Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2060 E. 2021/2029 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2060
KARAR NO: 2021/2029
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
NUMARASI: 2021/404 Esas – 2021/471 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kay.)
KARAR TARİHİ: 24/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi özetle; müvekkili şirkete ait … plakalı araç ile … plakalı araç arasında 12.12.2018 tarihinde İstanbul/Sarıyer’de meydana gelen trafik kazası sonucunda müvekkil şirkete ait aracın maddi hasar görmüş olduğunu, aracın 41.275,60 TL tutarına onarılmış, Söz konusu onarım bedelinin tazmini için … plakalı aracın ZMM Sigortacısı olan … Sigorta A.Ş.’ye başvurulmuş olduğunu, müvekkili tarafından aracın onarımı için toplamda 41.275,60 TL tutarında harcama yapılmasına rağmen sigorta şirketinden sadece 36.000 TL tazmin edilebildiğinden, bakiye 5.275,60 TLtutarındaki onarım bedeline ilişkin tazminatın kaza tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, davacının aracında meydana gelen kaza sonucu oluşan onarım bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir. İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarih ve 2021/65 Esas 2021/70 Karar sayılı görevsizlik kararıyla dosya 15/06/2021 tarihinde mahkememize tevzi edilerek 2021/404 sayılı esasına kaydedildiği anlaşıldı. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “HMK ‘nun 114/2 delaletiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A-1, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A-2 ve HMK’nın 115/2 maddeleri gereğince arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; arabuluculuğa yönelik dava şartının yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, söz konusu gerekçeli karar tebliğ edilmeyip UYAP üzerinden 02/07/2021 tarihinde öğrenildiğini, hatalı kararlar silsilesi neticesinde müvekkilin anayasal hakkı olan hak arama hürriyeti haksız ve kusurlu bir şekilde ihlal edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle işleten, araç sürücüsü ve ZMMS sigortacısı aleyhine açılan maddi tazminat istemine dayanmaktadır. Uyuşmazlık, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. TTK’nun 4/1 maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan, ticari dava niteliğindeki alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır. Ancak, öncelikle hangi dava şartının inceleneceğinin ortaya konulması gerekir. Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davacı ile davalı … Ltd. Şti.’nin tüzel kişi tacir olduğu, bu nedenle eldeki uyuşmazlığın, TTK’nın 4/1.maddesi uyarınca nispi ticari dava olduğu, davanın 04/07/2019 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğinden davacının, davalı … Ltd. Şti. bakımından arabulucuya başvurmaksızın dava açtığı anlaşılmaktadır. 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına göre İlk Derece Mahkemesince davalı … Ltd. Şti.’nin yönünden zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden ve 6325 sayılı Kanun’un ek 18/A/2. fıkrası gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden davacıya mehil verilmeksizin usulden red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Ancak diğer davalı gerçek kişidir. Bu durumda davacı ile davalı gerçek kişi arasındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığından ticari dava olarak nitelendirilemeyecektir. Bu nedenle davalı gerçek kişi …’a yöneltilen dava, ticari dava olmadığı ve dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk şartını ihtiva etmediğinden bu davalı aleyhine açılan dava tefrik edildikten sonra, davalı … Ltd. Şti. yönünden zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, zorunlu arabuluculuk dava şartına tabii olmayan davalı gerçek kişi yönünden de yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2021