Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/15 E. 2022/2191 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/15
KARAR NO: 2022/2191
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2016/161 Esas – 2020/462 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların sorumluluğunda bulunan … plaka sayılı çekicinin Hadımköy bağlantı yolunda müvekkillerinin murisi olan …’ün sevk ve iradesinde bulunan … plaka sayılı araca çarpması sonucunda …’ün genç yaşta vefat etmesine sebebiyet verdiği, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü olan …’ın tamamen kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla her bir müvekkili için şimdilik 1.000’er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile her bir müvekkili için ayrı ayrı 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza nedeniyle davacı tarafa 27/06/2014 tarihinde 86.617,12 TL ödemede bulunduklarını, yapılan ödeme kapsamında müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, poliçe kapsamına göre müvekkili sigorta şirketinden manevi tazminat talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde ikametgahının Hatay olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesini, ayrıca talep edilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın zaman aşımına uğradığını ayrıca müvekkili şirkete atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacılar … ve … tarafından davalılar aleyhine açılan maddi tazminat istemli davanın reddine, 2-Davacılar …, … ve …’ün maddi tazminat istemlerinin arttırım dilekçesi kapsamında kısmen kabulü ve taleple bağlı kalınarak 45.921,37 TL’nin davalılardan tahsili ile davacı …’e verilmesine; 42.995,55 TL’nin (davalı sigorta şirketi 35.144 TL’sinden sorumlu olmak koşuluyla) davalılardan tahsili ile davacı …’e verilmesine; 32.254,69 TL’nin (davalı sigorta şirketi 28.040 TL’sinden sorumlu olmak koşuluyla) davalılardan tahsili ile davacı …’e verilmesine; işbu alacaklara davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 27/06/2014 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin maddi tazminat istemlerinin reddine, 3-Davacılar tarafından davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine, 4-Davacılar tarafından davalılar … ve … Ürünleri İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, davacılar …, …, … ve … için ayrı ayrı 20.000 TL, davacı … için 15.000 TL olmak üzere toplam 95.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte işbu davalılardan tahsili ili davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin istenildiği ve itirazlar doğrultusunda daha sonra yeniden hesap raporu aldırılmış olmasına rağmen, son bilirkişi raporu yerine eksik incelemeye dayanan raporun hükme esas alındığını, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi adına alınan 05.11.2019 tarihli son heyet raporu doğrultusunda talep arttırım dilekçesi sunulduğunu, yerel mahkemece, talep arttırım dilekçesi kapsamında hüküm tesisi gerekirken, eksik değerlendirmeden oluşan 03.04.2019 tarihli ek rapor esas alınarak hüküm tesis edildiğini, maddi tazminat hesaplamasında müteveffanın aylık gelirinin asgari ücret kabul edilmesinin hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilleri …, … ve … yönünden davanın kısmen reddi ile müvekkili … ve … yönünden maddi tazminat talebinin reddinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin hükme esas aldığı raporda, müteveffanın ölüm tarihinde 47 yaşında olduğu belirtilerek bakiye ömrünün 24 yıl olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığını, oysa ki müteveffa kaza tarihinde henüz 47 yaşına girmediğini, müteveffanın 47 yaşında kabul edilse dahi, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrünün 24.12 olarak dikkate alınması gerektiğini, müteveffanın emlakçılık yaptığını, bu hususta yaptığı iş düşünüldüğünde aktif-pasif dönem hesabının da maddi ve somut gerçeği yansıtmadığını, SGK’dan yapılan ödemelerin yapılan hesaplamadan düşülmesinin hatalı olduğunu, faiz ve faiz başlangıç tarihlerinde de hataya düşüldüğünü, temerrüt tarihinin ödeme tarihi olan 27.06.2014 olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müteveffaya atfı kabil kusur bulunmadığını ve yapılan hesaplamalardan kusur tenzilinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, olayda, kazaya karışan araç müvekkili şirkete ait olmakla birlikte, sigorta hukuku ve borçlar hukuku ilkeleri dikkate alındığında, şoförün sorumluluğuyla birlikte kazaya karışan aracın maliki olan şirkete başvurmanın hukuka aykırı olduğunu, olaya bakıldığında, ortada müvekkili şirkete atfedilecek herhangi bir kusur ve hukuka aykırı fiil olmadığı gibi müvekkili şirketin sebep olduğu bir zarar da bulunmadığını, araç şoförüne atfedilecek kusurun müvekkili şirkete sirayet etmesinin temel hukuk kurallarına göre mümkün olmadığını, manevi tazminat ve bütün zararları kapsayan poliçeyi düzenleyen davalı … Sigorta Şirketinin tazminattan sorumlu tutulması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur ve hesap raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini, kararın kusur çelişkisi yönünden kaldırılmasını, İTÜ veya ATK ihtisas dairesi nezdinde yeniden kusur incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin davacılara 2014 yılında ödeme yaptığını, bakiye zarardan söz edilebilmesi için ödeme tarihi verilerine göre zararın karşılanmamış olması gerektiğini, nitekim, (kabul anlamına gelmemek üzere), kusur %90 olarak kabul edilse dahi 2014 yılı verilerine göre hesap yapılarak SGK tarafından bağlanan PSD geliri de mahsup edildiğinde, davacıların zararının giderildiğinin görüldüğünü, ceza dosyasında uzlaşma olması halinde CMK’nın 253/19.maddesi gereği dava hakkından feragat edilmiş olacağını, dolayısıyla, davacının, kazaya karışan diğer araç sürücüsü uzlaşma yapmış olması halinde, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinden mahkemeye yazı yazılarak dava şartı eksikliğinin incelenmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 10/09/2013 tarihinde davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekici ve çekiciye takılı … plaka sayılı yarı römorkla Hadımköy-Gürpınar istikametine seyir halindeyken, olay yerine geldiğinde … ışıklarını yaklaşık 50 metre geçip “U” dönüşü yapılamaz uyarı levhasının bulunduğu yol kesiminde geri manevra yaparak “U” dönüş yaptığı esnada çekicinin ön kısmının yoldan çıktığı ancak dorse kısmının birinci şeritte geçişini tamamlamadığı sırada kendisine yeşil ışık yanan müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin ön kısımlarıyla dorsenin sağ arka teker kısımlarına çarpması sonucu gerçekleşen trafik kazası sonucu … plaka araç sürücüsü …’ün vefat ettiği, davacıların eldeki davayı açarak destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 10.09.2013 tarihi ile dava tarihi olan 23/02/2016 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığından zamanaşımına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalı … İht. İhr. ve Tic. Ltd. Şti., … plakalı çekicinin maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı, sürücü ve ZMMS sigortacısı olan sigorta şirketi ile birlikte müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle Mahkemece davalı işleten malik yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Bu nedenle davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin, diğer davalı … Sigorta Şirketinin sorumlu tutulması gerektiğine ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Kaldı ki davalı sigorta şirketi zmms poliçesi olup cevap dilekçesinde ihtiyari mali sorumluluk sigortası olan AIG’ye ihbar talebinde bulunduğu görülmüştür. Kaza nedeniyle davalı sürücünün yargılandığı ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ceza mahkemesinde ATK’dan alınan kusur raporunda davalı sürücü asli, destek tali kusurlu, mahkemenin aldığı kusur raporunda da ATK kusur raporundaki ile aynı olay anlatımı ve kural ihlallerini belirterek davalı sürücü %90, destek %10 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiştir. Ancak İş Mahkemesinde alınan ATK kusur raporunda bu oranlar, %75 ile %25 oranları kabul edildiğinden mahkemece çelişkinin giderilmesi için Karayolları Fen Heyetinden kusur raporu alınmıştır. Karayolları Fen Heyeti kusur raporunda ise davalı sürücünün %90, desteğin %10 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmiş olmasına ve ceza dosyasındaki maddi vakıaların hukuk hakimi için bağlayıcı olmasına, hükme esas alınan kusur raporunun özellikle ceza dosyasından verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere olayın oluşu ve dosya kapsamına uygun düşmesine, bu durumda hükme esas alınan kusur raporu ile ceza dosyasında alınan kusur raporunun birbirini doğrulamasına göre kusura ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davadan önce sigorta şirketince ödeme yapıldığından faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olarak davalı sigorta şirketi yönünden kabulünde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan aktüerya raporunda ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplama sonucu davacı eş … ile davacı … için zararın fazlasıyla karşılandığı ancak davacı … için açık nispetsizlik olduğu belirlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince bu rapora itibar edilerek davacılar … ve … tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine, davacılar …, … ve …’ün maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacıların sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gerekir. Hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacı … için davadan önce yapılan ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen faiz hesaplanarak, güncellenmesi yapılarak ve güncellenmiş miktar ile SGK tarafından yapılan ödeme mahsup edilerek nihai tazminat belirlenmiştir. Davacı … davadan önce ödeme almış ancak davalı sigorta şirketini ibra etmemiştir. Bu halde KTK’nın 111.maddesi gereğince değerlendirme yapılamayacağından davalı sigorta şirketi vekilinin ödeme tarihi verilerine göre zararın karşılanmış olması nedeniyle davacı … için davanın reddi gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/8543 E. ve 2022/795 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.10.2017 tarih, 2016/ 9924 E. ve 2017/9413 K. sayılı kararları). Davalı sürücü hakkında ceza mahkemesince yargılanma yapılarak karar verildiği bu halde artık