Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1434 E. 2023/2148 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1434
KARAR NO: 2023/2148
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2018/63 Esas – 2020/714 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 09/09/2017 tarihinde Millet Bulvarı Ofis Kavşağı istikametinden … Kavşağı istikametine seyreden … plakalı aracın olay mahallinde karşıdan karşıya yaya olarak geçmekte olan müvekkili …’e çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve maddi hasarın meydana geldiğini, … plakalı araç sürücüsünün olay yerinde durmayıp kaçtığından ayrıca yaralı müvekkilinin hastaneye sevki gerçekleştiğinden kaza ile ilgili kusur dağılımı yapılamadığını, müvekkilinin Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi altına alındığını, Kırıkkkale C.Başsavcılığının 2017/13821 numarasıyla soruşturma başlatıldığını, … plaka sayılı aracın kaza tarihinde herhangi bir sigorta poliçesi ile sigortalı bulunmadığı bu nedenle 02/10/2017 tarihinde …na yazılı olarak başvurularına rağmen cevap verilmediğini, müvekkilinin kaza nedeniyle iş gücü kaybından doğan daimi sakatlık tazminatını ve geçici iş göremezlik tazminatını alabilmesi için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 3.500,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.600 TL tazminatın davalı …na başvuru tarihi olan 02/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın başvuru şartının usul ve yasaya uygun olarak gerçekleşmediğinden dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, başvuru konusu trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen sürücüsü tespit edilemeyen aracın varlığının ve trafik kazasına sürücüsü tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin başvuran tarafça ispatının gerektiğini, davacı yayanın başvuru konusu trafik kazasının oluşumunda tamamen kusurlu ise davanın reddi gerektiğini, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, SGK tarafından ödenmiş tazminat tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesini, …nın sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, müvekkili kurumun temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 19.574,33 TL sürekli işgörmezlik tazminatı, 4.105,48 TL geçici işgörmezlik tazminatı olmak üzere toplam 23.679,81 TL maddi tazminatın 18.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı yana verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının müvekkili kuruma KTK’nın 97.maddesinde düzenlenen başvuru şartının gerçekleşmediğini, müvekkili kurumun 5684 sayılı yasanın 14.maddesi ve … yönetmeliği gereği bedensel zararlardan sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı dolaylı zarar kavramı içerisinde değerlendirildiğinden sorumlu olmadığını, maluliyet raporunun “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmeliğe” uygun alınması gerektiğini, kaldı ki söz konusu maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin usulüne uygun alınmadığını, müvekkili kurum kalıcı sakatlık dolayısıyla yaşanacak iş gücü kaybından sorumlu olup söz konusu raporda kalıcı sakatlığa ilişkin hususun mevcut olmadığını, bilirkişi hesaplamasında, davacı emekli olmasına rağmen asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmış olmasının hatalı olduğunu, aktif ve pasif dönemde de AGİ siz hesaplama yapılması gerektiğini, yaya …’in kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, başvurucu davacının söz konusu maluliyet tazminatı alacağını temlik ettiğini, temlik edilen alacak bakımından başvurucunun talep hakkı olmadığından başvurunun husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu, bir an için başvuru sahiplerinin alacağına faiz uygulanacağı kabul edilse dahi faizin ancak dava tarihinden itibaren uygulanması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09.09.2017 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla yolun sağından soluna doğru karşıdan karşıya geçmek isteyen davacı yaya …’e çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı vekili, 02/10/2017 tarihinde davalı …na başvuru yaptıktan sonra eksik belge nedeniyle talebin karşılanmaması üzerine dava açtığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik yönünden davalı … ile sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmıştır. Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan (20.02.2019 tarih ve 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan) Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet raporu alınamayacaktır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına ve maluliyet raporunun sonuç kısmında açıkça”…’in 09.09.