Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/214 E. 2023/839 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2021/214
KARAR NO : 2023/839
DAVA : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı yaya …’ın, Reşitpaşa Mh, Tuncay Artun Cd, Sarıyer / İstanbul adresindeki Görme Engelliler İETT durağında otobüs beklerken plakası tespit edilemeyen bir motosikletin çarparak kaçması nedeniyle sürekli sakat kalacak şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün de tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza neticesinde uğramış olduğu bedensel zararlara ilişkin Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gördüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla 2.000-TL sürekli sakatlık tazminatının davalıdan kaza tarihi 16.04.2016 itibariyle avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tarihi 16/04/2016 olduğundan, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarının işbu davada uygulanması gerektiğini, davacıların 16/04/2016 tarihinde sürücüsü tespit edilemeyen bir araç nedeniyle maluliyetinin oluştuğuna dair somut bir delil bulunmadığını, soyut iddialar dışında, kazaya plakası tespit edilemeyen araçların sebep olduğu hususunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, dosyaya sunulan maluliyet raporunun kaza tarihi olarak ifade edilen 16/04/2016 tarihinden 17 ay sonra düzenlendiğini, başvuranın güncel muayene bulgularını içermediğini, bu nedenle sigorta kuruluşunun ödeme yapabilmesi için gerekli şartları taşımadığını, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının, kusur, maluliyet raporu alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik nedeni ile doğan zararlara ilişkin maddi tazminat taleplerinin teminat dışında olduğunu, Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 182.659,11 TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatının 04/01/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların 16/04/2016 tarihinde sürücüsü tespit edilemeyen bir araç nedeniyle maluliyetinin oluştuğuna dair somut bir delil bulunmadığını, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespit edilmediğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, karara dayanak yapılan maluliyet raporunun davacı muayene edilmeksizin, tıbbi evraklar incelenerek bunlara göre hazırlandığını, sağlık bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş hastaneden rapor alınması gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatlanması gerektiğini, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için adli tıp genel kurulundan maluliyet raporu alınması gerektiğini, davacının tüm tedavileri tamamlandıktan sonra sakatlığın 12 ay boyunca stabil ve kalıcı olması gerektiğini, aktüer raporuna esas alınan ücretin hatalı olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili kurum aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından,16.04.2016 tarihinde Görme Engelliler İETT durağında bekleyen davacı yaya … Artun Caddesi üzerinden gelen plakası ve sürücüsü belli olmayan motosikletin çarpması sonucu dava konusu trafik kazası meydana geldiği, davacının sürekli maluliyet tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır.6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamından hükme esas alınan ATK maluliyet ve kusur raporu, aktüerya raporu istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde raporlara itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet, kusur ve hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyet, kusur ve hesaplama istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinin talebi üzerine yerinde keşfen inceleme yapılmış ve davacı tanığı dinlenmiştir. Keşif tutanağında tanık …’ın, “davacıyı Kuran Kursundan tanırım, kaza günü davacı ile birlikteydik, otobüs durağında birlikte beklerken sohbet ediyorduk, davacı kaldırımın ucundaydı, soldan gelen motorsiklet davacıya vurmasıyla davacı etrafında dönerek sol dizini kaldırıma vurduğunu gördüm, o sırada arkadaşımla ilgilenirken motorsikletin kaçtığını farkettim, o sırada yoldan geçen bir araç sayesinde ambulansı aradım,” yeminli beyanı zapta geçmiştir.Davacının Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine 16/04/2016 tarihinde trafik kazası açıklaması ile yatışının yapıldığı, Tibia üst uç kırığı tanısı ile ameliyat edildiği, 22/04/2016 tarihinde çıkışının yapıldığı epikriz raporundan anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağı düzenlenmemiştir. Müşteki, tanık beyanı ve hazırlık evrakı bulunmamaktadır. Olaydan bir yıl sonra davacının C. Başsavcılığına yazılı müracaat ettiği, yaptığı araştırmada olay ile ilgili evraka ulaşamadığını beyan ettiği, ifadesinin alındığı ve evrakın daimi aramaya alındığı anlaşılmıştır.KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.Somut olayda; davacı tarafça dosyaya sunulan, davalı Güvence Hesabının dilekçe üzerindeki kaşesine göre, davalıya 21/12/2018 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu olan 04/01/2019 itibariyle davalı temerrüde düşmüştür. Bu nedenle davalı bakımından bu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından istinaf talebi yerinde değildir.Dava konusu olay iş kazası olmadığından aktüerya raporunda da belirtildiği gibi davacıya SGK tarafından iş kazası sigortasından gelir bağlanabilmesi 5510 sayı Yasanın 19. maddesine göre mümkün değildir. Ayrıca; SGK hizmet dökümünden davacının kaza tarihi itibarı ile sigortalı çalışmasının olmadığı anlaşıldığından davacıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılması da mümkün değildir. Bu nedenle rücuya tabi ödemeler hususunda indirime yer bulunmadığından bu yöndeki istinaf yerinde değildir.Davacı iddiasını ispat ile yükümlü olup, Sigortacılık Yasası hükümleri ve TTK’nın 1409.maddesine kıyasen uygulanması halinde bunun aksinin davalı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Mahkemece gerekçeli kararda kazanın varlığına ilişkin değerlendirme yapılmaksızın davanın kabulü kararı verilmiştir. İddia olunan trafik kazasının varlığının, plakası tespit edilemeyen motosikletin tescile tabi olup olmadığının araştırılması yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/1593 E. ve 2020/4240 K. sayılı kararı).O halde Mahkemece yapılması gereken, davacının hastaneye giriş tarihinde düzenlenmiş olan bütün belgelerin istenmesi, hastane polisi tarafından alınmış ifade varsa bunun bir örneğinin, hastane ve hastanenin bağlı olduğu polis merkezinden araştırılması ve istenmesi,112 acil kayıtlarının (hangi ambulans ile hastaneye gittiği, ihbar ile ilgili konuşma kayıtları vs.) ilgili birimlerden istenerek tüm dosya kapsamına göre değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/04/2023