Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2078 E. 2022/510 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2078
KARAR NO: 2022/510
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/09/2020
NUMARASI: 2014/1022 Esas – 2020/335 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 18/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin Halk Otobüsü şöförlüğü yaptığını, 24/08/2013 günü çalıştığı halk otobüsünün arızası nedeni ile saat 13:30 civarında … Mah Esenler Sanayi Sitesi ikitelli … otoya çekildiğini, bu sırada davalılardan …’nun ruhsat sahibi olduğu ve …’ın kullanmakta olduğu … plaka sayılı vasıta müvekkilinin 2 metre kadar önünde olmasına rağmen tedbirsiz ve dikkatsiz davranışları nedeni ile müvekkilini altına alarak süreklediğini, bu kazada müvekkilinin yaralandığını belirterek davalılardan Sigorta hariç diğer davalılardan 30.000 TI. Manevi tazminatın davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine, şimdilik fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz dava olarak açtıkları 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte damlı davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin her ne kadar ruhsat üzerinde malik olsa da, müvekkiline kusur yüklenebilmesi ve müvekkilinin talep edilen tazminattan sorumlu tutulabilmesi için yasal unsurların oluşması gerektiğini, bu kapsamda belirteceğimiz hususlar doğrultusunda müvekkiline, meydana gelen kaza nedeni ile hiçbir sorumluluk yükletilemediğini, şöyle ki; sürücü ve aynı zamanda davalı olan …’ın 24.08.2013 tarihinde Başakşehir Polis Merkezinde vermiş olduğu ifadede “Esenler sanayi sitesi … isimli firma önünde aracı park ederek, lazım gelen bir parçayı almak için indiğini ancak aradığı parçanın olmaması üzerine tekrar aracına binerek hareket ettiğini, bu esnada biri hop deyince durduğunu ve indiğinde aracın önünde bir şahsın oturduğunu görmesi üzerine hastaneye götürdüğünü, davacının tırın ön kısmına yaslandığı için kendisini göremediğini beyan ettiğini, sürücünün ifadesine bakıldığında sürücünün davacıyı görmediğinin sabit olduğunu, davacının, bir yayanın hele ki kendisinin şoför olması da göz önüne alındığında daha çok dikkat etmesi gerekirken maalesef kusurlu şekilde, özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı davranarak tırın ön kısmına yaslanarak, meydana gelen trafik kazasında ağır kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, kazanın meydana geliş şeklinin, kusur durumunun ve maluliyet derecesinin tespit edilmesi ve kaza tarihindeki bilinen ücret üzerinden aktüerya raporu alınması gerektiğini, müvekkil sigorta şirketinin temerrüde düşmediğini, bu nedenle kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğunun dava tarihinden işleyecek yasal faiz olduğunu bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Maddi tazminat yönünden davadan feragat nedeniyle davanın reddine, 2- Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 20.000,00TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen 20.000,00 TL manevi tazminata işleyecek yasal faiz haksız eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren davacı müvekkile verilmesi gerektiğini, tarafların maddi tazminat yönünden sulh olmalarına rağmen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar verilmesine karar verildiğini, mahkemeye başvurduğu tavzih talebinin mahkemece taleple bağlılık ilkesi gerekçesi ile manevi tazminat talebine faiz istenmemiş olması gerekçesi ile hükümde faize yer verilmediği belirtilse de dava dilekçesinde faiz talep edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiği red kararına karşı istinaf yoluna başvurulmadığı görülmüştür. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, dava dilekçesi kapsamında manevi tazminatı bakımından faiz talebi bulunmadığına göre mahkemece kabul edilen manevi tazminata faiz işletilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekili yargılama sırasında, maddi zararlarının karşılandığını bu nedenle davalı sigorta şirketi ile karşılıklı sulh olduklarını ve maddi tazminattan feragat ettiklerini bildirmiş mahkemece maddi tazminat taleplerine ilişkin davalılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu davalarda davadan feragatte hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, feragat sebebiyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar lehine davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf talebinin kabulüne ve hükmün bu maddesinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile
Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Maddi tazminat yönünden davadan feragat nedeniyle davanın REDDİNE, 2- Manevi tazminat yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile 20.000,00TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, 3-Manevi tazminat yönünden;Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 1.366,20TL ilam harcından peşin alınan 136,25TL harcın mahsubu ile bakiye 1.229,95TL’nin davalılar … ve …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen 1.400,00TL bilirkişi ücreti, 965,35TL posta masrafı, 24,30TL Başvuru Harcı, 136,25TL Peşin Harç, ücreti olmak üzere toplam 2.525,90TL den kabul red oranına göre hesaplanan 1.683,93TL’nin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, 6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 148,60TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 150 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/03/2022