Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1437 E. 2022/2005 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1437
KARAR NO: 2022/2005
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2017/460 Esas – 2020/591 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi … 04/04/2015 tarihinde davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı hasta nakil aracı ile … Hastanesine diyaliz seansına gitmekte iken içinde bulunduğu aracın diğer davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracına arkadan çarpması neticesinde hayatını kaybettiğini belirterek fazlaya dair haklarının sakla kalmak kaydıyla şimdilik davacılardan eş … için 5.000,00 TL, oğlu … için 5.000,00 TL, oğlu … için 5.000,00 TL , oğlu … için 4.000,00 TL, kızı … için 4.000,00 TL olmak üzere toplam 23.000,00 TL maddi tazminat destekten yoksun kalma tazminatını talep ettiklerini, tazminat taleplerinin kaza tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini, manevi tazminat olarak eş için 50.000,00 TL, murisin bekar çocukları bakımından 35.000,00 TL, diğer çocukları … ve … yönünden 25.000,00 TL olmak üzere toplamda 170.000,00 TL olmak üzere toplam 193.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (davalılar … Sigorta eğer poliçede manevi tazminat sorumluğu yoksa ve … sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Trafik sigortacısı şirket üçüncü kişilerin uğradığı bedeni zararlardan sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusur oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, dosyada öncelikle kusur tespitinin yapılmasının gerektiğini, davacı tarafından …’ın vefatı sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatının talep edildiğini, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Hastane İşletmeciliği A.Ş. (…) vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Bu davaya Ticaret Mahkemelerinde değil Asliye Hukuk mahkemelerinde bakılmasının gerektiğini, yetkili mahkemenin Küçükçekmece Mahkemeleri olduğunu, dava konusu trafik kazasının 04.04.2015 tarihinde gerçekleşmiş olduğu gözetildiğinde işbu davanın zamanaşımı yönünden de reddi gerektiğini, müvekkili şirketin kazaya karışan araçların hiçbirinin maliki ya da işleteni olmadığını, davacıların talep ettiği manevi tazminat miktarları da fahiş olduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava süresinde açılmadığından maddi ve manevi tazminat yönünden zamanaşımına uğradığını, kaza ile ilgili olarak tespit edilmiş kesin ve tereddüte mahal bırakmayacak bir kusur değerlendirilmesi bulunulmadığını, müvekkillerinin kazanın oluşununda her hangi bir kusuru bulunmadığını, kazanın …’in kurallara aykırı davranmasından ve yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını, davacıların talep ettiği manevi tazminat miktarı da oldukça fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava öncesinde müvekkili kuruma öncelikle başvuru yapılmış olması şartının getirildiğini, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının tespitinin gerekli olduğunu, kusur oranlarının tespiti için ATK’dan rapor alınması gerektiğini, hatır taşımasının varlığı halinde hesaplanacak tazminatta indirime gidilmesinin gerektiğini, davacının müterafik kusurunun varlığı halinde, bu husus da ayrıca indirim sebebi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile davacı eş … için 30.000,00 TL, …, …, … ve … için ayrı ayrı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …, …, …, … ( … Hastane İşletmeciliği A.Ş.) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye taleplerin reddine, Maddi tazminat yönünden feragat nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Hastane İşlet. A.Ş. vekili, davalılar … ve … vekili, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Hastane İşletmeciliği A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilim şirketin, kazaya karışan araçların hiçbirinin maliki ya da işleteni olmadığı gibi kazaya karışan diğer davalıların da müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, bir motorlu aracın işletilmesinden doğan zararlardan o motorlu aracın işleteninin sorumlu olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle sorumluluğu olmadığını, davanın müvekkili şirket yönünden reddinin gerektiğini, hükme esas alınan kusur raporlarının da hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının gerekçeli ve denetime elverişli olması gerektiğini, somut verilere dayanması gerektiğini ancak 31.10.2019 tarihli bilirkişi raporunun bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının hakkaniyete uygun olmadığını, müteveffanın kronik böbrek yetmezliği hastası olup, sağlıklı