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliği, Tablo 3.8a, 3.8b, 3.9 ve Baltazard formülüne göre kişinin özürlülük oranının %12.0 olduğu, Kişinin tüm vücut engellilik oranının %12.0 olduğu,..” belirtilerek davacının daimi maluliyet oranının belirlenmiş olmasına göre maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Kaza tespit tutanağında kusur belirlemesi yapılmamıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı yayanın trafik kazasının meydana geldiği yerden, 17.2 metre uzaklıkta trafik lambaları bulunduğu halde, trafik ışıklarından geçmediği, ayrıca taşıt yoluna girmeden önce yaklaşmakta olan aracın uzaklığını ve hızını dikkate almadığı, kazaya karışan araç güvenle duramayacak kadar yaklaşmış olduğu için, aracın geçmesini beklemesi gerektiği halde, taşıt yoluna girdiği, bu şekilde trafik kazasının gerçekleşmesinde ilk tehlike yaratan harekette bulunduğu, can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde özensiz ve dikkatsiz hareket etmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında, %70 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücünün dava konusu trafik kazasının meydana geldiği yere 17.2 metre uzaklıkta trafik lambası olduğu halde, aracının hızını trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı ve hızını azaltmadığı, meskun mahalde araç kullanırken, taşıt yoluna her an yayanın girebileceğini bilerek, dikkatli ve tedbirli olmadığı ve özen yükümlülüğüne uymadığı, bu sırada karşıdan karşıya geçmeye başlayan yaya …’e çarptığı anlaşıldığından, meydana gelen trafik kazasında, %30 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Dosya içerisinde aynı kaza nedeniyle Kırıkkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada Ankara Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporuna göre sürücünün asli kusurlu, yayanın tali kusurlu olarak belirlendiği görülmüştür. Bu durumda aynı olay nedeniyle ceza yargılama aşamasında alınan kusur bilirkişi raporları ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu arasında farklılık ortaya çıktığı halde İlk Derece Mahkemesince Ceza Mahkemesi dosyası getirtilmeden kusur oranları bakımından bilirkişi raporları arasında oluşan çelişki olup olmadığı denetlenmeden, ceza yargısında maddi olgu kesinleşmiş ise bağlayıcı olacağı gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Tazminat hesabı yapılırken kaza tarihinden rapor tarihine kadar geçen süredeki (işlemiş/bilinen dönemdeki) somut gelirinin tespit edilmesi, işlemiş/bilinen dönem hesabının bu veriler doğrultusunda yapılması gerekir. Kaza tarihinde davacının yaşlılık aylığı alan emekli olduğu anlaşıldığından fiili durum karşısında sürekli iş göremezlik hesabına esas alınan asgari ücretin AGİ siz olması gerektiği halde bilirkişi raporunda bu hususta açıklık bulunmadığından hesaplamanın AGİ dahil edilerek mi yoksa AGİ’siz yapıldığı anlaşılamamaktadır. Davalı alacağın davacı tarafından temlik edildiği istinafında bulunmuş isede ibraz edilen temlik belgesindeki dosya numarasının eldeki Mahkemenin dosya numarası ile aynı olmadığı gibi mahkeme adının da yazılı olmadığı anlaşıldığı, aynı temlik sözleşmesine dayanılarak dava dışı … İth. İhr. San. Tic. A.Ş. tarafından müdahale talep edildiği ve mahkemece red kararı verildiği anlaşılmakla istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2018 tarih, 2015/16222 E. ve 2018/9271 K.sayılı kararında açıklandığı üzere “… yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Yönetmeliği’nin 9., 14. ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren …nın temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise …nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.” Bu husus gözetilmeden faiz başlangıcının belirlenmesi doğru olmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken Ceza Mahkemesi dosyası getirtilerek kusur bilirkişi raporları arasında çelişki bulunup bulunmadığı hususunu denetlemek, çelişki varsa gidermek, olay tarihinde davacının yaşlılık aylığı alan emekli olduğu anlaşıldığından sürekli iş göremezlik hesabına esas alınan asgari ücretin AGİ ilave edilmeden hesaplama yapılması gerektiğinden bilirkişiden hükme esas alınan aktüerya rapor tarihindeki verilere göre hesaplama tekniği açıklatılarak ek rapor almak, sonucuna göre (kusur ve tazminat miktarı bakımından usuli kazanılmış haklar da gözetilerek) sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023