CMK’nın 253/19. maddesi gereği uzlaşma yapılmış olmayacağı nazara alındığında bu yöne değinen istinaf talebi de yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince tazminat hesaplanması için birden çok kök ve ek rapor alındığı, gerekçeli kararda sebebi de açıklanarak bilirkişi … tarafından düzenlenen 03/04/2019 tarihli rapordaki değerlendirmenin kabul edildiğinin açıklanmış olmasına göre, değerlendirmenin kabul edildiği açıklanan hangi aktüerya raporuna dayanıldığının açık olmadığına; davalıların KTK’dan kaynaklanan sorumlulukları kusur sorumluğu olduğundan desteğin kusuru düşülerek tazminat hesabı yapılmasında kusur indirimi yapılamayacağına; PSD değerinin tazminattan düşülmesi gerektiğinden SGK ödemelerinin düşülerek tazminatın belirlenmesine; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu kabul edildiğinden desteğin aktif dönem yaşının 60 yaş olarak belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığından bu yönlere ilişkin davacılar vekili istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, desteğin ölüm tarihindeki gelir durumunun ve malul olan davacının kaza tarihi itibariyle gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Sadece tanık beyanları ile kazanç tespiti mümkün olmayıp bunun bir takım belge ve kayıtlarla desteklenmesi gerekmektedir.Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden ise SGK kayıtları olup olmadığı da araştırılarak ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/910 Esas ve 2019/12325 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, desteğin emlakçılık işiyle uğraştığı ve asgari ücret üzerinde gelir elde ettiğini iddia etmiştir. Dosyada bulunan müteveffaya ait vergi kayıtlarından ölümünden yaklaşık 2 ay evvel işe başladığı, gelirin gözükmediği ancak daha evvel de işyeri kaydı bulunduğu yine SGK kayıtlarına göre de hak sahiplerine bağlanan ölüm aylığı bulunduğu anlaşılmaktadır. Müteveffanın ölümünden kısa süre evvel yaptığı iş için henüz geliri net olarak belirlemeyeceğinden ölümden evvel ki son bir yılda ki vergi ve SGK kayıtları getirtilmesi, gelen yazı cevabına göre varsa çalıştığı iş yerine yan ödemelerde dahil ücretinin sorulması, esnaf kaydı varsa ücretinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/2401 Esas ve 2021/613 Karar sayılı ilamında belirttiği gibi ” Dairemizin içtihatları gereği; evlenme ihtimali oranları belirlenirken, destek gören eşin rapor tarihindeki yaşına göre, (HGK’nın 1.10.2019 tarihli, 2017/17-2038 E, 2019/979 K sayılı kararı bu yöndedir.) AYİM Evlenme İhtimali Tablosu’ndaki belirlemelerin esas alınması gerekmektedir. … çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.” şeklindedir. Somut uyuşmazlıkta üniversitede öğrencisi olan davacı … için 25 yaşa kadar hesaplama yapıldığından istinaf talebi yerinde değildir. Ancak davacı …, kaza tarihinde 13 yaşındadır. Ağabeyi olan diğer davacı … üniversitede öğrencidir. Bilirkişi raporunda davacı … yönünden destek süresi 22 yaş olarak belirlenmiştir.İlk Derece Mahkemesince davacı …’nın yaşı, okuldaki eğitim durumu, içinde yaşadığı sosyal ve ekonomik koşulları değerlendirilerek evlenme ihtimali ve destek süresinin belirlememiş olması yine davacılar vekilinin müteveffa kaza tarihinde henüz 47 yaşına girmediğini, müteveffanın 47 yaşında kabul edilse dahi PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrünün 24.12 olarak dikkate alınması gerektiğine ilişkin itirazının da değerlendirilmemiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. İlk Derece Mahkemesince davacı … için destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verildiği halde sadece bilirkişi raporunda anlatıma yer verildiği ancak hangi gerekçe ile davanın reddine karar verildiğinin gerekçeli kararda açıklanmamış olması ile dava dilekçesinde maddi tazminat için avans faiz talep edildiği ve … plakalı aracın trafik kaydında kullanım amacının ticari ve kullanım şekli yük nakli olduğu halde yasal faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta Şirketi vekili ile … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi uyarınca reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta Şirketi vekili ile … Tarım Ürünleri İht. İhr. ve Tic. Ltd. Şti. Vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1.maddesi uyarınca REDDİNE,2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-a-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,b-Davalı … Tic. Ltd. Şti. Yönünden; alınması gereken 14.766,68 TL harçtan peşin alınan 3.691,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.075,01 TL harcın davalı … Ürünleri İht. İhr. ve Tic. Ltd. Şti.’nden tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Davalı … Sigorta Şirketi yönünden; alınması gereken 14.766,68 TL harçtan peşin alınan (54,40+3.637,27=)3.691,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.075,01 TL harcın davalı … Sigorta Şirketi’nden tahsili ile Hazineye irat kaydına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-a-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, b-Davalı … Sigorta Şirketi ile … Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 7-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/11/2022