Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2019 E. 2022/696 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2019
KARAR NO: 2022/696
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/01/2021
NUMARASI: 2014/568 Esas – 2021/42 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’in maliki olduğu … plakalı aracın müvekkili şirketin nezdindeki 02/08/2010-2011 tarihleri arasında motorlu kara taşıt araçları tüm oto sigorta policesi ile sigortalı olduğunu, 18/09/2010 tarihinde … sevk ve idaresindeki … – … plakalı çekici römorkun seyir halinde iken, yol kenarında gerekli tedbirleri almayarak park eden ve patlayan lastiğini değiştiren davalı … Ltd.Şti’nin maliki olduğu ve sürücüsü … olan … – … Plakalı çekici römorka çarpması ve aynı istikamette seyreden … -… plakalı çekici römork aracın da … – … plakalı römorkun arka kısmına çarpması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini belirterek itirazların iptali ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi özetle; Davalılara atfı kabil her hangi bir kusur olmadığını, müvekkilinin malik olduğu araç sürücüsünün aracı en sağ kısmına çekip lastiği değiştirdiği esnada davacı … şirketine sigortalı olan … – … plakalı araç sürücüsünün kuralları %100 ihlal ederek müvekkiline ait araca sol yan ve arka kısımdan çarptığını, kazaya davacıya sigortalı araç sürücüsünün sebep olduğunu, Kadıköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/1634 esas sayılı dava dosyası ile … Sigorta A.Ş’ye dava açıldığı ve açılan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, talep edilen maddi hasar miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece eksik ve yetersiz inceleme ile tanzim edilen ve taraflarınca açıkça itiraz edilen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verildiğini, hasarın hemen akabinde yapılan ekspertiz incelemesi neticesinde tanzim edilen ekspertiz raporu ile dosyada mübrez Adli Tıp Trafik Dairesi uzmanı ve sigortacı bilirkişi tarafından düzenlenen 27.06.2014 tarihli kök ve ek raporun birbirine paralel olmakla, hükme esas alınan bilirkişi raporu arasında çelişkiler olduğunu, bu çelişkiler giderilmeksizin hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığını, dosyada mübrez 27.06.2014 tarihli rapor ve ek rapor ile kaza tespit tutanağında davalı sürücünün sevk ve idaresindeki römorku banket dışına park ettiğinin ve davalının bankette durakladığı esnada gerekli önlemleri almadığının da raporla sabit olduğunu, buna rağmen hükme esas alınan rapordaki kusur dağılımlarının KTK ve Karayolları Trafik Yönetmeliğine aykırı bir şekilde yapılmış olduğunu, davalıya %75 oranında asli kusur şeklinde kusur izafe edilmesi gerekmekte iken %10 gibi fahiş ve yanlış oranda bir kusur izafesi yapılmış olduğunu, dava konusu kazaya karışan diğer sürücü …’ya da 2918 sayılı KTK 52/1-b maddesine aykırı araç kullanmaktan dolayı asli kusur verilmişse de bu kusur oranının da hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin tahsili amacıyla girişilen takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 18.09.2010 tarihinde sürücü …’nın, sevk ve idaresindeki, davacıya motorlu kara taşıt araçları tüm oto sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı yarı römork ile Bilecik istikametinden Bozüyük istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde, aracının ön kısımları ile yolun sağında patlayan lastiği değiştiren davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı çekiciye bağlı … plakalı yarı römorkun arka ve sol kısmına çarpması, aynı istikamette seyreden dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı yarı römork takılı … plakalı çekicinin de ön kısımları ile … plakalı yarı römorkun arka kısmına çarpmasıyla neticelenen dava konusu kaza nedeniyle, … plakalı çekici maliki ve sürücüsünden rücuen tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Kaza tespit tutanağında, kazanın oluşumunda … plaka sayılı çekici ve … plaka sayılı yarı römorkun sürücüsü …’nın 2918 sayılı KTK 56/1-A kuralını ihlal ettiğinin, … plaka sayılı çekici ve … plaka sayılı yarı römorkun sürücüsü …’nin KTK’nın 11.maddesini ihlal ettiğinin, … plaka sayılı çekici ve … plaka sayılı yarı römorkun sürücüsü …’in aynı kanunda belirtilen asli kusurlardan 04 “arkadan çarpma” kuralını ihlal ettiği açıklanmıştır. Mahkemece alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 12/12/2019 tarihli kusur raporunda “1.Durumun kabulünde; Sürücü …’nın %25 oranında kusurlu olduğu, Davalı sürücü …’nin %75 oranında kusurlu olduğu, 2.Durumun kabulünde; sürücü …’nın %90 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’nin %10 oranında kusurlu olduğu, her iki halde de sürücü …’e atfı kabil kusur bulunmadığı” belirlenmiştir. Mahkemece çelişkinin giderilmesi amacıyla İTÜ bilirkişi heyetinden alınan 09/07/2020 tarihli kusur raporunda, oluşuna göre kaza, 1. ve 2. kaza olarak nitelendirilerek “1. Kazada …’nın asli ve %90 oranında kusurlu, …’nin tali ve %10 oranında kusurlu, 2.Kazada …’in asli ve %100 oranında kusurlu, …’nın kusursuz olduğu” belirlenmiştir. Bu durumda kusur raporları arasında özellikle kazanın meydana geliş şekli bakımından çelişki ortaya çıktığı halde İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporları arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için gerektiğinde keşif de yapılmak suretiyle Karayolları Genel Müdürlüğünden yada İTÜ’den seçilecek uzman bilirkişi kurulundan çelişkiyi giderecek şekilde kazanın oluş şekli ve kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/04/2022