Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1684 E. 2021/1775 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1684
KARAR NO: 2021/1775
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/04/2021
NUMARASI: 2020/534 Esas – 2021/345 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Ned.)
KARAR TARİHİ: 22/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Takibe konu zararın 04/10/2019 tarihinde meydana geldiğini, davalı … Ltd. Şti.’ye ait … plakalı araç … sevk ve idaresindeyken aracın ters istikamette seyir halinde bulunduğunu belirterek dava dışı sürücüye ait … plakalı araca ön kısımlardan kafa kafaya çarpışmasıyla kaza meydana geldiğini, bu kaza sebebi ile müvekkil şirketinde sigortalı bulunan … plakalı araçta maddi hasar meydana geldiğini ve dava dışı … plakalı araçta da maddi hasar olduğunu belirtmiştir. Kolluk tarafından düzenlenen 04/10/2019 tarihli kaza tutanağı incelendiğinde kazanın oluşumuna ilişkin olarak … plakalı aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nu ihlal ettiği görüş ve kanaatine varıldığını ve davalı tarafın müvekkil şirkete ödeme yapmadığından icra takibi başlatıldığını belirtmiştir. …’un alkollü olduğunu ve tek yönlü yolda ters istikamette araç kullandığından …’un asli kusurlu olduğu, … plakalı araç kaza öncesinde dava dışı sürücü …’a uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralandığı ve davalının işleten sıfatına haiz olmadığı yönünde borca itiraz etmiş ise de söz konusu itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirtmiştir. Aracı kiralayan sıfatındaki araç sahibinin … Ltd. Şti olduğunu belirtmiştir. Davacı vekili borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile asıl alacak, ödeme emri, takip, tüm ferileri ve işlemiş ve işleyecek faize itirazının iptalini takibin devamını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin araç kiralama işi ile uğraştığını aracın …’a kiralandığını belirtmiştir. … ile araç kiralama ilişkisi olduğundan müvekkilinin işleten sıfatının kalktığını ve bu yüzden tazminattan sorumlu olmadığını, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Taraflar arasındaki poliçe genel şartları gereğince davacı tarafın müvekkilinden kazaya karışan diğer araç için ödediği tazminatı talep edebilmesi için sigortalı veya araç sürücüsünün munhasıran alkolün etkisiyle kazaya sebebiyet vermesi gerektiğini, kaza tespit tutanağında alkol hususuna polis tarafından değinilmediğini, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerektiğini, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmediğini, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü sigortacıya düştüğünü belirtip, davalı vekili davanın husumet yokluğu nedeni ile reddini, takibin iptalini, asıl alacak miktarlarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını arz ve talep etmiştir. İlk derece mahkemesince “davalının pasif husumet ehliyeti olmadığı sebebi ile davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının KTK’nın 3.maddesi gereğince işleten olduğunu, araç sürücü … sevk ve idaresinde iken kaza meydana gelmiş ve hasar oluşmuş ise de dava konusu olayda aracın dava dışı sürücüye kiralanmış olması araç sahibi davalının aracın işleteni olarak hasardan sorumluluğunu kaldırmayacağını, araç sahibinin aracı kiraya vermesinin araç üzerindeki hakimiyetine engel teşkil etmediğini, dava dışı sürücünün alkollü olarak kazaya ve doğal olarak hasara sebebiyet verdiğini, Sigorta şartlarının B.4. maddesi uyarınca bu halde davacı sigortacının ödenen tazminat bakımından davalı sigortalıya rücu imkanı bulunduğunu, mahkemece verilen husumetten red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03/11/2020 tarih, 2019/5294 E. ve 2020/6439 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden gelen müzekkere yanıtından Kiralık Araç Bildirim Sistemi (KABİS) üzerinden yapılan tetkik sonucuna göre … plakalı aracın 14.09.2019 ila 02.11.2019 tarihleri arasında …’a kiralandığı bildirilmiş; Mahkemece başka araştırma yapılmaksızın bu müzekkere cevabı esas alınarak davalının pasif husumet ehliyeti olmadığından reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince sigortalı araç için yapıldığı belirtilen kiralama sözleşmesi getirtilerek ve hükümleri değerlendirilerek kira sözleşmesi süresinin ne kadar olduğu, süresinin uzatılıp uzatılmadığı, kira süresinin kaza tarihini kapsayıp kapsamadığı, kazanın meydana geldiği tarihte kira sözleşmesinin sona erip ermediği tespit edildikten sonra taraflar arasındaki kira sözleşmesinin kaza tarihini kapsadığı sonucuna varılması halinde kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir sözleşme olup olmadığı, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işletenin ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği ve davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sadece gelen müzekkere yanıtı ile yetinilerek karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/10/2021