Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1552
KARAR NO: 2023/2211
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
NUMARASI: 2016/445 Esas – 2021/64 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından ZMSS poliçesi kapsamında sigortalı, davalı tarafından işleten sıfatına sahip olunan ve dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, … plakalı araca çarptığını ve dava dışı …’ın yaralanmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle dava dışı …’a 134.425,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, sigortalı araç sürücüsü …’ın meydana gelen kazada asli kusurlu ve 1.48 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini belirterek, davanın kabulü ile zarar görene ödenen tazminatın rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluşunda müvekkili şirketin hiçbir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, aracın dava dışı … Turizm A.Ş.’ne uzun dönem araç kiralama sözleşmesi ile kiraya verildiğini, bu şirket tarafından da …’a kiralandığını, müvekkili açısından davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada müvekkilinin taraf olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ”Davanın kabulü ile 134.425,00 TL alacağın ödeme tarihi olan 09/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının maliki olduğu ve kazaya karışan … plakalı aracı, 2012 tarihinde uzun dönem Araç Kiralama Sözleşmesi ile ihbar olunan … Turizm A.Ş.’ye kiraya verdiğini, bu şirketin de 14/06/2021 – 21/06/2021 tarihleri arasında ihbar olunan …’a kiraladığını, bahse konu kazanın … tarafından değil ihbar olunan … tarafından gerçekleştirildiğini, rapor içeriğinde …in hatalı yerde duraklama yaptığı belirtilmesine rağmen …’e kusur izafe edilmediğini, raporlar arasında çelişkilerin mevcut olduğunu, kazanın gerçekleşmesinde etken olan faktörlerin yeterince irdelenmediğini, münhasıran alkol altında gerçekleştiği tespitinin yetersiz ve hatalı olduğunu, yerel mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, kazanın alkol etkisi ile gerçekleştiği iddiasını davacının ispat etmesi gerektiğini, ispat edilemediğinden davacı sigortacının davalı şirkete rücu hakkının doğmadığını, bilirkişi raporlarının eksik ve denetime elverişli olmadığını, hak sahibi tarafından davacı aleyhine ikame edilen Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/241 Esas sayılı dosyasının davalıya ihbar edilmemiş olmasının ve bu dosyanın sulh ve feragat ile sonuçlandırılarak bilgileri dışında ve bir ilama dayanılmaksızın hak sahibine yapılan ödemenin rücu edilmesi ve talep edilmesinin savunma haklarını kısıtladığını, müvekkili şirketin oluşan zarardan gerek ZMMS Genel Şartları uyarınca, gerek de Karayolları Trafik Kanunu uyarınca sorumlu olmadığını, mahkemenin somut ve kesin bir şekilde ispat edilmemesine rağmen alkolün kazanın oluşmasında münhasıran etkili olma olasılığının yüksek olduğu kanaatiyle ve vicdani kanı üzerinden eksik incelemeyle hüküm kurduğunu, sürücünün alkollü olmasının tek başına kazanın münhasıran alkol altında işlendiğini göstermediğini, ispat külfetinin yerine getirilmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, davacı ZMMS sigorta şirketinin, sigortalısı olan davalıya ait aracın sebep olduğu zarar nedeniyle dava dışı …’a yapılan ödemenin davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde ise alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nın 1301/2. maddesi, 2918 sayılı KTK’nın 95/2. maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. Davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.c maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Somut olayda, davacı … Sigorta Şirketi ile davalı arasında, davalıya ait … plakalı araç için kaza tarihini kapsar şekilde ZMMS poliçesi düzenlendiği, sigortalı araç sürücüsü …’ın 20/06/2014 tarihinde meydana gelen kazada 1.48 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, davacı sigorta şirketinin söz konusu kazada yaralanan dava dışı …’a tazminat ödemesi yaparak sürücünün alkollü olması nedeniyle tazminatın teminat dışında bulunduğu iddiası ile eldeki davayı açtığı görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince alınan ilk raporun kendi içinde çelişkili olması üzerine içerisinde nörolog bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan raporda alkol seviyesine göre değerlendirme yapılarak sigortalı araç sürücünün olayda % 100 kusurlu olduğu ve kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği belirlenmiş olduğundan bu rapora itibar edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat tutarının belirlenebilmesi için mahkemece aktüer bilirkişiden rapor alınmış olup bu raporda; dava dışı …’ın geçici iş göremezlik yönünden 1.148,32 TL, sürekli iş göremezlik yönünden 107.701,58 TL talep edebileceği tespit edilmiş olup, bu miktar davacı vekilinin talep ettiği miktardan fazladır. Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/241 Esas sayılı dosyasında dava dışı …’ın Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış maluliyetine ilişkin rapor bulunmakta olup, bu rapor kuvvetli delil niteliğinde olduğundan, yeniden rapor alınmamış olmasında usulen bir eksiklik bulunmamaktadır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; “Davacı tarafça, dava dışı zarar görene yapılan ödemenin maddi zarar, faiz, vekalet ve masraf kalemleri yönünden mahkemece yapılan inceleme ile teyit edildiği, trafik kazasının davacı sigorta şirketine ZMSS ile sigortalı davalıya ait … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında asli kusuru ve almış olduğu alkolün münhasır etkisi altında gerçekleştiği, davacının araç sürücüsünün münhasıran alkolün etkisi altındayken vermiş olduğu zarar nedeniyle yaptığı ödemenin rücuen tahsili talebinde haklı olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 9.182,57 TL harçtan peşin alınan 2.296,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.886,57 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 29/11/2023