Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/212 E. 2023/541 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/212
KARAR NO: 2023/541
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/09/2020
NUMARASI: 2017/740 Esas – 2020/359 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ün gayri resmi eşi ve müşterek çocuk …’in babası …’in 13/03/2010 tarihinde meydana gelen çift taraflı ve yaralamalı trafik kazasında sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile direksiyon hakimiyetini kaybederek … plakalı traktörün sağ arka kısmına çarpması sonucu hayatını kaybettiğini, geride …’ün kızı … ile resmi eşi ve mirasçısı olmasa bile gayri resmi olarak sürekli birlikte yaşadığı eşi …’ün kaldıklarını, …’in ölümünden dolayı … ve müşterek çocuk …’in …’in desteğinden mahrum kaldıklarını, müvekkillerinin tazminat talep edebilecek mağdur olan üçüncü kişi konumunda olduklarını, … plakalı araç ile … plakalı traktörün sigortasız olup ZMM sigortalarını yaptırmadıkları anlaşıldığından müvekkili ve müşterek çocuk …’in maddi zararının hesaplanarak ödenmesi için KTK 97. madde gereği …’na 21/04/2017 ve 30/06/2017 tarihli dilekçeler ile başvurduklarını, Boğazlıyan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/272 Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, uzamış ceza zamanaşımının söz konusu olduğundan KTK 109/2 maddesi gereği süresinde talepte bulunduklarını, müvekkili …’ün kaza tarihinde 28 yaşında olup kazadan sonra evlenmediğini, işsiz olduğunu, ölen …’ in kızı mirasçısı …’in ise kaza tarihinde 5 yaşında olduğunu, KTK 97. madde gereği yapılan başvurunun değerlendirilmediğini beyan ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile HMK’nun 107/1 maddesi gereğince alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi anında artırılmak üzere şimdilik davacı … ve davacı çocuk … için ayrı ayrı 10.000,00TL’den toplam 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 10/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK 1268. maddesi ve KTK’nın 109. maddesi uyarınca meydana gelen kazada 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, KTK’nun 97 maddesi uyarınca dava şartı gereği davacının başvurusunun bulunmadığını, dava şartı yerine getirilmediğinden davanın reddi gerektiğini, sürücünün ölümünün trafik sigortası teminatına girmediğini, Boğazlıyan Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/84 Esas sayılı dosyasından aldırılan bilirkişi raporunda sürücü müteveffa …’in alınan kan numunesinden yapılan alkol testinde 1.12 promil alkollü olduğununun, ehliyetsiz şekilde araç kullandığının bu sebeple asli kusuruyla kazaya sebebiyet verdiğinin açıkca tespit edildiğini, herkesin işlem ve eylemlerinden kusuru oranında sorumlu olduğunu, kimsenin kendi kusuru ile kendisinde meydana gelen zararı başkasından talep edemeyeceğini, tazminat sorumlusu olmayan kişinin, zarar görenin ölmüş olması halinde varislerine karşı tazminat yükümlüsü olarak sorumlu tutulamayacağını, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın zararını ispat etmesi gerektiğini, teminat tutarının doğrudan davacıya ödenemeyeceğini, davacıların kaza sebebiyle uğradıkları gerçek zararın tespitinin gerektiğini, temerrüdün oluşmadığını, faizin en erken dava tarihinden başlatılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Davanın kabulü ile 156.510,06 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, 31.476,54 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen kazanın müteveffa sürücünün %80 kusuru ile meydana geldiğini, söz konusu kazadan dolayı davacıların tazminat talep etme hakları bulunmadığını, zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen kimsenin bunun sonucuna katlanması gerektiğini, sürücülerin tek taraflı kusurları ile vefat ettikleri kazalarda destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin …nın sorumluluğunda bulunmadığını, bu doğrultuda söz konusu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, talep edilen destek tazminatının 2918 sayılı KTK’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk riski çerçevesinde genel şartlarda içeriği belirlenmemiş tazminatlara ilişkin olması gerektiğini, sigortalının hukuki sorumluluğu olmayan veya sigortalının sorumluluk riski içinde bulunmayan tazminat taleplerinden sigortacının sorumluluğu bulunmadığını, işleten ve işletenin sorumlu olduğu şahısların dışında bir üçüncü kişinin ölümü neticesinde destek zararından sigortacının sorumluluğunun bulunmadığını, poliçede taraf olan işleten ya da işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin ölmesi durumunda ölen kişinin üçüncü kişi sayılmayacağından desteğinden yoksun kalanların zararından sigortacının sorumlu olmayacağını, desteğin kendi kusurundan