Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/203 E. 2023/751 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/203
KARAR NO: 2023/751
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
NUMARASI: 2019/516 Esas – 2020/428 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’un17/03/2018 tarihinde alkollü olarak kulandığı araçla süratli bir şekilde …’a çarparak ölümlü trafik kazasına sebebiyet verdiğini, davalının çarpışma gerçekleştikten sonra olay yerinden uzaklaşıp 800 metre gittikten sonra arabadan inerek kaçmaya devam ettiğini, İstanbul Anadolu 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 201/249 Esas 2018/379 Karar sayılı dosyasında alkollü olduğunu ikrar ettiğini, yargılama sonucunda davalının cezalandırıldığını, kaza sebebiyle müteveffanın ailesi ve özellikle kaza anında olaya birebir şahit olan kardeşi 1996 doğumlu …’nin kız kardeşini gözlerinin önünde kaybettiğini, derin elem ve keder sahibi olduğunu belirterek müteveffanın babası … için 10.000 TL, anne … için 10.000 TL, ablası … için 10.000 Tl, kardeşi … 10.000 TL olmak üzere şimdilik 40.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiz ile birlikte davacılara ödenmesine, davalı …dolu Sigorta’nın yetersiz ödemesine ilişkin ibranamenin iptali ile davalılardan fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren faizi ile davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kusur atfını kabul etmediklerini, desteğin okul hayatı, giderleri, öğrenim gördüğü alan, başarı durumu, meslek ve gelir ihtimali, evliliği halinde destek olma durumundaki azalma, davacıların okul ve meslek durumları, gelir düzeyleri, muhtemel yaşam süreleri, diğer davalı şirket tarafından ne zaman ve toplamda ne kadar tazminat ödemesi yapıldığı, müvekkilin yetersiz ekonomik durumu vb. gerekli tüm hususların araştırılıp incelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın sigortalının kusurunu, müteveffanın kendilerine destek olduğunu ve zararını ispat etmesi gerektiğini, manevi tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davacı tarafın faizi hatalı talep ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın maddi tazminat talebi bakımından kabulü ile davacı … için 23.285,26 TL, davacı … için 28.060,54 TL olmak üzere toplam 51.345,00 TL’nin davalılardan …’dan kaza tarihi olan 17/03/2018 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere kısmi ödeme tarihi olan 13/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, davanın manevi tazminat talebi bakımından kabulü ile davacıların her biri için 10.000,00’er TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL’nin davalı …’dan kaza tarihi olan 17/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; destekten yoksun kalma tazminatından yetiştirme gideri tenzil edilmesi gerektiğini, müteveffanın anne ve babasının çalışmadığı hususu davacı yanca belgeler ile ispat edilmediğinden %5 oranında yetiştirme gideri tenzili yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Yargılama aşamasında sundukları dilekçelerinde “diğer davalı olan sigorta şirketinin, davacıların talebi üzerine hesaplanan tazminatı davacılara ödediğini, davacıların da bu ödeme karşılığında ibraname imzaladıklarını, ibraname imzalanması ile davacıların her iki davalıya karşı da tazminat davası açma haklarını kaybettiklerini, açılan davanın ahde vefa ilkesine aykırı olduğunu, bu sebeple davanın her iki davalı yönünden reddi gerektiğini” belirtmelerine rağmen bu ilkenin gerekçeli kararda tartışılmaması, “kusur değerlendirmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınması” yönündeki taleplerinin red edilmesi, desteğin okul hayatı, giderleri, öğrenim gördüğü alan, başarı durumu, meslek ve gelir ihtimali, evliliği halinde destek olma durumundaki azalma’, davacıların okul ve meslek durumları, gelir düzeyleri, muhtemel yaşam süreleri, müvekkilinin yetersiz ekonomik durumu vb. gerekli tüm hususların araştırılıp incelenmemesi, müvekkilinin mahvına sebebiyet verecek kararlara imza atılmamasının kabul edilemeyeceğini, gerekli araştırmanın yapılmadığını, davacıların destek alacakları sürenin 20 yaşlarına kadar hesaplandığını, ancak anılan davacıların lise öğrencisi oldukları ve davacıların dava dışı ağabeylerinin ise üniversite öğrencisi olduğu sosyal ekonomik durum araştırmasından anlaşıldığını, bu durumda mahkemece, davacı çocukların öğrenimlerine devam edip etmediklerinin araştırılarak üniversite eğitimi aldıkları takdirde öğrenim süresi 25 yaşına kadar devam edeceğinden 25 yaşına kadar babalarından destek göreceklerinin kabul edilmesi, üniversiteye gitmediklerinin tespiti halinde ise 22 yaşına kadar babalarından destek göreceklerinin kabul edilmesi gerektiğini, anne babasının çalışıp çalışmama durumu da değerlendirilerek belirlenen tazminattan belli oranda indirim yapılması gerekip gerekmediği veya müteveffanın desteğinin 25 yaşından sonra başlayacağı ve 25 yaşına kadar da ailesine eğitim, bakım vb. giderleri olacağı araştırılmadan, değerlendirilmeden, sorgulanmadan ve de müveveffanın 19 olan yaşı bilirkişi raporunda 20 olarak belirlenerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, istinaf ve daha önceki dilekçelerde dile getirdikleri ayrıca re’sen göz önüne alınacak sebeplerle, müvekkili aleyhine verilen kabul kararlarının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 17.08.