Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1770 E. 2023/2117 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1770
KARAR NO: 2023/2117
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2017/902 Esas – 2021/420 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı sigorta şirketine ZMSS Poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın 14/02/2017 tarihinde şarampole yuvarlanması sonucu araç içerisinde ücretli yolcu durumunda bulunan müvekkilinin desteği … vefat ettiğini, sigorta şirketine başvuru yapılmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla şimdilik … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL destek zararı tutarının kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkili şirkete yapılan başvuruya istinaden şirket nezdinde hasar dosyası açılmış ise de ibrazı zorunlu evrakların eksik olması nedeniyle yeterli değerlendirme yapılamadığını, KTK madde 97 kapsamında geçerli bir başvuru sayılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, hatır taşıması olup olmadığı hususunun mahkemece araştırılması gerektiğini, faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olması gerektiğini savunarak; açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne; Maddi tazminat talebi yönünden; Davacıların maddi tazminat talebinin (destekten yoksun kalma) kabulü ile, Davacı … için 142.356,36‬ TL, Davacı Çocuk … için 18.350,66 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) 03/04/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin (35.911,98 TL) reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Yerel Mahkemece kabul edilen ücretin hatalı olduğunu, dosyada muhtarlıktan alınan gelir beyanı, tanık ifadeleri ve hayatın olağan akışı da dikkate alındığında müteveffanın aylık gelirinin asgari ücret üzerinden kabulünün hatalı olduğunu, gerçekleşen kazada sigorta ettiren araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, mahkemece idarenin kusuru dikkate alınarak davanın kısmen reddine yönelik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; idarenin kusuruna tekabül eden tutarın sigorta şirketinin sorumluluk tutarı olan 310.000,00 TL’den düşülmesinin de hukuka aykırı olduğunu, yargılama giderleri yönünden eksik hesaplama yapıldığını, faiz oranının yasal faiz olarak belirlenmesinin de hatalı olup alacak kalemlerine kaza tarihinden itibaren uygulanacak ticari temerrüt faizi ile faizlendirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi ve çalışma gücü kaybı zararının hesabında yaralanan veya malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Desteğin ve malul kalanın kaza tarihi itibariyle mesleği ve geliri tespit edilmelidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa, desteğin geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer desteğin, malul kalanın gelirinin asgari ücret üzerinde olduğu, bir başka anlatımla herhangi bir iş yerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir.Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, desteğin ölüm tarihindeki gelir durumunun ve malul olan davacının kaza tarihi itibariyle gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Sadece tanık beyanları ile kazanç tespiti mümkün olmayıp bunun bir takım belge ve kayıtlarla desteklenmesi gerekmektedir.Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden ise SGK kayıtları olup olmadığı da araştırılarak ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/910 Esas ve 2019/12325 Karar sayılı ilamı). Davacılar vekili desteğin 1.800 TL geliri olduğu, dayanak olarak muhtarlıktan aldığı belgeye dayanmıştır. Dava dilekçesi ekinde sunulan adi yazılı belgede desteğin gündelikçi olarak 1.800 TL maaşla çalıştığı belirtilmiş, yargılama sırasında dinlenen tanık beyanlarında gündelik yevmiye ile çalıştığını, fındık bahçesi olduğunu, hayvanları olduğu belirtilmiştir. Mahkemece ekonomik sosyal durum araştırılması yapılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk dairesi’nin 2014/3889 Esas 2015/9027 Karar sayılı ilamı ile ” Destekten yoksunluk zararının hesabında, müteveffanın gelirinin belirlenmesi, tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda; dava dilekçesinde desteğin sağlığında tarla ve bahçe işlerinde gündelikçi olarak 65,00-70,00 TL arası yevmiye ile çalıştığı iddia edilmiş, davacı vekili tarafından Cizre Çardaklı Köyü Muhtarlığı’ndan alınarak dosyaya ibraz edilen yazıya göre de desteğin vefatından önce tarla ve bahçe işlerinde gündelikçi olarak 65,00-70,00 TL arası yevmiye ile çalıştığı bildirilmiştir. Silopi Ziraat Odası Başkanlığı’ndan alınan yazıya göre, aynı nitelikte işlerde gündelikçi olarak çalışan bir işçinin kaza tarihi olan 2012 yılı itibariyle günlük ücretinin 85,00-90,00 TL olabileceği belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 03/10/2013 tarihli aktüerya raporunda da, desteğin sağlığında günlük 65,00-70,00 TL arası ücretle çalıştığı varsayılarak 2012 yılı için aylık net gelirinin 65,00+70,00/2=2.025,00 TL, 2013 yılı için 85,00+90,00/2=2.625,00 TL olabileceği, desteğin yılın 7 ayı bu işlerde çalışabilecek olup kalan 5 ayında değişik işlerde asgari ücretle çalışabileceği dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Ancak eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Mahkemece, ilgili kolluk birimi marifetiyle desteğin vefatından önceki ekonomik ve sosyal durumu tespit edilmek suretiyle ilgili tarım müdürlükleri ile ziraat ve ticaret odalarından desteğin kaydının olup olmadığı, gelirine ilişkin herhangi bir vergi veya banka kaydının bulunup bulunmadığı hususlarında araştırma yapılarak ve gerekirse bu hususta davacı tarafça bildirilecek tanıklar da dinlenerek desteğin gerçek gelirinin tespit edilmesi ile daha yüksek ücretle çalıştığı ispat edilemediği taktirde asgari ücrete göre hesaplama yapılması için aktüerya raporunu düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş olup bozmayı gerektirmiştir. ” belirtilmiştir. Bu kapsamda desteğin SGK emekli kaydı bilgileri, üzerine kayıtlı tarım arazilerinin etraflıca araştırılıp tazminata esas olacak ücretin tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır. Mahkemece ceza dosyası getirtilmeden, bilirkişi teslim tutanağına göre uzmanlığı olmayan bilirkişiden alınan kusur raporuna göre karar verilmesi de doğru olmamıştır. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinin 8.günden itibaren davalı Sigorta Şirketinin temerrüdünden söz edilebilir. Mahkemece bu doğrultuda karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Kabule göre de mahkemece ıslah harcının yargılama giderine dahil edilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2023