kaynaklanan destek zararlarından sigortacının sorumluluğu bulunmadığını, destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminat taleplerinin teminat dışında kaldığını, kazaya karışan her iki araç sürücüsünün kusurundan …nın sorumlu tutulduğunu, … plakalı araç için kuruma başvuru yapılmadığını ancak hükme esas alınan 26/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda … plakalı traktörden dolayı …nın ödemesi gereken tazminat tutarının da hesaplandığını, … plakalı araç için başvuru yapıldığından davanın reddi gerektiğini, nikahsız eş için tazminata hükmedilemeyeceğini, nikahsız eşin desteğin ölümü ile güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceğini, kendisine yeni bir yaşam tercih edeceğinin üstün olasılık içinde olduğunu, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu göz önünde tutularak nikahsız eş için tazminata hükmedilemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Kaza 13/03/2010 tarihinde meydana gelmiştir. Davalı … yönünden ZMSS genel şartlarının değerlendirilmesi gerekecektir. ZMMS yeni genel şartlar 01/06/2015’te yürürlüğe girmiştir. Somut uyuşmazlıkta, desteğin kullandığı… plakalı araç ile direksiyon hakimiyetini kaybederek … plakalı traktörün çarpışması ile trafik kazası meydana gelmiştir. Dava … plakalı aracın sigortasız olması nedeniyle açılmış,… plakalı araç için kuruma başvuru yapılmamış, açılan davada talepte bulunulmamış ve … plakalı aracın kusur oranına dayanılarak da tazminat talep edilmemiştir. Hükme esas alınan kusur raporunda … plakalı araç sürücüsü …’in %80 oranında kusurlu olduğu, … plakalı traktörün sürücüsü müteveffa …’ın % 20 oranında kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Davacıların desteği olan müteveffanın ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Bu çerçevede, kaza tarihi itibariyle, ZMSS poliçesi bulunmayan araç nedeniyle, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesine göre, ZMSS poliçesinin kaza tarihindeki limiti dahilinde …’nın sorumluluğu bulunmaktadır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusur davacıya yansıtılamayacaktır. Dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olması desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. ve 2017/919 K.sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 E. ve 411 K.sayılı kararı, 22.2.2012 gün, 2011/17-787 E. ve 2012/92 K. sayılı kararı, 16.1.2013 gün 2013/17-1791 E. ve 2013/74 K. sayılı kararları). Kaza tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 141.maddesine göre müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur (6098 sayılı TBK’nın 162/1.m.). Aynı Kanun’un 142.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.(TBK’nın 163.m.). KTK’nın 88. maddesindeki “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesi ile birden fazla kişinin zararı tazminle yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Somut olayda, kaza tarihinde ZMMS yeni genel şartlarının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu durumda mahkemece 2918 sayılı KTK ve … Yönetmeliği’ne göre, davalı …nın, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı …’nın sorumlu olacağının kabulüne Yargıtay HGK’nun yukarıya aktarılan kararları gereğince isabetsizlik yoktur. Dava dilekçesinde açıkça kusur oranında sorumluluğa karar verilmesi istenmediğine göre, davacının desteğinin de kusurunun bulunması davalının kazaya karışan her iki araçtan dolayı sigortasız olmaları nedeniyle müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Mahkemece zarar gören 3. kişi konumunda olan davacının maddi zararının belirlenmesinde, desteğin kazadaki kusurunun davacıya yansımayacağı; KTK’nun 88. maddesindeki müteselsil sorumluluk ilkesinin sonucu olarak, kazaya karışan karşı araç sürücüsünün kazadaki kusurunun da davacının sıfatı nedeniyle davacıya yansıtılamayacağı hususları gözönünde bulundurularak, herhangi bir kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/5931 E. ve 2020/4962 K.,2019/4044 E. ve 2019/5046 K. sayılı kararları). Destekten yoksun kalma tazminatı istemi için resmi bir evlilik bağı ile bağlı olunması gerekmediği gibi mirasçı olunmasına da gerek yoktur. Önemli olan, düzenli ve eylemli bir birliktelik ve destek ihtiyacının kanıtlanmasıdır. Desteğin bekar olması, gayri resmi eşin ikinci eş konumunda olmaması aile bağları olduğunun göstermesinin yanında, nikahsız eşe destek olması nedeniyle davacı ve çocuklarına destek tazminatına hükmedilmesi hukuka uygun bulunmakla, dosyadaki yazılara, tanık beyanlarına, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 12.841,36 TL harçtan peşin alınan 3.210,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.63102 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 28/03/2023