Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/149
KARAR NO: 2022/728
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2018/482 Esas – 2020/529 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
BİRLEŞEN İSTANBUL 6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2014/36-13 SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/01/2014
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket personeli, mülkiyeti müvekkile ait … plakalı … marka kamyon ile … Köyü Yolu Üzeri … Mevkiinde bulunan şantiyede çalışırken; şirket ofislerine gelen … plakalı … marka aracın geri manevra esnasında yoldan kayarak aşağı düşmesi sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu hasarın tazmini için davalı sigorta şirketine müracaat edildiğini, eksper marifeti ile oluşan hasarın tamir bedeli vs. konusunda rapor düzenlendiğini, davalı sigorta şirketinin kazanın ve hasarın kara yolları içinde gerçekleşmediğinden bahisle müvekkil şirkete kaza nedeniyle oluşan hasar/zarar ziyanı ödemekten imtina ettiğini, G.O Paşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde yaptırılan tespite göre anılan kaza nedeniyle müvekkil şirkete ait araçta oluşan 59.000,00TL hasar bedeli, araçtan istifade edememesi nedeniyle 7.500,00 TL gelir kaybı, tespit için yapılan 555,00TL masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davayı kabul mahiyetine gelmemek kaydıyla müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, davacı tarafın tazminat talebinin trafik poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğunu, işbu uyuşmazlığa konu kazanın, şantiye sahasında meydana gelmiş olup, Karayolları Trafik Kanunu gereğince karayolu sayılan yerlerden olmadığını, karayolunda meydana gelmemiş olan bir kaza nedeniyle KTK kapsamında trafik sigortacısının sorumluluğu olduğundan bahsedilemeyeceğini belirterek şantiye sahasının karayolu sayılıp sayılmadığının tespiti ile açılan davanın reddini istemiştir. Davacı vekili birleşen davada vermiş olduğu dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirkete ait … plakalı aracın şantiyede çalışırken, şantiyeye gelen … plakalı aracın geri manevra yapması sonucu meydene gelen trafik kazası sonucu hasarlandığını belirterek 59.000,00 TL hasar ile 7.500,00 TL gelir kaybının tahsilini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkili şirketin … plakalı aracın kasko sigortacısı olduğunu, kazada sigortalı aracın kusuru bulunmadığını, müvekkilinin poliçe limiti ile sorumlu tutulabileceğini, kazanç kaybından müvekkilinin sorumlu olmayacağını belirterek davanın reddine istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Asıl davanın kısmen kabulü ile; A)28.000-TL hasar bedeli alacağının (Davalı … Sigorta A.Ş’nin sorumluluğunun 25.000-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalı … Sigorta yönünden temerrüt tarihi olan 26/08/2013 tarihinden davalılar … ve … Ltd. Şti yönünden kaza tarihi olan 12/07/2013 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, B)Davalılar … ve … aleyhine açılan gelir kaybı talebinin kısmen kabulü ile 4.500-TL gelir kaybı alacağının dava tarihi olan 25/10/2013 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, C)Tüm davalılar aleyhine açılan tespit masrafı gideri alacağının kabulü ile 555-TL’nin dava tarihi olan 25/10/2013 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Birleşen davanın kısmen kabulü ile; Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 3.000-TL hasar bedeli alacağının dava tarihi olan 25/10/2013 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine, fazla ve sair taleplerin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hasarın meydana geldiği yerin “kara yolu” olarak nitelendirilmesinin kabul edilemeyeceğini, bir rizikonun meydana getirdiği zararın ZMSS kapsamına girebilmesi için o rizikonun motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olmasının zorunlu olduğunu, o halde, motorlu aracın karayolu olmayan veya karayolu sayılan yerlerden olmayan herhangi bir yerde oluşturduğu rizikolar sonucu oluşan zararlardan işletenin sorumluluğunun KTK’nın 85/1.maddesi hükmüne tabi olmayacağı gibi işletenin ZMMS’ni yapan sigortacının da sorumlu olmayacağını, müvekkili şirketin meydana gelen hadise nedeniyle sigorta poliçesinden kaynaklı sorumluluğunun bulunmadığını, hasarın gerçekleştiği yerin kara yolu olup olmadığı nitelendirmesi yapılırken keşif yoluna başvurulmamasının müvekkili şirket aleyhine hak kaybı doğurabileceğini, bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarlarının fahiş olduğunu, gerçek ve doğrudan zararın tespiti için yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava ve birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasar, gelir kaybı ve tespit masrafı tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 12/07/2013 tarihinde İstanbul İli, Sultangazi İlçesinde, davacıya ait özel işletme sahası içinde yer alan yolda davalı sürücü … yönetiminde geri manevra yapan, davalı … Ltd. Şti.’ne ait, davalı … Sigorta A.