Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1603 E. 2022/264 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1603
KARAR NO: 2022/264
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
NUMARASI: 2019/309 Esas – 2021/85 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın malikinin davalı … olduğunu, bu aracın sürücü … kullanımında iken 10.09.2010 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, aracı kullanan …’ün alkolü olarak araç kullanması ve olay yerini terk etmesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunu kaza nedeniyle müvekkili tarafından … plakalı araçta meydana gelen hasar tutarının ödendiğini, ZMSS Genel Şartları’nın B.4.maddesine göre, müvekkilinin bu ödeme nedeniyle, sigortalısına rücu hakkının doğduğunu, bu amaçla İstanbul …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, itiraz sonucu takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın asgari %20’si kadara icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ikametgahının …’de olması nedeniyle yetkili mahkemenin Denizli Mahkemeleri olduğunu, öncelikle, yetki itirazlarının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, olay tarihinin 10/09/2010 olduğunu, davanın ise 12/10/2016 tarihinde açıldığını, bu durumda KTK’nın 109.maddesi gereğince, 2 yıllık zamanaşımı dolduğundan, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da Trafik Sigortası Genel Şartlarının B.4.maddesindeki koşulların oluşmadığını, sürücünün ağır kusurundan bahsedilemeyeceği gibi sürücünün alkollü olduğu ve olay yerini terk ettiği iddialarının da asılsız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne; Davalı borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 5.524,00 TL asıl alacak ve 483,54 TL işlemiş faiz alacağı üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine değin taleple bağlı kalınarak 3095 sayılı yasa 1.maddesi gereğince yasal faiz işletilmesine, Asıl alacağın mevcudiyeti ve miktarı yargılama devamın belirlendiğinden davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; usul ve yasaya aykırı olan bilirkişi raporu hükme esas alınarak sürücü …’ün meydana gelen kazada ağır kusurlu olduğunun kabul edildiğini, ancak bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların yerel mahkeme tarafından değerlendirme yapılmadığını, davacı sigortacının ödemiş olduğu bedelin müvekkilinden rücu etmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, davacı vekili açıkça dosyada alkol raporu olmadığını, dolayısıyla sürücü …’ün alkollü olmadığını ikrar ettiğini, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerektiğini, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceğini, sürücü …’ün kazanın meydana gelmesinden sonra tutanak düzenlemek, alkol raporu gibi hususların yerine getirilmesi yükümlülüğüne aykırı davranmak maksadı ile hareket etmediğini, tamamen can güvenliğini sağlamak maksadıyla kendisini can havli ve panikle hastaneye ulaştırmaya çalıştığını, ancak yerel mahkeme tarafından bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmadan sürücü …’ün olay yerini terk ettiğinden bahisle ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin sigortalıdan rücuen tahsiline ilişkin yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından … plakalı aracın sürücüsü …yolu üzerinde … kavşağı istikametinden … alt geçit istikametine doğru seyir esnasında … sokak kavşağına geldiğinde sola hafif virajlı yola aracının direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi ile aracının sağ ön kısımları ile …Cadde kavşağında yolun sağında bulunan ara yol ayırıcı bordür taşlarına sonra aracının sol ön kısımları ile yolcu indirmek için yavaşlayan sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın sağ arka kısımlarına çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır. Davacı vekili, davacı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın malikinin davalı … olduğunu, bu aracın sürücü … kullanımında iken 10.09.2010 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, aracı kullanan …’ün alkolü olarak araç kullanması ve olay yerini terk etmesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunu kaza nedeniyle müvekkili tarafından … plakalı araçta meydana gelen hasar tutarının ödendiğini, ZMSS Genel Şartları’nın B.4.maddesine göre, müvekkilinin bu ödeme nedeniyle, sigortalısına rücu hakkının doğduğunu, bu amaçla İstanbul ….İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, itiraz sonucu takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın asgari %20’si kadara icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece verilen ilk karar zaman aşımının dolduğu gerekçesi ile red kararı ise de davacının istinafı üzerine Dairemizce;”… Davacı Sigorta Şirketi davalı borçlu … hakkında zamanaşımı süresi içerisinde icra takibi başlatmıştır. Davalı borçlunun itiraz dilekçesi üzerine icra dairesince 03/09/2013 tarihinde takibin durmasına karar verilmiştir. İtiraz dilekçesi de davacı alacaklıya tebliğ edilmemiştir. İİK’nın 67/1.maddesine göre alacaklı itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde itirazın iptali davası açabilir. İcra dosyası kapsamından itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşıldığına göre, itirazın iptali davasını açma süresi dava tarihi itibariyle dolmamıştır. Öte yandan yenileme kararı da davalı borçlu hakkında değil dava dışı borçlu … hakkında verildiğinden, davalı borçlu hakkında zamanaşımını kesen bir muamele de değildir. Bu nedenle, İlk Derece Mahkemesince, diğer borçlu hakkında yapılan yenileme işlemi nazara alınarak 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. ” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış olduğundan zamanaşımına ilişkin istinaf yerinde değildir. Karayolları Motorlu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın ” Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı B.4.f maddesine göre, bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin tedavi ve yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde ödemede bulunan sigortacı sigortalıya rücu edebilir. a) bendi “Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise” de davacının sigortalısına rücu edebileceğini hüküm altına almıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “tam kusur” dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur” dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir. Somut olayda sürücünün alkollü olduğuna ilişkin tespit bulunmamaktadır. Bilirkişi raporuna göre tam kusurlu olduğu belirlenmiştir. Kaza nedeniyle kusurlu sürücünün kullandığı araçtaki yolcuların bir kısmı yaralanmış, sürücü ortada geçerli bir neden olmadığı halde kaza mahallini terk etmiştir. Sürücünün bu davranışı ağır kusur ve kasıtlı hareket olarak değerlendirilemeyeceğinden rücu koşullarının oluşmadığı, istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan istinaf talebi yerinde görülerek kararın düzeltilmesi gerekmiştir. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gerekli 80,70 TL ilam harcının peşin alınan 110,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,92 TL’nin davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilmiş, toplam 2.912,00 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5- Arabuluculuk gideri için sarf edilen 1.400,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE, 6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/02/2022