Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2056 E. 2022/332 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2056
KARAR NO: 2022/332
KATİP: NURCAN KÜÇÜK (254514)
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
NUMARASI: 2020/265 Esas – 2021/298 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, …’in kullandığı … plakalı motorsiklete artçı olarak bindiğini, 29/10/2015 tarihinde sürücü …’in hakimiyetini kaybetmesi üzerine araçtan düşerek yaralandığını, hastaneye kaldırıldığını, iç kanama geçirdiğini, ameliyatta dalağının alındığını, bağışıklık sisteminin zayıfladığını, sürekli işgöremezlik maluliyet durumunun meydana geldiğini, bakıcı tarafından bakıldığını, tedavi ve bakıcı giderlerinden davalıların sorumlu olduğunu, kazaya karışan motosiklet Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü adına tescilli olduğundan, müvekkilinin uğradığı zarardan diğer davalı gibi Emniyet Genel Müdürlüğü’nün müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ifadeyle, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden işletecek faizi ile birlikte yargılama sırasında alınacak kusur raporundaki kusur oranına göre davalılardan müştereken ve müteselsilen, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı Emniyet Genel Müdürlüğü’nden tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; Olay ile ilgili müvekkiline başvuru yapılmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, kusuru kabul etmediklerini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, müvekkiline hiç bir başvuru yapılmadan açılan davada müvekkilinin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı Emniyet Genel Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle görev itirazlarının olduğunu, davanın idari yargı görev alanına girdiğini, idareye başvuru yapmaksızın kötü niyetle dava açıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminata ilişkin talep konusuz kalmakla karar tesisine yer olmadığına,” şeklindeki hüküm kesinleşmekle yeniden karar verilmesine yer olmadığına, Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile, 12.500,00 TL manevi tazminatın 29.10.2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Emniyet Genel Müdürlüğü’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Emniyet Genel Müdürlüğü vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı Emniyet Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın idari yargı görev alanına girdiğini, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafa yapılan uzlaşma teklifinin kabul edildiğini, idarenin hukuki sorumluluğunun ortadan kalkmış olduğunu, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre kişinin tüm vücut engellilik oranının %10 olduğunun belirtilmiş olduğunu, oysa ki dayanak yapılan yönetmeliğin yürürlükten kaldırıldığını, 20.02.2019 tarih 30592 sayı ile Resmi Gazete’de yayınlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğundan, davacının engellilik oranı ve diğer hususların bu yönetmeliğe göre belirlenmesi gerektiğini, dava konusu olayda müvekkil idarenin herhangi bir kusuru bulunmadığını, takdir edilen manevi tazminat tutarı fahiş olup faiz işletilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin genel bütçeye tabi olması sebebiyle harçtan muaf olduğunu, yerel mahkeme tarafından müvekkili aleyhine hükmedilen yargılama gideri adı altında alınan başvurma harcı, karar harcı ve vekalet harcından muaf olduğu için harçları da kapsayacak şekilde verilmiş olan yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğun belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 13/03/2020 tarih, 2018/1283 Esas ve 2019/508 Karar sayılı kararı ile ” … uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevinde bulunduğu, davacı, motosiklette yolcu konumunda bulunduğuna göre kusur tespitinin yolcu olan davacı için sonuca etkili olmadığı, davalı idare harçtan muaf olup harçtan sorumlu tutulmaması gerektiği, … meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığı iddia edilen davacının yaralanmasının mahiyeti, maluliyet oluşmuş ise geçici ya da kalıcı mı olduğu, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı ve iyileşme süresi konusunda davacının Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlara muayenesi için sevki sağlanarak 29/10/2015 kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre bilirkişi rapor alınması ile tarafların mali ve sosyal durumları ile yukarıda açıklanan ilkeler birlikte değerlendirilerek somut olaya uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda, Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan 01/02/2021 tarihli, “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine göre bilirkişi raporu alınarak karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu hususa değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin yargı yoluna, kusura ilişkin istinaf itirazı, Dairemizin önceki kararında değerlendirildiğinden yeniden inceleme konusu yapılmamıştır. İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karar için davalı tarafından verilen istinaf dilekçesinde Davacı tarafa yapılan uzlaşma teklifinin kabul edildiği, bu nedenle idarenin hukuki sorumluluğunun ortadan kalkmış olduğu ve kusurun hatalı belirlendiğine yönelik istinaf itirazları yazılı olmadığından davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle bu hususlara yönelik istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hüküm fıkrasında harcın davalıya yükletilmediği ve peşin yatırılan harçlarında iadesine karar verildiği görüldüğünden bu hususa değinen istinaf talepleri yerinde değildir. Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Trafik kazası, niteliği itibariyle haksız fiildir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Bu nedenle dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Ayrıca davalı Emniyet Genel Müdürlüğü harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiş olmakla, bu hususlara yönelik davalı vekili istinaf itirazı yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta kaza tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının maluliyet derecesi, iyileşme süresi, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları ile manevi tazminatın belirlenmesinde hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı için belirlenen manevi tazminat miktarının manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı Emniyet Genel Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı Emniyet Genel Müdürlüğü vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/02/2022