Ş.’ ne ZMMS poliçesiyle sigortalı … plakalı kamyonetin yol dışı olarak yolun yakınında olan uçurumdan aşağı yuvarlanarak dava dışı sürücü … yönetiminde seyir halinde olan davacı şirkete ait … plakalı kamyonun kupa kısmına düşerek hasar vermesi şeklinde kazanın meydana geldiği anlaşılmıştır. İstanbul 15 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/502 Esas sayılı dosyasına sunulan 10/06/2015 ve 14/10/2016 tarihli bilirkişi raporlarında kazanın meydana geldiği geldiği … Şantiye Alanının, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık ve karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yer ve karayolu olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla dava konusu rizikonun ve talebin de, Trafik Sigortası / ZMSS teminatı kapsamı dışında kaldığı tespit edilerek bildirilmiştir. Mahkemece alınan 3. bilirkişi heyeti raporunda; “2918 sayılı KTK. 3. madde de tanımı verilen şekli ile karayolu, “Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır” olup, karayolu kavramı içerisinde trafik için faydalanılan her türlü arazi şeridi ve alanları da kapsamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 2011/17-499E., 2011/557K. sayılı “…. Davacının sigortalısı araç, fabrikanın ambar kısmında yükleme yaptığı sırada, davalı şirkete ait aracın çarpması sonucu hasarlanmış: sigorta bedeli dava dışı sigortalıya ödendikten sonra davacı ödediği bu bedelin rücuen tahsilini talep etmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemekte; karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahasının da 2918 sayılı KTK’nun 2/a maddesi gereğince karayolu ile bağlantısının olmasına; özel izinle girilmesinin, özel güvenliğinin olmasının KTK’nun 2. maddesinin uygulanmasına engel bulunmamasına göre, kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir ve Karayolları Trafik Kanunu uygulanır.” şeklindeki kararında, trafik için faydalanılan ve karayolu ile bağlantısı olan alanlarda meydana gelen kazalar için KTK.’nın uygulama alanı bulacağı belirtildiği göz önüne alındığında, dava konusu kazanın meydana geldiği yolun karayolu kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.” belirlemesinin bulunduğu görülmüştür. Mahkemece yerinde keşif yapılmamış olsa da 3. bilirkişi raporundaki belirlemelere göre olay yerinin çalışma alanına malzeme taşımak için taşıtların girip çıktığı dolayısı ile karayolu bağlantısı olan bir yer olduğu anlaşılır olmakla karayolu sayılan yerlerden olduğu kabul edilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2972 Esas ve 2018/12903 Karar sayılı ilamında da belirttiği gibi;”… zarar gören aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, ekonomik ise tamir bedelinin, ekonomik değilse; aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa rayiç bedelinde sovtaj değerinin mahsubu ile gerçek zarar miktarının hesaplanarak” karar verilmelidir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda olay yeri, kazanın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak kusurun tespit edilmiş olmasına, yine ekspertiz raporu, Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/68 D.İş dosyası, aracın fotoğrafları, aracın yaşı, aracın darbe aldığı yerler, aracın değişmesi gereken parçaları, malzeme ve işçilik bedelleri incelenerek tamiri ekonomik olmadığından pert kabul edilerek değer kaybı bedeli belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından kusur ve tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davacı tarafından davalı … Sigorta A.Ş..’ye 18.07.2013 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu olan 26.07.2013 itibariyle davalı sigorta şirketi temerrüde düşmüştür. İlk Derece Mahkemesi ise 26.08.2013 tarihinden faiz başlatmıştır. Bu durumda dava öncesinde başvuru yapılarak davalı sigorta şirketi temerrüde düşürüldüğünden faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Aleyhe bozma yasağı gereğince de davalı lehine olan faiz başlangıç tarihi düzeltilmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 204,93 TL harçtan peşin alınan (54.40+372,55)=426,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 222,02 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş. ‘den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/04/2022