Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1914 E. 2023/4 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1914
KARAR NO: 2023/4
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/01/2021
NUMARASI: 2017/893 Esas – 2021/100 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 22.11.2016 tarihinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün asli ve tam kusuru ile karşıdan karşıya geçmek için yolun kenarında bekleyen yaya olan müvekkili …’ya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını, kazaya sebebiyet veren araç sürücüsünün müvekkile çarpıp kaçtığı ve müvekkili de hemen hastaneye kaldırıldığından kaza tespit tutanağı düzenlenemediğini, vücudunda kırıklar meydana gelen müvekkilinin gördüğü tüm tedavilere rağmen tamamen iyileşemeyerek daimi sakat kaldığını, kazaya sebebiyet veren aracın plakasının tespit edilememiş olması nedeni ile Güvence Hesabı’nın davada davalı taraf olarak gösterildiğini, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000-TL iş göremezlik tazminatının azami poliçe teminatı limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili kurumdan ödeme talep etmiş olmasına rağmen başvurunun değerlendirilmesi için gerekli belgeleri kuruma iletmediğini, söz konusu bildirimin karşı tarafa yapıldığını, buna rağmen başvuru sahibinin belgeleri tamamlamadığını, bunun yerine haksız ve kötü niyetli olarak işbu davayı ikame ettiğini, davacı tarafın zararına sebebiyet veren olayın plakasının tespit edilemeyen kusurlu bir aracın sebebiyet verdiğinin ayrıca olayın trafik kazası olduğunun davacı tarafça ispatının gerektiğini, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, davacının öncelikle maluliyet oranının ve malul kaldığının belgelendirmesi gerektiğini, temerrüdün bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, davacının (müteveffa …’nın) geçici iş göremezlik zararı 4.192,14 TL ve sürekli iş göremezlik zararı 26.010,54 TL olmak üzere toplam 30.202,68 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 16/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karşı tarafın başvuru şartının gerçekleşmediğini, trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve trafik kazasına plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin karşı tarafça ispatının gerektiğini, maluliyet tazminatının trafik kazasından dolayı malul kalan kişiye ödenirken zarar görenin vefat etmediği halinde mirasçılarına destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, maluliyet tazminatının mirasçılara geçmesinin mümkün olmayıp davanın reddinin gerektiğini, hükme esas alınan aktüer raporunda ise davacının 75 yaşına kadar yaşayacağı varsayılarak tazminat hesaplaması yapıldığını, davacı müteveffanın 07/02/2020 tarihinde yani 42 yaşında (yargılama sırasında) vefat ettiğini, maluliyet tazminatı bu ölüm tarihine göre hesaplanması gerektiğini, 75 yaşına kadar hesaplanan maluliyet tazminatının kabulünün mümkün olmadığını, tazminat hesaplamasına konu maluliyet raporunun mevzuata uygun tanzim edilmediğini, ilgili yönetmeliğe uygun tanzim edilmeyen maluliyet raporunun hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, ayrıca söz konusu raporu kabul etmemekle birlikte rapor alınmış olduğu yönetmelik hükümlerine göre de tanzim edilmediğini, müvekkili kurum aleyhine geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan kusur raporunun denetime elverişli olmadığını, temerrüt tarihinin hatalı gösterildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 22.11.2016 günü saat 08.30 sıralarında … Mahallesi … Caddesi girişi 75.Yıl Bulvarı üzerinde seyreden plakası meçhul bir aracın yol kenarında beklemekte olan yaya davacı …’ya çarpması sonucu yaralanmasına neden olduğu, aracın plakasının tespit edilememiş olması daimi işgöremezlik tazminatının tahsili için Güvence Hesabı aleyhine dava açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, ” Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve olay yeri krokisi bulunmaktadır. Dosya içindeki mevcut delil ve ifadelerden, olay yerinin şehir içi meskun mahal olduğu, kavşak mahallinde meydana geldiği, davacı yayanın yol kenarında beklemekte olduğunu beyan ettiği, ancak aracın yayalara mahsus kaldırım ya da bankete çıktığı yönünde iddia ve delil bulunmadığı, bu nedenle davacı yayanın kaplama üstünde yol kenarında beklemekte olduğu sırada olayın meydana geldiği kabul edilerek olay değerlendirilmiştir…Plakası