Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1795 E. 2022/367 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1795
KARAR NO: 2022/367
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 17/02/2021
NUMARASI: 2014/155 Esas – 2021/139 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 25/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalıların sürücüsü, maliki ve sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın, 16/08/2007 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının ve akrabalarının yaralandığını, davacının kazada ağır yaralanmış ve yapılan tedaviler sonrası sakat kalmış olması nedeniyle halen çalışamadığını, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, kaza sonrası davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, sigorta şirketi tarafından müvekkiline 38.915 TL ödeme yapıldığını ancak yapılan ödemenin müvekkilinin uğradığı zararı karşılamadığını, müvekkilinin kazanın oluşturduğu korku, kaygı ve panik gerekse maddi yönden yaşanan bu olumsuzluklar müvekkilini olumsuz yönde düşünmeye ve hayata negatif bakmaya yönelttiğini, sakatlanan müvekkilinin hayatı boyunca bir takım zorluklar ile karşılaşacağı, iş bulma konusunda sıkıntı yaşayacağı, ailesinin geçimini sağlayamayacağı ve dolayısıyla eş ve baba olarak da kendisini eksik hissedeceğinin açık olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL maddi tazminat tüm davalılardan, 20.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 16/08/2007 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi ile sigortalı olup, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte poliçe nedeni ile sorumluluklarının azami teminat limitleri ile ve sigortalının kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olan müvekkiline ait … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana geldiğini, ceza mahkemesi sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile kusur oranı belirlenmesi gerektiğini, maluliyet raporunu ve tazminatı kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 114.690,23 TL tazminatın davalılardan … ve ….San.Tic.Ltd.Şti.’den müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iki davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalı … Sig. A.Ş. yönünden maddi tazminat talebenin feragat nedeniyle reddine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Manevi Tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, takdiren 4.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …San.Tic.Ltd.Şti.’den müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iki davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı …Tic. Ltd. Şti. vekili ile … vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İlk derece mahkemesinin 06/07/2021 tarihli kararı ile “süresi içerisinde eksik harç ve masrafların yatırılmadığı anlaşıldığından davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine” karar verildiği ve kararın bu davalı vekiline 12/07/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin meydana gelen kazada bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının kusuru ile nedensellik bağının kesildiğini, kazanın meydana gelmesi, müvekkilinin malik olduğu aracın teknik özelliklerinden, herhangi bir aksaklık ya da arızasından kaynaklanmadığını, kazaya karışan aracın tüm fenni muayeneleri, periyodik bakım ve denetimlerinin yapıldığını, araçta herhangi bir sorunun bulunmadığını, tüm aksamının yeni ve güvenli bir şekilde kullanıma elverişli olduğu göz önünde bulundurulmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davalı sigorta şirketine karşı açtıkları davadan feragat ettiğinden müteselsil hükümleri gereğince bu feragatin müvekkili açısından da kabulü ile davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu, dosyaya davacı tarafça sunulan davacının kaza tarihinde aldığı ücreti gösteren belge gerçeği yansıtmadığından dosya kapsamında dikkate alınmaması gerektiğini, davacının iddia ettiği gibi 1.500,00 TL maaş almasının da imkansız olduğunu, davacıya ait belgeler ile kaza tarihinde asgari ücretle çalıştığının sabit olduğunu, davacının maddi tazminat taleplerini hiçbir şekilde somutlaştırmadığını, kanıtlamak için yeterli delil sunmadığını, sonradan delil sunmasına muvafakat etmediklerini, davacının kanıtlayamadığı davasının reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporlarda müvekkilin maluliyet oranının %57 olduğu, iyileşme süresinin ise 9 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporlarına göre, müvekkilin maluliyetine neden olan trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkilin kusur oranı yalnızca %30 olduğunu, Müvekkilinin maluliyet ve kusur oranları da nazara alındığında Yerel Mahkeme tarafından hükmedilen 4.500-TL manevi tazminat tutarının, trafik kazası neticesinde müvekkilin yaşadığı elem ve ızdırabı kısmen de olsa dindirebilecek tutarda olmadığı yetersiz olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 16.08.2007 günü, saat 18:00 sıralarında davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … devlet karayolunu takiben Keşan istikametinden Gelibolu yönüne doğru seyir halinde iken kaza mahalline geldiği sırada, karşı istikametten gelen ve önünde seyreden aracı geçmek için kendi şeridine giren davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyon nedeniyle fren yaparak sola yönelip otomobilin sol ön kısımlarının kamyonun sol ön kısımları ile çarpışması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Davalı sürücünün yargılandığı Gelibolu Asliye Ceza Mahkemesi 2008/1 Esas sayılı dosya için, 23.07.2010 tarihli keşfe binaen hazırlanmış 23.07.2010 tarihli bilirkişi raporunda, davalı sürücü …’nin asli kusurlardan “Şeride tecavüz etme” kuralını ihlal ettiği, davacı sürücü …’nın kural ihlali yapmadığı kanaati belirtilmiştir. Mahkemece 05.06.2017 tarihli kusur ve aktüer bilirkişi heyet raporunda; davalı sürücü …’nin %30 oranında tali kusurlu, davacı sürücü …’nın ise %70 oranında asli kusurlu olduğu, ATK’ dan alınan 25.06.2018 tarih, 12512 sayılı müşterek raporda; davalı sürücü …’nin %70 oranında, davacı sürücü …’nın ise %30 oranında kusurlu olduğu kanaati belirtilmiştir. Bunun üzerine 06/03/2020 tarihli çelişkiyi giderir ATK 28/02/2020 tarihli Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu raporunda, trafik bilirkişi raporu ile ATK raporu arasındaki çelişki bakımından ve tüm dosya kapsamı ile davalı sürücü …’nin %70 oranında kusurlu, davacı sürücü …’nın %30 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporlar arasında çelişkinin giderildiği, hükme esas alınan kusur raporunun olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalı … Ltd. Şti. … plakalı kamyonun maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle Mahkemece davalı … Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Dosya kapsamından, davadan önce ve yargılama sırasında davalı sigorta şirketi tarafından davacıya kaza tarihinde geçerli limitin tamamının ödenmesi nedeniyle bu davalı yönünden davadan feragat edildiği ancak zararın limitin üstünde olduğu ve mahkemece davadan önce yapılan ödemenin güncelleştirilmesi ile ödemeler düşüldükten sonra kalan zarardan sorumluluğa karar verildiğine göre davalı işleten vekilinin feragatten dolayı kendisi için de davanın reddi gerektiği itirazı yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş; müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Bu nedenle yukarıda belirtilen KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar zarara sebebiyet veren aracın zmms sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olduğuna göre aleyhlerine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Mahkemenin hükme esas aldığı hesap raporunda davacının geliri asgari ücretle çalıştığının kabulüne göre hesaplandığından bu yönden de itirazı yerinde görülmemiştir. Yine davacı vekilinin bildirdiği delillerle alınan raporlarla davacının zararının ispatlandığı anlaşılmakla itirazlarının reddine karar verilmiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … San Tic. Ltd. Şti. vekili ile katılma yoluyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … San Tic. Ltd. Şti. vekili ile katılma yoluyla davacı vekili vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a- Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 8.141,88 TL harçtan peşin alınan (59,30+59,30+1.976,17=) 2.094,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.047,11 TL harcın davalı … Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/02/2022