Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1657 E. 2023/2019 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1657
KARAR NO: 2023/2019
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/07/2021
NUMARASI: 2018/1226 Esas – 2021/634 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … plakalı aracını arkadaşına verdiğini, araç arkadaşında iken aracın kusurlu olarak kazaya karıştığını, davalı … şirketine kasko için başvurulduğunda başvurunun aracın rent a car kullanımına sunulduğu için talebi reddettiğini, davalı iddiasının asılsız olduğunu belirterek dava tarihi itibariyle aracın hasar bedeli için 1.000 TL değer kaybı için 200 TL ikame araç tazminatı için 200 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiş daha sonra maddi tazminat talebini 62.000 TL’ye araç bedeli talebinin 630 TL’ye arttırmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin sosyal medya ve diğer şekillerde yaptıkları araştırmalar ile davacının araç kiralama işi yaptığını tespit ettiğini, kazanç kaybı talebinin müvekilleri sorumluluğunda olmadığını, değer kaybı zararı ödeme zorunlulukları bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın ikame araç tazminatı talebi yönünden reddine, davanın değer kaybı tazminatı talebi yönünden reddine, davanın hasar tazminatı talebi yönünden kabulü ile 62.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 20/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu kazanın, aracın ticari amaçla kiralandığı dönemde meydana gelmesinden dolayı poliçedeki özel şart gereğince teminat dışı olduğunu, davacı sigortalının aracı kiralık olarak kullanıldığının tespit edildiğini ve herhangi bir hasar tazminat ödemesi olmayacağının ret mektubu ile bildirildiğini, sigortalının sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle söz konusu aykırılığa ilişkin yaptırımı düzenleyen TTK m.1439 gereğince hasarın müvekkili şirktetin sorumluluğu dışında kaldırığının kabulü gerektiğini, kararda davacının araç kiralama firması sahibi olmasının dava konusu aracın da sürücüye kiralandığı hususunda delil olmadığı kararlaştırılmış ve davanın kabulüne karar verildiğini, mahkeme tarafından araştırma raporunda da sundukları delillerin değerlendirilmemiş eksik ve hatalı karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Aynı Kanun’un 5/3. maddesi ile ” asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmü getirilerek asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisi haline getirilmiştir. 28/11/2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımı verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı … ile sigortacısı olan davacı arasında … plakalı otomobil için “Kasko Sigorta Poliçesi” imzalanmıştır. Davalının sigortalısı olan davacı gerçek kişi olup sigortalı araç, ruhsat bilgilerine göre hususi nitelikte otomobildir. Davacı sigortalı gerçek kişi olup sigorta sözleşmesine konu araçta ticari vasıfta olmadığından açılan dava TTK’nın 4/1. maddesinde açıklandığı şekilde ticari dava niteliğinde değildir. Açıklanan nedenlerle, Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.3. ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş; Daire kararının kapsam ve şekline göre davalı vekilinin istinaf itirazları incelenme konusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında yargılama yapılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/3. ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/11/2023