Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1446
KARAR NO: 2023/2239
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2019/376 Esas – 2020/516 Karar
DAVA: Tazminat(Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 04/12/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altında olan … plakalı aracın 28.09.2015 günü dava dışı sürücü … sevk ve idaresinde iken Karaman İli, Ermenek İlçesi … Mahallesi mevkiinde seyrederken dönüş kurallarına riayet etmeden aniden sola dönüş yaptığı sırada, aynı istikamette arkadan seyreden müvekkili … sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazasında müvekkilinin ağır yaralandığını ve malul kaldığını, davalı … şirketine yapılan başvuru neticesinde kısmi bir tazminat ödemesi yapıldığını ancak bu tutarın davacının zararını karşılamadığını, müvekkilinin Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İşletme Fakültesi son sınıf öğrencisi olduğunu, bu kaza yaşanmamış olsa idi bu sene mezun olacağını, okul bittiğinde aylık gelirinin Maliye Bakanlığından sorularak tespit edilmesinin gerektiğini fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile geçici ve kalıcı iş gücü kaybına denk gelen maluliyet tazminatının ödenen kısmi ödemenin de tenzili ile ortaya çıkacak bakiye alacağına istinaden şimdilik 200,00 TL ile şimdilik 100,00 TL geçici / iyileşme dönemi bakıcı giderlerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya karışan … plakalı aracın müvekkil sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altında olduğunu, dava öncesi davacının talebi ile açılan hasar dosyasından sorumluluğunu yerine getirdiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; öncelikle meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur durumlarının tespitinin gerektiğini, davacının var olduğunu iddia ettiği zararları ile kazaya neden olan fiiller arasında nedensellik bağının tespiti ile davacının tazminata konu olan sakatlık halinin Adli Tıp Kurumunda tespit edilmesi gerektiğini, SGK’ya müzekkere yazılarak tazminata konu herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep ettiklerini davacı tarafından resmi belge ile ispatlanmaması halinde kabul manasına gelmemek kaydı ile davacının gelirinin asgari ücret kabul edilmesini, dava tarihinden itibaren talep edilebilecek faizin yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 21/02/2018 tarihli müzekkere cevabında müvekkilinin düz memur olarak istihdamı durumunda 2.747 TL gelir elde edeceğini ayrıca sınavda başarılı olması durumunda merkez teşkilatında uzman yardımcısı olarak istihdam edilebileceğini, bu durumda ise 4.584 TL gelir elde edileceği bildirildiği halde bilirkişi, düz memur ve uzman yardımcısı gelirlerine göre ayrı ayrı hesap yapması gerekirken sadece düz memur olacağı varsayımıyla hareket ederek hesabı sadece bu ihtimale göre yaptığını, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, dosya kapsamında iki kez kusur rapor alındığını ilkinde müvekkiline verilen kusur oranı %20 ikincisinde ise %25 olduğunu, maluliyet raporunda temel alınan sağlık yönetmeliği hatalı olduğunu, raporun Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 E. 2020/40 K. sayılı iptal kararı göz önüne alınarak Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre düzenlenmesi gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararını dikkate alınmadığını, maluliyet raporları arasında da çelişki olduğunu, dosya kapsamında Ankara Üniversitesi Adli Tıp ABD Başkanlığı tarafından düzenlenen %7 maluliyet oranı içeren rapor ile dava öncesinde Karaman Devlet Hastanesinden alınan 20/07/2016 tarihli %12 maluliyet oranı içeren rapor arasında çelişki bulunduğu ve çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini talep ettikleri halde çelişki giderilmeden karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 28/09/2015 tarihinde saat 07:30 sıralarında davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile Ermenek yönünden Mut istikametine … Caddesini takiben seyir halinde iken, olay mahalli İmam Hatip Lisesi önüne geldiği sırada yolun sağında duraklayan ve sola manevra ile U dönüşüne geçen davalıya sigortalı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sol yan ön kısmı ile aracının ön kısmının Ermenek istikametine ayrılan şerit içerisinde çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’unda ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Mahkemece hükme esas alınan 12/04/2019 tarihli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından hazırlanan raporda; davacı …’nın 28.09.2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları Hakkında Yönetmelik Kapsamında; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %7 olduğu, iyileşme süresinin olay/kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğini tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına; Karaman Devlet Hastanesinden alınan 20/07/2016 tarihli rapor engelli sağlık raporu olduğundan çelişkiden söz edilemeyeceğine göre bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Kaldı ki dava dilekçesine ekli hastane raporunda engel oranı %8 olarak belirtilmiş, yine yetkisizlik kararı veren mahkemece alınan maluliyet raporunda kaza tarihine uygun olmayan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine düzenlenmiş olduğundan hükme esas alınamamış olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 05/05/2020 tarihli kusur raporda; … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’nın kazanın oluşumunda %75 oranında kusurlu olduğu, davacı … plakalı motosiklet sürücüsü …’nın ise kendi yaralanması ile sonuçlanan olayda %25 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilmiş yine davalıya sigortalı araç sürücüsünün yargılandığı ceza mahkemesinde hükme esas alınan kusur raporunda davacı sürücü tali, dava dışı …’nın asli kusurlu olduğu tespit edilmiş olmakla raporların birbirini teyit ettiği dosya kapsamı ile olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmakla kusura ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. Yine yetkisizlik kararı verilen mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının %20 oranında kusurlu olduğunun tespitinde de çelişkiden söz edilemeyecektir. Mahkemece yaptırılan SEK araştırmasında davacının işçi olarak çalıştığı ve asgari ücret geliri olduğu bildirilmiştir. Hükme esas alınan aktüerya bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda, davacının gelirinin asgari ücret düzeyinde kabulü durumunda ve davacının gelirinin 01.01.2019 tarihine kadar asgari ücret, bu tarihten sonraki dönemde ise asgari ücretin 1,71 katı olduğunun kabulü halinde olmak üzere iki seçenekli değerlendirme yapılarak hesaplama yapıldığı, her iki değerlendirmede de belirlenen tazminat miktarlarının davalı şirket tarafından 23.05.2016 tarihinde 49.119,00 TL maddi tazminat ödemesinin yapıldığından karşılanmış olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Bu durumda davacının asgari ücret üzerinden maaş aldığına dair fiili durum karşısında varsayıma dayalı olarak tazminat hesaplaması yapılamayacağından mahkemece, davacı taraf AÖF İşletme bölümünde eğitimini devam ettirmekteyse de üniversite eğitimini tamamladığına dair dosyada herhangi bir delilin yer almadığı, davacının yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırılmasında kaza tarihinden öncesi ve sonrasındaki süreçte asgari ücretle çalışıyor olduğunun tespit edildiği, bununla birlikte davacının en azından Maliye Bakanlığı bünyesinde uzman yardımcısı olarak çalışmak üzere açılmış olan sınavlara girdiğine dair dosyada herhangi bir delilin yer almadığı, buna rağmen ülke şartları göz önünde bulundurulduğunda ancak yüksek sınav başarısı ile istihdam edilebilen iş bu kadrolarda çalışma ihtimali değerlendirilerek yapılacak hesaplama ve hükmedilecek tazminat miktarının haksız zenginleşmeye sebebiyet verebileceği ihtimali göz önünde bulundurularak davacının itirazlarının reddine karar verilmesinde de isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/12/2023