Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/183 E. 2023/750 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/183
KARAR NO: 2023/750
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 16/11/2020
NUMARASI: 2017/162 Esas – 2020/707 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 08.06.2016 tarihinde, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kapalı kasa kamyoneti ile … Sokak içerisinden arka trafik durumunu kontrol etmeden tehlikeli bir şekilde geri geri manevra yapmasıyla, yaya kaldırımı üzerinden karşıdan karşıya geçiş yapmak isteyen yaya …’a sağ tarafından kasa kamyonetinin arka kısmının çarpması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/41462 Soruşturma numaralı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda araç sürücüsünün kusurlu olduğu, yaya müvekkilinin kusurunun bulunmadığının belirtildiğini, davacı müvekkilinin söz konusu kaza dolayısıyla yaralandığını, Özel … Hastanesi’nde tedavi altına alındığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın, davalı … Nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, davalı …’ye 18.11.2016 tarihinde başvuru yapılması üzerine sigorta şirketinin 01.12.2016 tarihli yazısı ile kaza tarihinin poliçe kapsamında kalmadığının bildirildiğini, yapılan incelemede hasarın poliçe kapsamında kaldığının görüldüğünü, 21.12.2016 tarihinde davalı … şirketine gönderilen mailde kaza saatinin 17:30 olduğu, poliçe tanzim saatinin 16:56 olduğu, bu nedenle doğan zararın poliçe kapsamında kaldığının davalı yana bildirilip, dosyanın tekrardan incelemeye alınmasının talep edildiğini, yine 02.02.2017 tarihli mailde davalı … tarafından geri dönüş yapılmaması nedeniyle, dava yoluna gidileceğinin davalı yana bildirildiğini, davalı … tarafından ödeme yapılıp yapılmayacağına ilişkin net bir cevap da verilmediğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan toplam 3.200,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı şirkete başvuru yapılan 18.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin 08.06.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkette sigortalı olduğunu iddia ederek müvekkili şirkete husumet tevcih ettiğini, dava konusu … plakalı aracın davalı şirkete … (Ek-11 nolu numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 08.06.2016/2017 tarihleri arasında sigortalı olduğunu ancak söz konusu poliçenin 16.56 da düzenlendiğini, kazanın ise aynı gün aynı saatlerde gerçekleştiğini, davacı vekilinin hasar başvurusundaki beyanlarından kaza saatinin poliçe tanzim saatinden sonra olduğunu iddia etmesine karşın genel adli muayene raporu incelendiğinde davacının hastaneye giriş saatinin 16.59 olduğunun tespit edildiğini, söz konusu davada poliçeye ilişkin çelişkili beyanların mevcut olduğunu, bu durumda hasar başvurusunda yer alan bilirkişi raporu ve davacı vekili beyanları ile hastane kayıtlarının çeliştiğini ayrıca tramerde yapılan sorgulamada da … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli bir poliçesinin bulunmadığının anlaşıldığını, iş bu nedenle müvekkilinin kaza tarihinde Trafik Sigorta Poliçesi bulunmayan aracın karıştığı kazadan dolayı hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 10.685,17 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 28/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun sonuç kısmında da belirtildiği üzere davacı kaza geçirdikten sonra poliçe yaptırdığı için sigortanın sorumluluğundan bahsedilmeyeceğini, sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe başlangıç tarihi ile bitiş tarihi arasında olan zararlardan sorumlu olduğunu, poliçe kazadan sonra tutulduğundan sigortanın sorumluluğunun olmadığını, karara esas alınan Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan raporu kabul etmediklerini, Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 01.11.2018 tarihli maluliyet raporunda davacının maluliyetinin olmadığının tespit edildiğini, tanzim edilen bilirkişi raporunun Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun görev sorumluluğunun dışında olduğunu, görev sorumluluğu dışında hazırlanan işbu raporun kabulünün mümkün olmadığını, Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu tarafından fahiş bir maluliyet oranın tespit edildiğini, tespit edilen bu orana açıkça itiraz ettiklerini, sigortalıya atfedilen %90 kusur oranının fahiş olduğundan kabul etmediklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 08/06/2016 tarihinde, davalı taraf sürücüsü dava dışı …’ın yönetimindeki … plaka sayılı kapalı kasa kamyonet ile … Sokak kavşağında geri manevra yaptığı sırada, kavşakta … sokak üzerinden karşıdan karşıya geçmeye çalışan yayaya yol üzerinde çarpması sonucu, davacı yaya …’ın yaralandığı trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilebilmesi için olay tarih ve saati itibari ile geçerli bir sigorta poliçesinin bulunması zorunludur. Somut uyuşmazlıkta davanın dayanağı olan ZMSS poliçesi 08.06.2016 tarihinde meydana gelen kazanın olduğu gün, saat 16.56’da tanzim edilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve aktüerya raporunda da belirlendiği üzere olay yeri, görgü ve tespit araştırma tutanağında, kaza tarih ve saati 17.30 olarak belirtilmiştir. Ancak bu tutanağın kaza gün ve saatinde değil bilahare olaydan sonra 10.06.2016 günü saat 14.00’da düzenlenmesi sebebiyle, kaza saat yönünden kanaat verici nitelikte olmadığı açıktır. Davacının kazanın akabinde gittiği Özel … Hastanesi’nin başvurusu sırasında düzenlenen epikriz giriş kaydında saat 16.59 olarak belirtilmiştir. O halde kazanın saat 16.59’dan önce gerçekleştiği soncuna varılmaktadır. Poliçe ise 16.56’da düzenlendiğine göre poliçenin düzenlenmesi ile trafik kazasının meydana gelmesi ve akabinde hastaneye sevk için geçecek süre nazara alındığında kaza tarih ve saati itibariyle geçerli bir poliçe bulunmadığının kabulü gerektiği sonucuna varılmış ve bu nedenle de kaza tarih ve saatini kapsayan poliçe bulunmadığından davalı … şirketinin talep edilen tazminattan sorumluluğu doğmamıştır. Bu nedenle davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Dairemiz kararı doğrultusunda diğer istinaf sebepleri değerlendirilmemiştir.Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından 31,40 TL peşin harç ile 40,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 71,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 108,50 TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına 5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 48,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/04/2023