Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1449 E. 2023/2150 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1449
KARAR NO: 2023/2150
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
NUMARASI: 2016/1316 Esas – 2021/427 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; 26/05/2016 tarihinde sürücü müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin kalıcı olarak malul kaldığını, davalı yana sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kazada asli kusurlu olduğunu, davalı şirkete gerekli belgeler ile birlikte 24/06/2011 günü başvuruda bulunulduğunu, davalı yan tarafından herhangi bir cevap verilmediğini belirterek şimdilik 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı şirkete başvuru tarihi olan 24/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 02/05/2016-2017 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, kazanın iş kazası olduğunu, SGK tarafından bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin düşülmesi gerektiğini, davacı yanın polis olduğunu, 2330 Sayılı kanun kapsamında bağlanan gelirin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ispat edilmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, davacının maluliyetinin ve kaza ile illiyet bağının ispat edilmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 69.000,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 12/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınacak hesaplama yönteminin hangisi olduğunun KTK ve genel şartlar gereği kamu düzeninden olup hakimin re’sen dikkate alması gerektiğini, 2918 sayılı KTK madde 90 gereği, trafik kazalarından kaynaklanan kazalarda tazminat hesabının ZMM Genel Şartları ve ekinde yer alan kriterlere göre, aktüeryal yöntem ve 1,8 teknik faiz uygulamasıyla hesaplanması gerektiğini, prograsif rant yönteminin uygulanamayacağını, SGK tarafından ödemelerin TBK md.55 gereği, rücuya tabi olduğu takdirde hesaplanan tazminattan indirilmesi gerektiğini, olay nedeniyle davacıya ödenen geçici iş göremezlik tazminatının 5510 sayılı kanun 21. maddesi gereği rücuya tabi olduğundan SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya yapılan ödeme ile bağlanan gelirlerin sorulmasını talep ettiklerini, bilirkişi raporunda davacının belli bir süre raporlu olduğu ve SGK’dan ödeme aldığı açıkça belirtilmesine karşın hesaplanan tazminattan herhangi bir ödeme düşülmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 26.05.2016 tarihinde davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’ın yönetimindeki … plakalı otomobili ile davacı sürücü … yönetimindeki … plakalı (…) motosikletin çarpması sonucu davacı sürücünün yaralandığı dava konusu olayın meydana geldiği, dava dilekçesi ile işgücü kaybından doğan toplam 1.000,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı şirkete başvuru yapılan 24.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edildiği, geçici işgöremezlik talebinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosyada bulunan SGK’dan gelen müzekkere cevabında davacıya herhangi bir geçici iş göremezlik tazminat ödemesi yapılmadığını; Yine İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü yazı cevabında da Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonu tarafından davacıya rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından geçici iş göremezlik tazminat hesabı yapılmamış ve Mahkemece de geçici iş göremezlik tazminatı ile ilgili hüküm kurulmadığından aksi yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar verilmiştir. Bu nedenle iptal kararı gereğince tazminat hesaplarında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve Ekleri uygulanmayacağından bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Mahkemece ilk bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Bu rapor tarihi 03/04/2019 olup davacı tarafından itiraz edilmemiş ve dava konusu talep bu rapor doğrultusunda ıslah edilmiştir.Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin güncel kararları gereğince davacılar için TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süresinin belirlenmesi, % 1,8 teknik faiz uygulanmadan ve işleyecek devre bakımından “progresif rant” formülü kullanılarak tazminat hesaplamasının yapılması gerekmekteyse de İlk Derece Mahkemesince TRH 2010 Yaşam Tablosu’na ve %1,8 teknik faize göre yapılan hesaplamaya dayanan kararına davacının istinaf etmediğinden hesap yöntemi bakımından davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle yeniden hesaplama yapılması gerekmediğinden istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.713,42 TL harçtan peşin alınan 1.180,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.553,42 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/11/2023