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı, davalı …’un malik ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın yaya olan …’a çarpması ile meydana gelen trafik kazasında desteğin vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporuna göre davalı sürücü …’un olayın meydana gelmesinde %75 oranında, davacıların desteği yaya …’un %25 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Hazırlık aşamasında 26/03/2018 tarihli İstanbul Anadolu C. Başsavcılığına hitaben düzenlenen bilirkişi raporunda davalı sürücü, %100 oranında ve tam kusurlu olduğu tespit edilmiş; Ceza Mahkemesinden alınan 02/06/2019 tarihli raporunda ise davacıların desteğinin tali, davalı sürücünün asli kusurlu olarak belirlenmiş, Ceza Mahkemesince asli kusurdan hüküm kurulduğu görülmüştür. Bu halde İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunun tanık beyanları, olay yerindeki kamera görüntüleri ve tüm dosya kapsamına göre düzenlendiği, ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporları ile örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü kanaatine varılmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur, aynı Yasa’nın 327. maddesinde ise “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır” denilmektedir. Her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi (anne ve babadan birinin ya da her ikisinin çalışıp çalışmadığına ve hayatta olup olmadığına ilişkin ayrıksı durumlar da göz önüne alınarak) gerekmektedir. Yargıtay 4 ve kapatılan 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre genel ilkelerine göre kural olarak anne ve baba çalışıyorsa anne ve babadan ayrı ayrı %5’er, anne çalışmıyorsa,sadece babadan %5 oranında yetiştirme gideri düşülmesi gerekmektedir. Yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2229 E. ve 2019/12253 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere “…Hayatın olağan akışına göre; trafik kazası sonucu davacıların küçük çocuğu ölmeseydi 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ve ana ve babaya bakacağı muhtemeldir. Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda; desteğin kaza tarihinde 12 yaşında olduğu belirtilmiş kaza tarihinden itibaren yardım ve hizmet ederek destek olacağı kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de bu hesaplama şekli Yargıtay’ın yerleşik kararlarına uygun değildir. Tazminat hesabında küçüğün gelir elde etmeye başlayacağı yaşın 18 yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir…” belirlemesinde bulunularak yetiştirme giderinin 18 yaşına kadar indirilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Somut olayda davacıların desteği …, 27/10/1998 doğumlu olup olay tarihinde 20 yaşındadır. Öğrenci olsa da çalışarak kendi geçimini karşılama aynı zamanda öğrenimini tamamlama imkanı bulunduğundan yetiştirme gideri indirimi yapılması gerekmediğinden bu yöndeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Davacılar tarafından, dava açmadan önce davalı Sigorta Şirketine yapılan başvuru üzerine davalı sigorta şirketi tarafında 13.11.2018 tarihinde davacılardan … için 45.269,05 TL, … için 36.331,07 TL ödeme yapılmıştır. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, davacılar için yapılan ödemenin yeterli olup olmadığı konusunda yapılan hesaplamaya göre yetersiz olduğu tespit edilmiş ayrıca hesaplanan tazminattan, davalı Sigorta şirketinin daha önce ödediği bedel güncelleme yapılarak düşülmüştür.Bu durumda aktüerya bilirkişi raporunda ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucu ödemelerin yetersiz olduğu tespit edildiğinden KTK’nın 111.maddesi gereğince ibranamenin iptali şartları somut olayda gerçekleşmemiştir. Ayrıca davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacıların sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gerektiğinden hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davadan önce yapılan ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yine tarafların mali ve sosyal durumu tazminat hesaplamasında bir kriter olmadığından bu yöndeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.10.2017 tarih, 2016/ 9924 E. ve 2017/9413 K. sayılı kararı). Bu nedenlerle; davalı … Sigorta A.Ş ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş ile davalı … vekili yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.239,83 TL harçtan peşin alınan 1.559,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.679,88 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.239,83 TL harçtan peşin alınan 488,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.751,43 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş. tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/04/2023