Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/164 E. 2022/1256 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/164
KARAR NO: 2022/1256
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
NUMARASI: 2017/1096 Esas – 2020/374 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin maliki bulunduğu … plaka sayılı, 2014 model, Maserati markalı aracın, davalı şirket tarafından düzenlenen kaza tarihini kapsayan Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi “genişletilmiş kasko” ile 492.933,00 TL sigorta bedeli ile sigortalandığını, müvekkili şirketin araç kiralama işiyle iştigal ettiğini, davalı sigorta şirketince sigortalı olan … plaka sayılı, 2014 model, maserati markalı aracın 08/03/2017 tarihinde müvekkili şirketce … isimli kişiye kiralandığını, …’ın 11/03/2017 tarihinde sigortalı araç ile seyir halindeyken Zeytinburnu … Caddesinde yolun kaygan olması sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve aracı bariyerlere çarptığını, sigortalı aracın hasara uğradığını, söz konusu hasar ile ilgili, davalı sigorta şirketine hasar ihbarında bulunulduğunu, zarar miktarının tespiti için her türlü bilgi ve belge sunulduğunu, müvekkili şirketin hasar tazminatı talebinin ise haksız ve hukuka aykırı olarak reddedildiğini, dilekçe ekinde sunulu araç takip sistemi olan …’dan alınan kayıtlardan açıkça görüldüğü üzere sigortalı aracın 11/03/2017 tarihinde saat 06:27 ‘de Zeytinburnu … Caddesinde kaza yapmış olduğunun sabit olduğunu, aracın sürücüsü …’ın kaza sonrası hiçbir şekilde kaza yerinden ayrılmadığını, kazayı görenler tarafından kaza yerine polis ve ambulans çağrıldığını, gelen 112 Acil yardım ekibinin …’ı muayene ettiğini, …’ın yaralı olmaması sebebiyle de müdahalede bulunmadan olay yerinden ayrıldıklarını, kaza yerine gelen polis ekibinin de …’a “nereden geliyorsunuz” , “araç kimin” gibi sorular sorduğunu, çekici çağırıp aracı olay yerinden kaldırması gerektiğini belirttiklerini, 12/04/2017 tarihli kesin ekspertiz raporu düzenlendiğini belirterek hasar tutarı olan 300.000,00 TL nin kaza tarihi olan 11/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili talep edildiğini beyan ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 300.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 11/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir gerekçe olmaksızın olay yerini terk ettiğini, bu doğrultuda hasarın teminat dışı olup davanın reddedilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın müvekkili şirket nezdinde 18.05.2016/2017 vade tarihli Birleşik kasko sigorta poliçesi-genişletilmiş kasko poliçesi bulunduğunu, 16/03/2017 tarihinde meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğinin tespit edildiğini, araştırma raporunda polisin olay yerine çağrılmadığının da tespit edildiğini, kazanın olduğu gün ve saatte 155 araması olup olmadığının araştırılmasında ve ilgili polis merkezine yazılacak müzekkere cevabı ile de tespit edilebileceğini, araç sürücüsü olay yerini herhangi bir gerekçe olmaksızın terk ettiğini, ikrar anlamına gelmemek üzere müvekkili şirket aleyhine hüküm tesis edilecek ise dahi poliçede muafiyet bulunduğunu, işbu husus değerlendirilerek tazminat tutarının tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; 290.141,34 TL tazminatın 22/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir gerekçe olmaksızın olay yerini terk ettiğini, bu doğrultuda hasarın teminatı dışı olmakla davanın reddedilmesi gerektiğini, ikrar anlamına gelmemek üzere müvekkil şirket aleyhine hüküm tesis edilecek ise dahi poliçede muafiyet bulunduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 11/03/2017 tarihinde, saat 06:27 sıralarında dava konusu araç sürücüsü dava dışı … yönetimindeki … plaka sayılı … marka, 2014 model otomobil ile, yerleşim yerinde gece vakti … Caddesini takiben seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ ön kısımları ile bariyerlere çarpması sonucu, maddi hasar ile sonuçlanan dava konusu olayın meydana geldiği, araç maliki davacı şirketin Kasko Poliçesine dayanarak maddi hasar bedelini talep ettiği anlaşılmıştır. Dava konusu aracın davalı … Sigorta nezdinde Poliçe No: …, poliçe tarihi 18-05-2016/18-05-2017 olan Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi bulunduğu görülmüştür. Sigorta Eksperi tarafından araç ile ilgili mevcut hasarlı parçaların ayrıntılı olarak dökümünün yapıldığı, bu hasarlı parçaların yer aldığı listedeki (KDV hariç) 251.612,00 TL tutarındaki Yedek Parça Tutarı ile onarım ve montaj işçilik tutarlarının (KDV hariç) 32.500,00 TL olduğu, bu hesaplanan parça, malzeme ve işçilik tutarının (Toplam 284.112,00 TL) hasar fotoğraflarındaki hasarın şekli ile uyumlu olduğu değerlendirmesi yapıldığı, Mahkemece seçilen bilirkişi raporunda da değerlendirmenin uygun olduğu belirlenmiştir. Kasko Sigorta Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK’nun 1409.maddesi uyarınca, isgortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra, oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin, Kasko Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5.maddesi ve TTK’nun 1446.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle ispatlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. Ancak sigortacının rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle ispatlaması gerekmektedir.01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Kasko Genel Şartlar A.5.10. maddesi “Zorunlu haller (tedavi ve yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeni ile uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerindeki ihlaller nedeni ile sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması” teminat dışı hal olarak düzenlenmiştir.Somut olayda, araç sürücüsü olduğunu beyan eden … tarafından davacı kiralama şirketine olaydan bir gün sonra beyanda bulunulduğu davacı şirketin işyeri temsilcisinin sigorta araştırma görevlisine verdiği beyandan anlaşılmıştır. Davacı kiralama şirketi olup aracı kiralayan kişinin kendisine yaptığı açıklama doğrultusunda ihbarda bulunabilir. Davacı sigortalı da kazayı yapan, aracı kiralayan sürücünün beyanına göre ihbarda bulunduğuna göre davalı doğru ihbar yükümlülüğü klozunu davacıya karşı ileri süremez. İspat yükünün yer değiştirdiğine ilişkin somut veriler bulunmadığından istinaf yerinde değildir. Davalı şirkete davadan önce müracaat edilmiş hasar dosyası açılmıştır. Temerrüde düşürülmediği iddiası yerinde değildir. Temerrüt olduğundan faize hükmedilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 19.819,55 TL harçtan peşin alınan 4.954,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.864,67 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022