Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1686 E. 2022/716 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1686
KARAR NO: 2022/716
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/05/2021
NUMARASI: 2014/183 Esas – 2021/382 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28.09.2011 tarihinde …’ın yönetimindeki … plakalı araç ile müvekkili davacı …’in sevk ve idaresindeki motosikletin çarpışması ile meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığını ve sürekli malul kaldığını, dava öncesi davacının … plakalı aracın kaza tarihini kapsar ZMSS poliçesinin bulunmaması nedeni ile davalı Güvence Hesabına başvuruda bulunduğu ancak zararının karşılanmadığını, eksik tazminat ödemesi yapıldığını, davalı şirketin sigorta limitleri dahilinde müvekkilinin maddi zararından sorumlu olduğunu, ayrıca, davacının yaşanan kaza sonucu iyileşme döneminde bakıma muhtaç kaldığını ve bakıcı gideri zararının da 6111 sayılı kanun gereği SGK tarafından karşılanmadığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile geçici iş göremezlik, sürekli maluliyet ve bakıcı giderleri zararı olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir. Davacı vekili, talep sonucunun açıklanmasına ilişkin olarak, sunmuş olduğu 10/12/2019 tarihli beyan dilekçesi ile 1.000,00 TL’nin 500,00-TL’sinin kalıcı sakatlık tazminatı, 250,00 TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatı ve 250,00 TL’sinin ise bakıcı gideri talebi olduğunu açıklamış; 08/07/2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile de 1.000,00 TL olan maddi tazminat taleplerini 84.491,74 TL olarak belirlemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava öncesi yapılan başvuru üzerine 31.05.2013 tarihinde davacının hesabına 13.607.00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirdiğini, kazaya sebebiyet verdiği belirtilen … plakalı araç işletenin/maliki …’ın davaya dahil edilmesini, müvekkili firmanın rücu hakkının bulunduğunu, bakıcı giderlerinin müvekkili firmadan talep edilemeyeceğini, bu talepleri giderilmesi yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkili Güvence Hesabının … plakalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve kaza tarihinde geçerli olan ZMSS poliçe limitleri dahilinde sorumlu olacağını, davacının kazanın oluşumunda asli veya tam kusurlu olup olmadığının, müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği, faizin dava tarihinden itibaren ve yasal faiz olarak talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”Davanın kısmen kabulü ile; 68.097,10 TL geçici ve sürekli sakatlık tazminatı ve 5.165,55 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 73.262,65-TL nin kısmi ödeme tarihi olan 31/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava öncesi ödeme ile zararın karşılandığı, istenen tazminat kalemlerinin teminat dışı olduğu, Güvence hesabının sorumluluğunun kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen aracın kusur oranı ile sınırlı olduğu, kusur oranlarının davacının maluliyet oranı ile aktüer hesaplamanın Yargıtay İçtihatlarında benimsenen esaslara göre tespiti gerektiği ve maluliyet oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini varsa devam eden maluliyetin ispatlanması gerektiğini, müvekkili sorumlu olmadığı halde geçici iş göremezlik bakıcı gideri tazminatına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, bakıcı giderinin brüt ücret üzerinden hesaplaması için fiilen bakıcı tutulduğunun ispat edilmesi gerektiğini, ehliyetsizlik ve koruyucu tertibat kullanılmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hükmedilen tazminat miktarlarına yürütülecek faiz başlanıcının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece, davacı hakkında maluliyet oranının tespiti amacıyla ATK 3. İhtisas kurulunun 12/02/2018 tarihli raporunda özetle; davacının 28.09.2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı sağ diz hareket kısıtlılığı 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak % 15.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin iç tespit plağının yetersizliği (kırılması) tanısıyla yatırıldığı ve opere edildiği dikkate alındığında kaza tarihinden itibaren 18 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas kurulu raporu ile dosyaya ibraz edilen Çanakkale OMÜ hastanesi raporu arasında çelişki bulunduğundan çelişkinin giderilmesi ve davacının maluliyet oranının hesaplanması için ATK Genel Kurulundan rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, Adli Tıp 2. Üst Kurulu’nun 07/03/2019 tarihli raporunda özetle; davacının 28.09.2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı sağ diz hareket kısıtlılığı 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak % 15.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin iç tespit plağının yetersizliği (kırılması) tanısıyla yatırıldığı ve opere edildiği dikkate alındığında kaza tarihinden itibaren 18 aya kadar uzayabileceği tespit edilmekle raporlar arasındaki çelişki giderildiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa Güvence Hesabı ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde; 14.10.2014 tarih, 2014/ 16455 E. ve 2014/13330 K. sayılı kararında ise “Geçici iş göremezlik zararı bedeni zarar teminatı ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında olup, 6111 sayılı yasa uyarınca tedavi gideri kapsamında değerlendirilemez” yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ve bakıcı giderine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Yine mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, 18 aylık iyileşme dönemi için mevzuata ve yargıtay içtihatlarına uygun şekilde asgari brüt ücret dikkate alınarak, 16.394,64-TL bakıcı gideri hesaplanmıştır. ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 26/02/2020 tarihli raporu ile, davacının iyileşme süresi içinde 6 ay bir başkasının yardımına gereksinim duyabileceği mütalaa olunduğundan, kazadan sonraki 180 günlük dönem için re’sen 04/07/2019 tarihli bilirkişi raporunun 11. sayfasındaki hesaplama yönteminden faydalanılarak bakıcı gideri zararı hesaplanarak hüküm altına alınmasında isabetsizlik görülmemiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ihdas edilen Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 15. maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte Güvence Hesabının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davalı Güvence Hesabı’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte Güvence Hesabı’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. Bu durumda mahkemece kısmi ödeme tarihi olan 31/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedildiğinden, faiz başlangıcına ilişkin itiraz da yerinde görülmemiştir. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Somut olayda; kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında davacı motosiklet sürücüsünün koruyucu tertibatlarının tespit edilemediği, hükme esas alınan maluliyet raporuna göre davacının yaralanmasının “sağ diz hareket kısıtlılığı nedeniyle kişinin özürlülük oranının %15,2 olduğu” rapor edildiğine göre davacının motosiklete koruyucu ekipman kullanmaksızın (dizlik v.s) bindiği anlaşılmaktadır. Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekmektedir. Buna göre hesaplanan tazminattan Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3058 Esas ve 2021/2528 Karar sayılı kararı). Sonuç olarak HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat tutarından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak 58.610,12 TL tazminat talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; Müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet indirimi mahiyetinde olduğundan yargılama giderinin hesaplanmasında nazara alınmamış, davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile; 68.097,10 TL geçici ve sürekli sakatlık tazminatı ve 5.165,55 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 73.262,65 TL’den %20 müterafik kusur indirimi yapılarak 58.610,12 TL’nin kısmi ödeme tarihi olan 31/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 4.003,65 TL karar ilam harcından peşin alınan 25,20 TL ile ıslah harcı 286,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.692,45 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3- Davacının yatırmış olduğu 25,20 TL peşin harç ile 286,00 TL ıslah harcı davalı tarafından yatırılması gereken karar ilam harcından düşüldüğünden, 311,20 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 29,00-TL ( başvurma harcı ) davetiye, posta gideri: 360,25 TL, bilirkişi ücreti: 1.100,00 TL, 3 adet ATK fatura bedeli toplamı: 2.071,50 TL olmak üzere toplam:-3.560,75 TL yargılama giderinden kabul/red oranı (%86,70) üzerinden hesaplanan 3.087,52 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin uyarınca hesap ve takdir olunan 8.419,31 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’nin uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 34,30 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/04/2022