Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1525 E. 2022/589 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1525
KARAR NO: 2022/589
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 13/04/2021
NUMARASI: 2018/765 Esas – 2021/457 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait … plakalı aracın 11/08/2017 tarihi saat 12:00 sularında Aksaray İli … Mahallesi … Otel mevkiinde davalının … A.Ş.’den uzun dönem için kiraladığı ve işleten sıfatına haiz olduğu … plakalı aracın çarpması neticesinde hasarlandığını, meydana gelen trafik kazasında olay yerinde davalıya ait … plakalı aracın %100 kusurlu bulunduğunun trafik kazası tespit tutanağına derç edildiğini, müvekkiline ait aracın ise meydana gelen trafik kazasında kusurunun bulunmadığını, müvekkile ait aracın 2015 model 97.111 km de bir araç olduğunu, daha önce değer kaybına uğrayacak bir trafik kazası geçirmediğini, kaza sebebiyle aracın bir kısım parçaları yenileriyle değiştirilmiş bir kısım parçaları ise tamir görerek onarıldığını, aracın gördüğü işbu kapsamlı tamir/onarım/boya/parça değişimi ve tramer kayıtlarına işlenen hasar kaydı sebebiyle ikinci el piyasa rayiç değerinde ciddi bir eksilme yaşanacağının kaçınılmaz olduğunu, eksper masrafı olarak da KDV dahil 500,00 TL ödeme yapıldığını belirterek değer kaybına binaen şimdilik 7.000,00 TL ‘nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza anında … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç için … ile müvekkil şirketin … A.Ş. Arasında 27/06/2017 başlangıç tarihli uzun süreli kiralama sözleşmesinin mevcut olduğunu, davalı müvekkil şirket, davacıya ait araç üzerinde meydana gelen değer kaybı, ikame araç bedeli ve ekspertiz ücretinden işleten sıfatı olmaması sebebiyle sorumlu olmadığını, araçların uzun süreli kira sözleşmesi ile kiraya verilmesi durumunda araç malikinin işleten sıfatı kalmadığından, hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kazaya karışan aracın uzun süreli olarak kiraya verilmiş ve kiracı tarafından kullanılırken kazanın meydana gelmiş olmasına göre kiracının işleten olarak sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafından dilekçe teatisi geçtikten sonra bir adet fatura sunulduğunu, bu delili kabul etmediklerini, uzun dönem kira sözleşmesinin varlığını ispat yükü davalı tarafta olduğunu, ticari defterler ve vergi kayıtları üzerinde hiçbir inceleme yapılmaksızın işleten sıfatının değiştiğinin kabul edildiğini, davalının dava konusu olayda fiili hakimiyetini ya da araçtan iktisadi yararlanmasını kaybetmesinin söz konusu olmadığını, davalı tarafından usulüne uygun düzenlenmiş bir kira sözleşmesi dahi sunulmadığını, bu tarz sözleşmelerin çeşitli düzenlemeleri içeren uzun metinler olduğu uygulamada görülmekte iken davalı tarafından sunulan sözleşmenin adi bir rent a car sözleşmesi sureti olduğunu, davayı davalıya yöneltmekte bir kusurları olmadığından aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, ” İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davalı şirketin Fransa’da mukim ve oto kiralama sistem ağı bulunan … firmasının Türkiye temsilciliğini yaptığını, bu doğrultuda Dünya’nın farklı ülkelerinden kiralık araç için siparişi ile araç kiraladığını, davaya konu … plaka sayılı aracın Finlandiya şubesinden davalı şirkete gelen sipariş talebi üzerine 27.06.2017 tarihinde … isimli, Finlandiya vatandaşı bir müşteriye kiralandığını ve aracın kiralama bedeline ilişkin olarak …’ın Helsinki ( Interrent Oy) şubesi için düzenlenen 22.12.2017 tarihli faturayı, kiralamaya ilişkin belgeyi, şirketin Finlandiya- İnterrent Oy şubesi arasındaki cari hesap dökümü çıktıları ile kaza sonrası araç değişimi için Konya şubelerine başvuruda bulunulduğuna dair belge fotokopi ya da çıktılarını mahkemeye ibraz etmiş ve işleten sıfatının bulunmadığını uzun süreli kiraladığını belirtmiş ise de kira süresi anlaşılamamış ancak sunulan belgelerden 1 yıldan az olduğu anlaşılmıştır. Bu doğrultuda mahkemece yapılması gereken taraflar arasında tanzim edilen adi yazılı sözleşmenin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir sözleşme olup olmadığı, sözleşme süresinin bitiminden önce sözleşmenin feshedilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, sözleşmenin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği,gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, sözleşme içeriğine göre davalı şirketin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Davanın usulden reddine karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/03/2022