Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1563 E. 2023/2155 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1563
KARAR NO: 2023/2155
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/03/2021
NUMARASI: 2018/221 Esas – 2021/119 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 11/09/2016 tarihinde işleteni davalı … ve sigortacısı davalı … Sigorta A.Ş. olan … plakalı aracın müvekkiline ait … plakalı araca çarptığını ve olay yerinden kaçtığını, kaza nedeniyle müvekkilinin aracında hasar meydana geldiğini, davalı sigorta şirketi ile yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamadığını, hasarın tespiti amacıyla İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/160 D. İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile araçtaki hasar bedelinin 12.353,29 TL olduğunun tespit edildiğini ancak değer kaybı konusunda herhangi bir görüş belirtilmediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline ait araçta meydana gelen 12.353,29 TL maddi hasar, 805,30 TL tespit dosyası ile yapılan masraflar, 5.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 18.158,59 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 11/09/2016 tarihinde gerçekleştiği iddia olunan kaza ile müvekkiline ait aracın hiçbir ilgisi bulunmadığını, kaza tarihinde de müvekkilinin Bodrum’da bulunduğunu, davacı tarafın iddia ettiği kazanın ne şekilde ve hangi tarihte olduğunun belirsiz ve soyut olduğunu, olayın gerçekleştiğine dair davacının somut bir delili bulunmadığını, kazaya ait kaza tespit tutanağı ve kamera kayıtlarının da bulunmadığını, delil tespitine istinaden tanzim edilen bilirkişi raporunun objektiflikten uzak olduğunu ve belirtilen onarım bedellerinin fahiş miktarda olduğunu, … plakalı aracın 11/06/2018 tarihinde satışının yapılmış olması nedeniyle müvekkilinin adına kayıtlı olmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. davaya cevap vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tanık …’ın aradan geçen 4,5 yıldan sonra kazanın saatini ve dakikasını net olarak hatırlamasına imkân olmadığını, diğer tanık …’in olayı bizzat görmemiş, yanında çalışanının söylediğine göre beyanda bulunduğunu, yanında çalışan da “kazayı gören ve kazaya karışan aracın plakasını bir müşterinin alarak kendisine verdiğini saatin 03 civarı” olduğunu ifade ettiğini, İmdi kokoreççide çalışan bir Türkmenistanlı’nın olayın olduğu veya müşterinin plakayı kendisine saat kaçta verdiğini dakikası dakikasına zihninde tutamayacağını, o anda saatine bile bakmamış ve tahmini olarak saatin gece 3 olduğunu söylemiş olması kuvvetle muhtemel olduğunu, deliller toplanmadan karar verildiğini, Beyoğlu ilçesinde ve kaza mahalline en yakın yerde kurulu 074 f/HD no.lu MOBESE kayıtlarının celbini gerek dava dilekçelerinde ve gerekse duruşma esnasında ısrarla talep etmelerine rağmen mahkeme kamera kayıtlarını celp etmediğini bunun bile tek başına bozma nedeni olduğu kanaatinde olduklarını, davalı taraf bütün savunmalarını davayla uzaktan yakından alakası olmayan … plaka sayılı araca hasrettiğini, mahkeme tanıklara gönderdiği davetiyede …araç hakkında tanıklık yapmalarını yazmış olmasına rağmen dinlettikleri tanıkların kazaya karışan … plaka sayılı aracın-yılını, gününü hatta saatini vererek- Bodrum’da olduğunu beyan ettiklerini, bunun da tanıkların yönlendirilerek gerçek dışı beyanda bulunduklarının açık bir kanıtı olduğunu, daha önce müvekkile ait araç üzerinde hasar tespiti yaptırdıklarını, İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/160 D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporu davalılara tebliğ olunmasına rağmen davalılardan …’in hiçbir surette itiraz etmediğini, mahkemenin bu tutumlarını takdiri olarak lehlerine yorumlaması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı davasını ispat yönünde tanık beyanlarına dayanmış olup Mahkemece davacı ve davalı tanıkları dinlenmiştir. 