Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1788 E. 2023/2120 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1788
KARAR NO: 2023/2120
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2019/1067 Esas – 2021/212 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 22/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacıya ai … plakalı araç park halindeyken, davalı … ait davalı …’ın kullanımında ki … araç ile diğer davalı … ait … plakalı aracın çarpışması sonucu … plakalı araç savrularak önce … plakalı araca sonra da müvekkilinin park halindeki aracına çarpması ile müvekkilinin aracında maddi hasar oluştuğunu, kaza sonrası müvekkilinin aracını sigortanın anlaşmalı olduğu servise götürdüğünü, 6.916,17 TL masraf çıkarılmış olduğunu, bu bedel sigorta tarafından karşılanması gerekirken servise hiçbir ödeme yapılmamış ve tüm masraflar müvekkili tarafından karşılanmadığını belirterek müvekkilinin servise ödemek zorunda kaldığı 6.916,79 TL’nin ödeme tarihi olan 29.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkile ödenmesini, müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybının bilirkişi marifeti ile kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere şimdilik 100,00 TL değer kaybının kaza tarihi olan 04.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın gerçekleştiği tarihte müvekkili tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen kusurlu olan … plakalı aracın hatası nedeni ile kaza vuku bulmuş ve davacını zararının meydana geldiğini, kolluk tarafından tutulan trafik kaza tutanağı kesin delil olmasa da olayın gerçekleştiği ilk anı yansıtması ve trafik kurallarında ehil polisler tarafından tutulduğu düşünüldüğünde tutanakta belirtilen kusur oranların değişmemesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığa konu düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında kaza tarihinin 04.01.2019 ve kaza saatinin 10:15 olarak belirtilmesine karşın kazanın sigorta poliçesinin düzenlenmesinden önce meydana geldiğini, … plakalı aracın sigorta poliçesinin ise 04.01.2019 günü saat 07:56’da düzenlenmiş olduğu, kaza günü ve saati itibariyle müvekkili şirket tarafından düzenlenen … numaralı sigorta poliçesinin teminatının başlamadığını, olay tarihi ve saatinde … plakalı aracın geçerli bir Trafik Sigortasının bulunmaması nedeniyle tazminat talebinin reddedildiğini, … nolu sigorta poliçesi müvekkil şirketin yetkili acentesi tarafından kazadan sonra düzenlenmiş olduğundan, hiçbir sorumluluğu olmayan müvekkili şirket bakımından talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; 5.187,59 TL Hasar tazminatı + 3.675,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 8.862,59 TL’nin (Davalı … ve … 1.729,20 TL hasar alacağı +1.225,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 2.954,20 TL’lik kısmi ile müteselsilen sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davalılar … ve … 04/01/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davalı … A.Ş yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle Kaza sonrası müvekkilin aracını sigortanın anlaşmalı olduğu servise götürmüş, … numaralı dosya üzerinde hasar dosyası açılmış ve serviste yapılan tamirat sonucunda 6.916,17 TL masraf çıkarıldığını, bu bedelin sigorta tarafından karşılanması gerekirken servise hiçbir ödeme yapılmamış ve tüm masrafların müvekkil tarafından karşılandığını, …’ın malik olmasından kaynaklı sürücünün kusurundan araç işleteni sıfatı ile sorumlu olduğunu, yerel mahkeme kararında kısmen kabule karar verilmiş olup iş bu hususun da usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin hiçbir kusur ve sorumluluğu yok iken park halinde ki aracı davalıların kusuru neticesinde zarar görmüş ve bu zararın sigorta şirketi tarafından karşılanmayarak müvekkilin mağdur edildiğini, bu nedenle mahkeme tarafından bu hususun dikkate alınmasını talep ettiklerini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, aksine bu davaya sebebiyet veren ve davanın … sigortaya yöneltilmesini sağlayan bizzat davalılar olduğunu, kaza saatinden sonra bu şekilde bir poliçe düzenlemiş olduklarının da bu kötü niyetin açık göstergesi olduğunu, oluşabilecek vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının zaten mağdur olmuş müvekkilin mağgduriyetini kat be kat arttıracağını, yerel mahkemece verilmiş pasif husumet yokluğu nedeniyle redden kaynaklanan vekalet ücretinin anayasal bir hak olan hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkının açıkça ihlali olduğunu, aracı kusursuz bir şekilde kazaya karışan müvekkilin yargılama giderleri ile bir kez daha mağdur edildiğini, … Sigorta yönünden verilmiş pasif husumet yokluğu nedeniyle red kararının öncelikle kaldırılmasına aksi kanaat halinde ise müvekkilin dava açmasına sebebiyet vermemesi ve zaten kusursuz olan müvekkilin çıkan yargılama giderinin hak arama hürriyetini ihlal niteliğinde olduğundan gerekirse sigorta şirketi vekili lehine hükmedilecek vekalet ücretinin diğer davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. HMK’nın 298/2.maddesi gereğince, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.” Yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ilamında mahkeme kararında çelişki bulunması halinde bunun mutlak bozma nedeni olacağı belirtilmiştir.Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması, Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda hükümde ” 5.187,59 TL Hasar tazminatı + 3.675,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 8.862,59 TL’nin (Davalı … ve … 1.729,20 TL hasar alacağı +1.225,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 2.954,20 TL’lik kısmi ile müteselsilen sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davalılar …’dan 04/01/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmesine rağmen gerekçeli kararda ” davacı vekilinin 23/11/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile değer kaybına ilişkin talebini 4.900,00 TL ye artırmış olduğu,hasara ilişkin talebinin 6.916,79 TL olduğu ve toplam talebinin 11.816,79 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak taraflarına verilmesi olduğu görülmüştür. Hükme esas alınabilecek yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporu göz önüne alınarak davacıya ait araçta meydana gelen hasar miktarının 6.916,79 TL olduğu,değer kaybının ise 4.900,00 TL olduğu anlaşılmakla davalıların kusuru oranında tazminat hesaplaması yapılarak haksız fiilde temerrüt tarihinin kaza tarihi olduğu görülmekle davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişkili karar verilmesi doğru olmamıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesi gereğince borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin gerekçe kısmına göre davacının kusursuz, davalıların %25 -% 75 kusurlu olduklarının kabul edildiği, dava dilekçesi kapsamında davalıların kusurları oranında talepte bulunulmadığı açıktır. Bu doğrultuda mahkemece müteselsil sorumluluk hükümleri gereğince %100 kusur üzerinden karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2023