Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1689 E. 2023/2110 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1689
KARAR NO: 2023/2110
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
NUMARASI: 2018/573 Esas – 2021/496 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/11/2023
Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası olan müteveffa …’ın yolcu olarak içerisinde bulunduğu davalı …’ın sürücüsü, davalı ….’ın maliki olduğu … plakalı motosiklet ile davalı … ‘ın sürücüsü, davalı …’ın maliki ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin sigortacısı oldukları … plakalı aracın karıştıkları trafik kazası sonucu müvekkilinin babası …’ın vefat ettiğini, 100.000,00 TL manevi tazminatın araç maliki ve araç sürücüleri olan davalılardan, şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın davalılar … Sigorta A.Ş ve …ndan poliçe teminat tutarıyla sınırlı olmak üzere tüm davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan motosikletin sigortası bulunmadığı için trafiğe çıkartılmadığını, kendilerinin yeri olmadığı için dava dışı …’na emaneten bırakıldığını, diğer davalı …’ın müteveffa …’ı metrobüse bırakmak üzere motosikleti almış olduğunu, kendisinin herhangi bir bilgisinin ve ilgisinin olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya ilişkin ceza davasının açılmadığını, soruşturmanın devam ettiğini, müteveffanın kaza tarihinden yaklaşık 5 ay sonra vefat ettiğini, diğer davalı …’ın ehliyetinin olmadığını ve buna rağmen hem kendi hayatını hemde müteveffanın hayatını tehlikeye attığını, meydana gelen kazada davalı …’ın asli kusurlu olduğunu, diğer davalı …’ın ise kazaya karışan motosikletin maliki olduğunu ve ehliyeti olmayan davalının motosikleti kullanmasına müsaade etmesi nedeniyle kendisininde kusurlu olduğunu, müvekkilinin trafik kurallarına riayet eden ve daha önce herhangi bir kazası olmayan bir vatandaş olduğunu, dava konusu kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kaza nedeniyle kuruma başvuru yapıldığını, kaza tespit tutanağında kusur durumlarının net olarak belirlenmediğini, mahkemece aldırılacak bilirkişi raporu ve soruşturmaya ilişkin kararın gönderilmesi halinde talebin değerlendirilebileceğinden bahisle başvuruya cevap verildiğini, kurumun başvuru tarihinden itibaren 15 gün içerisinde cevap vermemesi, cevabın talebi karşılamaması halinde davanın açılabileceğini, dava şartının yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, davacının, müteveffanın vefatından önce sürekli ve düzenli desteğini aldığını maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, 102.170,60 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … Sigorta A.Ş dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve poliçe limiti ile sınırlı, davalı … temerrüt tarihi olan 22/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle sorumlu ve diğer davalılar …, …, …, … ölüm tarihi olan 01/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sorumlu olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın ölüm tarihi olan 01/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …, …, … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili, davalı … vekili, davalılar … ve … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kuruma başvuru şartı yerine getirilmediğinden, açılmış olan davanın öncelikli olarak, başvuru şartları yerine getirilmemiş olması sebebi ile reddi gerektiğini, kusur raporunun kabulünün mümkün olmadığını, %100 kusur oranı üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı …nın, sigortasız motosikletin kusuru oranında sorumlu olduğunu, TRH-2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınmadan yapılan hesaplamanın kabulünün mümkün olmadığını, hesaplamanın TRH-2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz ile hesaplanması gerektiğini, başvuran için tazminatı hesaplaması yapılmasına karar verilmesi halinde 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemenin göz önünde bulundurulması gerektiğini, hesaplanan tazminat tutarından hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, müvekkil şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Karara konu somut olayda müvekkilinin herhangi bir kusuru ve illiyet bağı bulunmadığını, davacının babası müteveffa …’ın, yolcu olarak müvekkilinin maliki olduğu ve diğer davalılardan olan …’ın sürücüsü olduğu motosikletin kaza yapması sonucu hayatını kaybettiğini ancak ilgili motosikletin müvekkili tarafından sigortası geçtiği için trafiğe çıkartılmayıp, motosikleti koyacak yer olmadığı için emaneten …’na bırakılmış, … çalışanlarından olan …’ın müvekkilinden habersiz olarak motoru alması sonucunda ise kaza olayının gerçekleştiğini, gerekçeli kararın gerekçesiz olduğunu, somut olayda müvekkili aleyhine kusursuz sorumluluk hallerinden olan araç işletenin sorumluluğuna gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin, açık veya zımni olarak aracın kullanılmasına müsaade ettiğine dair dosya kapsamında herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığını ancak rıza dışı kullanım sonucunda kazanın meydana geldiğini, zarar ile müvekkili arasında doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi ile illiyet bağı kurulmadan kusur atfedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kullanma maksadıyla motoru verdiğini kabul anlamına gelmemekle birlikte KTK 87’de hatır için taşıma düzenlendiğini, hatır için taşımada veya hatır için vermede işletenin sorumluluğunun genel hükümlere göre tayin edilmesinin gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ceza mahkemesinde alınan rapor ile İlk Derece Mahkemesinde alınan