Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1522
KARAR NO: 2023/2208
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/03/2021
NUMARASI: 2017/717 Esas – 2021/307 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 29/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/08/2016 tarihinde sürücü …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Kastamonu ilinden Ilgaz ilçesi istikametine bölünmüş yolda seyir halinde iken sağa dönüş yapmak istediği esnada aynı yönde seyir halinde olan sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması neticesinde çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada araç içerisinde yolcu konumunda olan davacı …’ın yaralandığını, meydana gelen kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’nun tam kusurlu olduğunu, trafik kazası neticesinde yolcu davacı …’ın bedensel zarara uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, zararın kapsamı belli olduktan sonra miktarı açıklanacak maddi tazminattan sigorta şirketi yönünden sigorta limitini aşmamak üzere şimdilik 50,00 TL sürekli işgöremezlik, 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden işletilecek faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tespiti yapılan geçici iş göremezlik tazminatından sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığını, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının düzenlenmiş olduğunu, ilgili yasa ile tanınan üç yıllık süre içerisinde, davalı şirket tarafından geçici iş giderlerine ilişkin aktarımın Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapıldığını, bu sebeple işbu giderlere ilişkin herhangi bir mükellefiyeti kalmamış olduğundan, somut olayda, davacının davaya konu kaza nedeni ile uğradığı bedeni zarara ilişkin tüm sağlık hizmet bedellerinin kaza tarihi itibariyle SGK tarafından karşılanacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 4.711,84 TL geçici işgöremezlik tazminatının davalının temerrüt tarihi olan 24/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında düzenlenen ATK 2. İhtisas Kurulunun raporuna itiraz ettiklerini ancak yerel mahkemece değerlendirilmediğini, mahkemenin ve heyetin belirlediği maluliyet oranı ve iyileşme sürecinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, maluliyetin tespitinin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine belirlenmesinin kabul edilemeyeceğini, raporun hakkaniyet ilkesi ile bağdaşmadığını, müvekkilinin yaranmasına uygun olmadığını bu nedenle söz konusu raporu kabul etmediklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2023/298 E. ve 2023/8312 K. sayılı kararları) Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet raporu alınamayacağına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan 19/06/2020 tarihli maluliyet raporunda kaza tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturmadığı ve geçirdiği kaza nedeniyle 4 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince 08/12/2020 tarihli celsede davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilerek reddine karar verildiğinden davacı vekilinin yerel mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek ve muayenesi de yapılarak maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/11/2023