ait kasko sigortalı … plakalı aracın 18.04.2014 tarihinde karıştığı kaza neticesinde hasarlandığını, meydana gelen olay sonrasında davacının aracında meydana gelen zararın sigorta poliçesi uyarınca tazmin edilmesi istemiyle davalı sigortacısına başvurmuş olmasına rağmen, davalı sigortacı tarafından poliçe kapsamındaki sorumluluğu dahilindeki sigorta tazminatını ödemediğini, zararın 6762 sayılı TTK, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları ve taraflar arasında imzalanan poliçe hükümleri gereğince davalı … tarafından tazmin edilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 22.000,00 TL hasar bedelinin 28.04.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacıya ait … plakalı araç Ticari Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile 21.12.2013 – 21.12.2014 tarihleri arasında davalı şirket tarafından sigortalandığını, kaza ile ilgili hasar dosyası açıldığını, bu dosya üzerinden yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda hasar tazmin talebi oluşan kazada sürücünün kazadan sonra olay yerinde durmayıp, olay yerini terk ettiğinden sürücü tespiti yapılamadığından Kasko Sigortası Genel Şartlan A.5. Teminat Dışında Kalan Zararlar / 5.10. Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması maddesine istinaden 16.07.2014 ve 03.11.2014 tarihli yazılar ile reddedildiğini, oluşan kazada sürücünün geçerli bir neden olmaksızın kaza yerinden ayrılması, firar etmesi nedeniyle gerçek sürücü kimliğinin tespit edilemediği ve bu nedenle de sigorta poliçesi teminatı dışında olan hasarın sigorta teminat kapsamı içerisinde gerçekleşmiş gibi belgeler düzenlenmeye çalışılarak ihbar edildiğinin tespit edildiğini, sigortalının rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülüğünü kasten ihlal etmiş olmasından dolayı sigorta hakları zayi olduğundan hasar tazmin talebinin haklı olarak reddedildiğini, TTK madde 1445/5 hükümlerine uyulmadığını, rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediğinin kabulü ile Türk Ticaret Kanununun 1445/5. maddesi gereğince müvekkil şirketin hasardan dolayı sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağına göre müvekkiline ait aracın sürücüsünün olay yerini terk ettiği değerlendirmesinde bulunularak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, oysa kaza yapan …’in olay yerinde bir saatten fazla bir süre beklediğini ve kendisinden alkol testi alındığını, kolluk görevlileri ise saat 00:35 gibi araç sürücüsünün olay yerini terk ettiği şeklinde gerçeğe aykırı tutanak tuttuklarını, araç sürücüsünün olay yerinde olduğunu dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğunu, mahkemece dayanak gerekçesi olan Kasko Genel Şartları 5.4 ve 5.5 nolu bentleri araştırma konusu yapmayarak eksik değerlendirmeye dayalı karar verdiğini, olay günü aracın müvekkili veya müvekkilinin oğlundan başka kimse tarafından kullanıldığı iddiası davalı … tarafından ispatlanamadığını, mahkemenin davalı tarafın taraflı olarak düzenlemiş olduğu araştırma raporuna göre karar verdiğini, kazanın etkisiyle ayrıca yolun bayır aşağı olduğu düşünüldüğünde aracın bu mesafede durabilmesini hayatın olağan akışına uygun görmeyen ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 18.04.2014 tarihinde, saat 00:35 sıralarında sürücü …, yönetimindeki … plaka sayılı süt tankeri ile yerleşim yeri dışında gece vakti aydınlatma bulunmayan mahalde bölünmüş D-100 Karayolunu takiben Çorlu istikametinden Lüleburgaz istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde aracının sağ ön kısımları ile aynı istikamette seyir halinde olan dava dışı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı traktöre çarpmasını takiben traktörün sol arka kısımlarına çarpma etkisi ile sağ taraftan yol dışı kalıp sürüklenerek tarlada yan yatması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacıya ait süt tankerinin olay nedeniyle pert olduğu, davalı kasko sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin teminat dışı nedeniyle ödeme yapmadığından davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davaya konu olayla ilgili resmi görevlilerce düzenlenen “yaralamalı ve maddi hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda; “Sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktörü ile Çorlu istikametinden D100-02 karayolunu takiben Lüleburgaz İlçesi istikametine kendine ait şeritte, ikaz tepe lambası yanar vaziyette seyir halinde iken bahse konu yere geldiğinde yakın gerisinden dikkatsiz şekilde seyir eden ve çarpması ile kazaya sebebiyet verdikten sonra kaza mahallinde durmayıp olay yerini terk eden sürücü …, … plaka sayılı süt tankeri ile diğer araçlarla aynı istikametten aynı istikamete seyri esnasında kaza mahalline geldiği zaman bir anlık dikkatsizliği neticesi aracının sağ ön kısmı ile diğer aracın (…) sol arka kısmına frensiz şekilde çarparak traktörün yoldan çıkmasına ve traktörün seyir yönüne göre sağda bulunan buğday tarlasına sürüklenerek sağ yanı üzerine yatmasına sebebiyet verdikten sonra kendi beyanına göre olayın şoku ve kaza sonrası olabileceklerden korkması neticesi kaza yerinde durmayıp seyre devam ederek yaklaşık 3 (üç) km ileride bulunan … Fabrikası önünde durması neticesi yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği” şeklinde açıklandığı, tutanağın 18/04/2014 tarihinde saat 00.35 de düzenlendiği görülmüştür. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları ‘nınA/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamındadır. Diğer taraftan, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 1409. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içindeymiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davalı sigortacı hasarın teminat dışı olduğunu iddia etmiş sürücü değişikliğine dayanmıştır. Hasarın, kazanın oluş şekline uygun olduğu bilirkişi raporunda tespit edilmiştir. Dava dışı …’in alkol ölçümü üzerinde alkol raporu Emniyet Genel Müdürlüğü yazılı belgenin tarihi 17/04/2014 saat 23.50 olduğuna göre kazanın, tutanağın düzenlendiği 18/04/2014 saat 00.35 de olmadığı, yine tutanak içeriğindeki bilgilerin …’in beyanına göre yazıldığına göre olay saatinin daha önce olduğu tutanağın alkol raporundan sonra yazıldığı anlaşılmaktadır. Olayda … yaralanmadığı halde devrilmesine sebebiyet verdiği traktör sürücüsünün yanına yardım için gelip burada emniyet görevlilerini beklememesi, önce alkol raporu alıp sonra tutanağın düzenlenmesi için dönmesi, kendi telefonundan arama yapılmamış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının doğru ihbar yükümlüğünü yerine getirmediğinden ispat külfetinin yer değiştirdiği davacının da sürücü değişikliği olmadığı hususunu ispat edemediği anlaşılmakla Mahkemece dosyadaki delillere göre açıklanan gerekçe doğrultusunda verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/02/2022