tespit edilemeyen aracın kimliği bilinmeyen sürücüsü, KKK’nın 52.maddesinde belirtilen kurallara uymadan kavşak içinde süratli seyrederek tüm dikkatini yola vermediğinden, böylece yol kenarında durmakta olan yayaya çarptığından olayda asli kusurlu görülmüştür. Davacı yaya …’nın olay sırasında kavşak bölgesinde de olsa karşıya geçiş için yola aniden girdiği yönünde bilgi bulunmamaktadır. Yol kenarında beklemekte olduğu davacı vekili tarafından açıklanmıştır. Aracın yayalar için ayrılmış yaya geçidine çıkmış olduğu yönünde delil bulunmadığından davacı yayanın yol kenarında kaplama üstünde bulunduğu sırada olayın meydana geldiği, yayanın bu alanda durması sırasında tedbirli davranıp yolu kontrol ederek kazayı önleyici tedbir almamış olmakla olayda tali kusurlu sayılması gerektiği kanaatine varılmıştır.” belirlemesi yapılmıştır. Olay ile ilgili Hatay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hazırlık işlemleri sırasında soruşturma dosyası kapsamında düzenlenen 22/11/2016 tarihli tutanakta “…kazanın oluş nedenleri ve meydana geliş şeklinin tespitine yarar herhangi bir maddi delil, iz, emareye rastlanılmamış olup kazayı gören şahit olan kimseye de rastlanmadığı…” yazılıdır. Davacının samimi olay anlatımı, ambulans ile hastaneye götürülmesi, yaralanma şekli ve kusuru belirleyen dosya kapsamındaki verilerle uyumlu bilirkişi raporuna göre davacının yaralanmasının plakası tespit edilemeyen aracın yaya olan davacıya çarpması ile meydana gelen trafik kazası sonucu oluştuğu kanaatine varıldığından kusur belirlemesine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça davalı sigorta şirketine yazılı müracaat edildiği dilekçe üzerindeki 03/05/2017 tarihli davalı kaşesinden anlaşılmış olup KTK’nın 97. maddesinde düzenlenen başvuru koşulu yerine getirilmiş olduğundan başvuru koşuluna; Geçici iş göremezlik zararı bedeni zarar teminatı ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında olup, 6111 sayılı yasa uyarınca tedavi gideri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden geçici iş göremezlik tazimnatına; SGK’dan gelen yazı cevabına göre davacının olay tarihi itibari ile 5510 sayılı Kanunun 4/1,a,b,c, bentlerine tabi çalışması olmadığından rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşıldığından rücuya tabii ödemeye ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince maluliyet oranının belirlenmesinde kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine yerine “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu bağlamda davalı vekilinin Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davacının dava açıldıktan sonra 07/02/2020 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından mirasçılarının davacının kendi adına açtığı davayı devam edebilme hakları bulunduğundan bu yöne ilişkin istinaf yerinde olmamakla birlikte, vefatın trafik kazası ile bağlantılı olduğu da ileri sürülmediğine göre daimi iş göremezlik tazminatının davacının ölümü nedeniyle artık varsayıma değil gerçek ölüm tarihine kadar hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Husumet dava şartlarından olup HMK’nın 115/1.maddesi gereğince davanın her aşamasında gerek nazara alınacağı gibi taraflarca da ileri sürülebileceğinden davalı vekilinin istinaf dilekçesinden sonra verdiği dilekçe ve ekindeki ambulans formunda belirtilen plakanın kazaya karışan ve olay yerinden firar eden arç olup olmadığının, kazaya karışan araç ise de kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği kanaatine varılmıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, tüm tedavi belgelerinin de incelenmek üzere ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan ” Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanma ile geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması ve tespit edilecek maluliyet oranına göre ve hükme esas alınan rapor tarihindeki verilere göre aktüer bilirkişiden davacının ölüm tarihi de gözetilerek ek rapor alınması, davalının ibraz ettiği ambulans formunda yazılı plakanın nasıl tespit edildiğinin tutanak mümzilerinden sorulması, olay tarihi itibari ile olay ile ilgili çağrılan ambulans ile ilgili olarak 112 acil konuşmalarının dökümlerinin istenmesi, ilgili plakanın ruhsat ve poliçe bilgilerinin istenmesi ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek husumet de araştırılarak karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/2023