rapor arasında esasa ilişkin bir uyum olmadığını, müvekkilinin ilk trafik ışığını ihlal etse dahi 2. trafik ışığına geldiğinde kendisine yeşil yanacak ve geçme hakkı kendisinde olacağını, davaya temel olan olayda desteğin kusurunun doğru belirlenemediğinden müterafik kusur indirim oranının yanlış uygulandığını, sürücü belgesinin olmadığı tespit edilen motosiklet sürücüsünün bu kuralı bilmemesi sonucu oluşan kazada davalı …’ın asli kusur sahibi olup bilinçli taksirle kazanın oluşmasına sebebiyet verdiğini, hatır taşıması indirimi yapılmadığını, destekten yoksun kalma tazminatı miktarının hakkaniyete uygun olmadığını, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının tarafın talebinin poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu, davaya konu trafik sigorta poliçesinin 6704 sayılı kanun yürürlüğe girdikten sonra 01/09/2016 tarihinde tanzim edildiğini, ZMSS poliçesi Genel Şartlarının 14/05/2015 tarihli ve Resmi Gazetede yayınlanan değişiklik ile değişmesi, bu değişiklikte yer alan teminat dışı hallerin 26/04/2016 tarihli 6704 sayılı kanun ile bağlayıcı hale gelmesi ve yeni genel şartlara göre de sigortalı araç sürücüsünün kusuruna denk gelen destek zararlarının sigorta poliçesinin teminat kapsamına girmemesi nedeniyle davacının taleplerinin müvekkil şirket poliçe olmadığını, huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, hukukun genel ilkelerinden kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi gereği davacıların talep hakkının bulunmadığını, kazaya esas alınan kusur raporunda haksız kusur izafesinde bulunulduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemece tazminata hükmedilmesi durumunda müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bilirkişi raporunda anne babanın hayatta olması durumunda paylar değişeceğinden yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, dosyadaki bilirkişi raporlarının hükme esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporuna göre … plakalı araç sürücüsü davalı … % 50, desteğin yolcu olarak bulunduğu … plakalı motosiklet sürücüsü davalı … % 50 oranında kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Bakırköy 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/497 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporuna göre davalı … ve davalı … eşit oranda kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesi gereğince borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren …ve … plakalı araç ve motosikletin işleten, sürücü ve trafik sigortacısı, … zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince yolcunun kusuru bulunmaması nedeni ile davalıların sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı … ve davalı …’ın bu yöne değinen istinaf talepleri yerinde değildir. Dosya kapsamında davalılar cevap dilekçelerinde desteğin hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde dosyaya sunulan cevap dilekçelerinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Destek …’ın … plakalı motosiklette yolcu olarak bulunduğu, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı olan … plakalı araçta yolcu yada sürücü olarak bulunmadığı, kusuru da bulunmadığı nedenle davalı Sigorta Şirketinin tazminatın ZMSS poliçesi Genel Şartlarının 14/05/2015 tarihli ve resmi gazetede yayınlanan değişiklik ile değişmesi, bu değişiklikte yer alan teminat dışı olduğuna yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir. Davacı tarafından dava öncesinde davalı …na yapmış olduğu başvurunun reddedilmiş olması nedeni ile mahkemece başvuru tarihinden 8 gün sonrasında temmerrüte düştüğünün kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan aktüerya raporunda desteğin sağ olan anne babası için de pay ayrılmış olması, davacının destek süresinin 22 yaşına kadar hesaplaması nedeniyle bu hususlara değinen istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiği yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı). Somut olayda; davacının hak kazanabileceği iş gücü kaybı tazminatının tespit edilebilmesi için mahkemece PMF 1931 Yaşam Tablosu uygulanarak yapılan tazminat hesabının hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları gereği, hesaplamada TRH 2010 Yaşam Tablosu’nun kullanılması yerine PMF 1932 Yaşam Tablosunun kullanılması doğru olmamıştır. Ancak PMF 1931 Yaşam Tablosunda belirlenen bakiye ömür süreleri TRH 2010 Yaşam Tablosunda belirlenen bakiye ömür sürelerinden daha kısa olması, davacı tarafın bu yönde itiraf ve istinafı bulunmaması nedeniyle talep ile bağlılık ilkesi gereğince PMF 1931 Yaşam Tablosu kullanılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı … vekili, davalı … vekili, davalılar … ve … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili, davalı … vekili, davalılar … ve … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.455,81 TL harçtan peşin alınan 1.613,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.841,86‬ TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,b)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.938,97‬ TL harçtan peşin alınan (59,30 TL+2.539,40 TL)=2.598,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.340,27‬ TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,c)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.938,97‬ TL harçtan peşin alınan 2.598,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.340,27 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,d)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.455,81 TL harçtan peşin alınan 2.598,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.857,06‬ TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2023