30/09/2020 tarihli duruşmada davacı tanığı … “Hatırladığım kadarıyla 4-5 sene önce Eylül ayı gibi ya da bu zamanlardı, mesainin olduğu bir gün gece saat 12 – 1 sıraları idi, ben o saate kadar büroda çalışıyordum sonra çıktım, çıktığım hanı kapattıktan sonra önümüzde bir cayıltı koptu ve trafik kazası olduğunu gördük, tarafları tanımadığım halde kaza yapan araçların plakasını aldık, orada izledik yaralanan yoktu sadece maddi hasar vardı, kazanın olduğu yer ana yol, araç geldi çarptı ve gitti o yolda o arabaya nasıl çarptı bizde bilmiyoruz, araba Darülaceze caddesi üzerinde duruyordu, davacıya ait duran araba cadde üstünde sağda park halindeydi sorulmasına rağmen tanık ısrarla arabanın sağa dönük olarak park etmiş olduğunu söyledi. Gelen araba da kendi seyir yolunda izlerken arabaya arkadan vurdu çekti gitti, çokta hızlı değildi park etmeye çalıştığını da anlamadım durdurmaya çalıştım ama durduramadım, mahkemenin bana gönderdiği kağıtta … yazıyor ama doğrusu …, bu araba durmadan gittiği için plakasını aldım dedi.” şeklinde, davalı tanığı … “Ben davalı …’in arkadaşı olan … nedeniyle olayı duydum, ben bayram tatilinde Bodrum’daydım davacıyı da daha önce hiç görmedim ama davalıya ait … plakalı arabayı Bodrum’da gördüm ve davalıya ait arabada herhangi bir kaza izi yoktu, bu arabanın markası da …’dur, 9 Eylül 2016’da beraber Bodrum’a gittik ve 1 hafta kaldık pazar günü geri döndük, başka bir bilgim de yoktur dedi.” şeklinde ve diğer davalı tanığı … “Ben öğrenciyim, Bahçeşehir Üniversitesi son sınıftayım, 4 sene önce de lise öğrencisiydim, bir kaza olmuş bildiğim o, davalıya ait …’nun 11/09/2016 tarihinde bayram tatili olduğu için bizde bayramdan önceki Cuma günü yola çıktık, davalı …’in evin misafirliğe gitmiştik bu araba Bodrum’daydı, arabada benim gördüğüm herhangi bir hasar yoktu, dedi.” şeklinde ve 17/02/2021 tarihli duruşmada davacı tanığı … ise ” … Cad. No:.. Okmeydanı Beyoğlu/ İSTANBUL adresinde kokoreç dükkanı işletmekteyim, pandemiden önce sabah 10:00’da dükkanı açıp gece 4 – 5 gibi kapatıyoruz, ben kazayı bir fiil görmedim ancak bizim dükkana yakın bir yerde kaza oluyor ve o kazayı görenlerden biri de gece saat 03:00 gibi kazayı yapan arabanın plakasını alıp bizim dükkana bırakıyor, kişi geldiğinde ben dükkanda değildim ben iş yerinden tam olarak kaçta çıktığımı hatırlamıyorum ama plakayı getiren adam geldiğinde ben yoktum, elemanlar dükkandaydı ancak ne hikmettir bu plakayı getirip bırakın vatandaş adını bırakmamıştır, kazadan sonraki sabahta saat 11:00 sıralarında davacı asil dükkana gelip benim arabama vurmuşlar gören oldu mu diye soran olduğunda biz bu yazıyı gösterdik, bütün bildiğim bu kadardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Olayın akabinde hasar tespiti yaptırılmasına rağmen davalı sigorta şirketine başvurulmamış, mobese kayıtlarının istenmesi delil tespiti yapan mahkemeden talep edilmemiştir. Mahkemece mobese kayıtları ile ilgili bir araştırma yapılmamış ise de saklama süresi gözetildiğinde bu aşamadan sonra delil olarak elde edilmesi mümkün bulunmadığından bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Davacı tanıklarının olayın saati hakkında birbirini doğrulayan beyanlarının bulunmadığı, olayı aydınlamaya yeterli olup olmadığı, davalı tanıkları ise olay olduğu iddia edilen tarihte aracın Bodrum’da olduğunu yeminli beyanları ile ifade etmiş olduklarından, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından olayın varlığı ispat edilemediğinden Mahkemece açıklanan gerekçe doğrultusunda verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023