Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1709
KARAR NO: 2023/2113
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/06/2021
NUMARASI: 2016/1404 Esas – 2021/658 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/11/2023
Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kadıköy Güvenlik Büro Amirliğinde görev yaptığını, 16/10/2015 tarihinde milletvekili adayının düzenlediği program için güvenlik tedbirleri almak masadıyla bulunduğu kaldırımda davalı …’ın sevk ve idaresindeki aracın önce bir ticari taksiye çarptığını, daha sonra kaldırımda bulunan müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kazanın oluşumunda müvekkilinin hiç bir kusurunun olmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsile karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, buna bağlı olarak faillerin ve sorumluluk miktarının belirlenmesi gerektiğini, davacının sosyal güvenlik kapsamında olup olmadığı ve SGK’dan ödeme alıp almadığı hususlarının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin aracı kiralamış olup şirket çalışanı olan diğer davalı …’a verildiğini, araca diğer davalı sigorta şirketleri tarafından kasko ve zorunlu sigorta yapıldığını, bu nedenle bir zarar var ise öncelikle sigorta şirketlerine başvurulması gerektiğini, müvekkilinin işleten sıfatı ile sorumluluğunun bulunmadığını, manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak talep edilmesinin mümkün olmaduğını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce müvekkiline yapılan başvurunun usulüne uygun olmadığını, 6704 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği, 26/04/2016 tarihinden sonra açılan davalarda zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuruda bulunması gerektiğini, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kazanın araçtaki teknik bir arızadan kaynaklandığını, müvekkili hakkında açılan ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacının iş gücü kaybının adli tıp kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini ve talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminata ilişkin davanın Feragat nedeni ile reddine, Manevi tazminata ilişkin davanın Davalı … Sigorta ve … Sigorta yönünden Feragat nedeni ile reddine, Davalılar … ve … Hizm. A.Ş. Yönünden kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Hizm. A.Ş. ‘den alınanak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Müh. ve Taah. Hiz. A.Ş. vekili, davalı … vekili, davalı … Sigorta AŞ. vekili, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ameliyat ve operasyonlar geçirdiğini, yıllara göre maluliyet oranı – geçici iş göremezlik raporlarının mevcut olduğunu, daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili ile … Sigorta arasında sulh protokolü yapılmış olup bu protokolün mahkemeye sunulduğunu, bu protokol doğrultusunda sadece protokolün tarafı olan … Sigorta bakımından taleplerden feragat edildiğini, bu noktada kasko sigorta şirketi olan … Sigorta bakımından manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini, gerekçeli kararda manevi tazminat bakımından euroko sigortanın sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken yanılgılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Müh. ve Taah. Hiz. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin araç işleten sıfatıyla somut olaydan sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olup hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirket ile meydana gelen kaza sonucu oluşan zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, verilen kararın hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza anını gösteren güvenlik kamerası görüntülerini delil olarak değerlendirmediğini ve gerekçesinin de belirtmediğini, gerek itirazlarda bulundukları bilirkişilerin gerekse de mahkemenin sadece davacının kusursuzluğu üzerinden davalı müvekkili %100 kusurlu olarak görmesinin kabul edilemeyeceğini, yaşanan talihsiz kazada müvekkilin kusuru olmadığını ve söz konusu kaza sonucunda davacının herhangi bir maluliyetinin oluşmadığını da dikkate alarak davanın reddine karar vermesi gerektiğini, vekalet ücretlerini manevi tazminat talebinin kabul edilen (5.000 TL), reddedilen (45.000 TL) ve AAÜT’nin 3. kısmı üzerinden belirlenmesi gerekirken maktu olarak belirlendiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararda belirtildiği üzere maddi ve manevi tazminat talebi yönünden feragat nedeni ile davalı müvekkili açısından davanın reddine karar verildiğini ancak kararda, manevi tazminat talebinin kabul edilen kısmına isabet eden vekalet ücretine, davalılar arasına müvekkil şirket de gösterilerek sorumlu tutulmasının çelişkili olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporuna göre davalı sürücü …’ın % 100, davacı yayanın ise kusursuz olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Anadolu Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/628 Esas 2020/560 Karar sayılı dosyasına sunulan trafik bilirkişi raporuna göre sürücü asli derecede, müşteki yayaların kusursuz, Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü asli kusurlu olduğu, müşteki yayaların kusursuz olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü, ceza dosyası kapsamında kamera görüntülerine ilişkin bilirkişi raporu da alındığı nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta; dosyada bulunan 09/04/2014 sözleşmeye göre davalı şirkete … plakalı aracın kiralandığı ve teslim edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kayıt maliki olan dava dışı şirket aracını uzun süreli kiraya verdikten sonra sözleşme süresi içerisinde tazminata konu trafik kazası gerçekleştiğine göre uzun süreli olarak aracı kiralayan (kiracı) davalı şirketin bu aracın işleteni olarak mahkemece sorumlu tutularak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı)TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının bir miktar düşük olduğu, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uymadığı, 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacı vekili istinaf talebi yerinde görülmüştür. Mahkemece davalı … Sigorta A.Ş yönünden feragat talebi olmadığı halde feragat yönünde karar verilmiş olması doğru olmamış ise de dosya kapsamında bulunan poliçenin incelenmesinde manevi tazminat klozu bulunmadığından netice itibariyle davalı … Sigorta AŞ. yönünden manevi tazminatın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır. Kabule göre … Sigorta AŞ. bakımından reddine karar verildiği halde manevi tazminat için davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinden sorumlu tutulması doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalı … Müh. ve Taah. Hiz. A.Ş. Vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesi gereğince reddine, davacı vekili ve davalı … Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davalı … Müh. ve Taah. Hiz. A.Ş. Vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesi gereğince REDDİNE, Davacı vekili ve davalı … Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Maddi tazminata ilişkin davanın feragat nedeni ile REDDİNE,2-Manevi tazminata ilişkin davanın; Davalı … Sigorta yönünden feragat nedeni ile REDDİNE, Davalı … Sigorta yönünden REDDİNE, 3-Davalılar … ve … Mühendislik ve Taah. Hizm. A.Ş. yönünden KISMEN KABULÜ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Mühendislik ve Taah. Hizm. A.Ş. ‘den alınanak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat davası yönünden hesaplanan 12.164,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar … Sigorta, … Mühendislik ve …’a verilmesine, 5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebinin kabul edilen kısmına isabet eden 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Mühendislik ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, 6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca manevi tazminat talebinin reddedilen kısma isabet eden 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davada kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar … Sigorta, … Mühendislik ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı vekili tarafından yapılmış 29,20 TL başvurma harcı, 174,20 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 1.480,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.687,70 TL harç gideri ile tebligat, müzekkere olarak toplam 2.036,80 TL masraf olmak üzere toplam 3.516,80 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 703,36 TL’sinin davalılar … Mühendislik ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,8-Davalı … Mühendislik tarafından yapılan 50,00 TL nin reddilen kısma isabet eden 16,00 TL sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 9-Alınması gereken 341,55 TL karar ve ilam harcın peşin ve ıslah harcı ile ödenen toplam 1.654,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.312,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 10-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacı ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine,b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 341,55 TL harçtan peşin alınan (59,30 TL+26,08 TL)=85,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 256,17 TL harcın davalı … Müh. ve Taah. Hiz. A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,c-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 341,55 TL harçtan peşin alınan (59,30 TL+26,08 TL)=85,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 256,17 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 95,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, b- İstinaf aşamasında davalı … Sigorta tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine, c- Davalı … Müh. ve Taah. Hiz. A.Ş. vekili ile davalı … yönünden; İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2023