bir birey değil %90 oranında özürlü durumda olduğunu, İlk Derece Mahkemesince davacının rahatsızlığı ve bakiye ömrü dikkate alınmaksızın manevi tazminat yönünden hüküm kurulmuş olup, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının davacının mevcut rahatsızlığı nazara alındığında oldukça yüksek kaldığını, İlk Derece Mahkemesince reddedilen manevi tazminat tutarı yönünden müvekkili şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın maddi tazminat yönünden feragat nedeniyle reddine rağmen kendileri lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiş olmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece verilen kararın öncelikle zamanaşımından reddi gerektiğini, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu ve kusur durumuna göre hüküm kurulmuş olduğunu, dosyada kesin ve tereddüte mahal bırakmayacak bir kusur değerlendirilmesi bulunmadığını, hükmedilen manevi tazminatın sınırının amacına göre belirlenmesi gerektiğini ve zenginleştirici nitelikte olmaması gerektiğini, fahiş miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıların maddi tazminat yönünden feragatlerinin bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesince kendileri lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan 31/10/2019 tarihli bilirkişi raporunun kamyonun park halinde olduğu varsayımına dayanmakta olduğunu halbuki 20/09/2019 tarihli ve 16/10/2020 tarihli bilirkişi raporlarının incelemeye tabi tutulmamış ve eksik inceleme yapılarak karar verilmiş olduğunu, manevi tazminat yönünden, davada ispat külfetinin davacılara ait olduğunu, davacıların, murisin desteğinden yoksun kaldıklarını ispat etmekle yükümlü olduklarını, yerel mahkemece belirtilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece alınan 20/09/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davalı sürücü …’in % 100 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’in kusursuz olduğu, mahkemece 31/10/2019 tarihli aldırılan heyet bilirkişi raporunda Davalı sürücü …’in % 40 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’in % 60 kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Bakırköy 14.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/244 Esas 2017/435 karar sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin raporunda iki seçenekli olarak değerlendirme yapıldığı, mahkeme gerekçeli kararında meydana gelen kazada sanık …’nin asli, sanık …’ın tali kusurlu olduğu kabulü ile karar verildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece hükme esas alınan 31/10/2019 tarihli kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında mahkemece kabul edilen kusur durumunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davacılar vekili yargılama sırasında, maddi zararlarının karşılandığını bu nedenle davalı sigorta şirketi ile karşılıklı sulh olduklarını ve maddi tazminattan feragat ettiklerini bildirmiş mahkemece maddi tazminat taleplerine ilişkin davalılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu davalarda davadan feragatte hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, davalı sigorta şirketi ile sulh nedeniyle feragat edildiğine göre davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacı lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazlarının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Somut olayda davalı … tarafından sevk ve idare edilen … plakalı hasta nakil aracının üzerinde … Hastanesine ait logoların bulunduğu görülmektedir. Ancak mahkemece desteğin yolcu olarak bulunduğu hasta nakil aracının işleteni ile davalı hastane arasında her hangi bir sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, araç üzerinde bulunan logoların hangi amaçla bulunduğu, yine destek ile hastane arasındaki sağlık hizmetinin kapsamı, hasta nakil işlemlerinin ne şekilde kim tarafından karşılandığı yönünde tarafların delilleri eksiksiz toplanarak davalı … Hastanesinin Karayolları Trafik Kanunu’nun 3., 85. Maddeleri ve T.T.K. hükümleri gereğince işleten sıfatı taşıyıp taşımadığı ve pasif husumeti bulunup bulunmadığı değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de davalı … Hastanesi yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde reddedilen manevi tazminat miktarı için lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle; davalılar … Hastane İşletmeciliği A.Ş. vekili, … ve … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalılar … Hastane İşletmeciliği A.Ş. vekili, … ve … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalılar … Hastane İşletmeciliği A.Ş. vekili, … ve … vekili ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022