Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1410
KARAR NO: 2022/1732
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 13/04/2021
NUMARASI: 2014/681 Esas – 2021/461 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … Sigorta Şirketine ZMM Trafik ve Zorunlu Karayolları Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, 01.08.2011 tarihinde … plakalı araç ile çarpışması sonucu, … plakalı araçta bulunan yolcu …’ın yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli sakatlık tazminatı olarak 3.000,00 TL, sürekli bakım gideri tazminatı olarak 5.000,-TL olmak üzere toplam 8.000,00 TL’nin olay tarihinden işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davaya konu aracın şehirlerarası yolcu taşıması yapan bir otobüs olduğunu ve zorunlu ferdi koltuk sigortası ve zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlü olduğunu, bu nedenle davacının taleplerinin de bu taşımacılık sigortalarından karşılanması gerektiğini, davalıya ZMMS (trafik) sigortası kapsamında husumet yöneltilmesinin yanlış olduğunu, davalı sigorta şirketi nezdinde, … adına kayıtlı … plakalı araç için düzenlenen zorunlu trafik sigortası poliçesi bulunduğunu, dava konusu kazada diğer aracın kazanın oluşmasına sebebiyet verdiğini, davacının maluliyete ilişkin beyanının gerçeği yansıtmadığını, davacının talep ettiği sürekli bakım giderleri sigorta teminatı kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen rapora göre, davacının %100 oranında ve İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre ise davacının %85 oranında sakatlığının tespit edilmiş olduğunu, 19.10.2018 tarihli ATK 2. İhtisas Kurulu raporunda davacının sakatlık oranının %21.2 olarak tespit edildiğini, itiraz üzerine alınan 13.02.2020 tarihli ATK 2. Üst Kurulu raporunda 19.10.2018 tarihli ATK raporunun kurum dışı muayene kayıtları baz alınarak müvekkil muayene edilmeksizin düzenlendiği belirtilmiş olup bu raporun 2. Üst Kurulu tarafından kabul edilmemiş ve davacının %51 oranındaki sürekli sakat kaldığı ve başkasının sürekli bakımına muhtaç kalmadığının tespit edilmiş olduğunu, 13.02.2020 tarihli İstanbul Adli Tıp 2. Üst Kurulu raporunda tespit edilen %51 maluliyet oranının müvekkilinin gerçek durumunu yansıtmaktan uzak ve ayrıca çelişki yaratmakta olduğunu, rapora itirazlarının kabul edilmediğini, sürekli bakıma muhtaç olmadığı değerlendirmesi de hatalı olup, maluliyet oranı düşük hesaplandığından, maluliyet oranı dikkate alınarak davacının başkasının sürekli bakımına muhtaç olmadığı değerlendirmesi de hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 01.08.2011 tarihinde Manisa-Menemen yolu Celal Bayar Üniversitesi kavşağında, davalıya sigortalı … plakalı otobüs ile tali yoldan ana yola çıkmak isterken dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonun çarpışması sonucu meydana gelen ölümlü, yaralamalı, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle … plakalı otobüste yolcu konumunda bulunan davacının yaralanması sebebiyle zmms ve taşımacılık sigortacısı olan davalı tarafından taşımacılık sigortasından ödenen sürekli sakatlık tazminatının yetersiz olması nedeniyle sürekli sakatlık ve sürekli bakım gideri talep edildiği anlaşılmaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde,zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta; dosyada mevcut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen rapora göre, davacının %100 oranında ve İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre ise davacının %85 oranında sakatlığının olduğu tespit edilmiş ise de Özürlü Sağlık Kurulu Raporunun hazırlanmasında kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerinin uygulanmadığı, EÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen maluliyet raporunda ise kazazede olan davacının yaralanması ile ilgili şikayetler dikkate alınarak oluşturulan uzman doktor heyetinin bulunmadığı ve mahkemece raporlar arasında çelişkiyi gidermek için alınan alınan ATK 2. Üst kurulu tarafından düzenlenen 13/02/2020 tarihli maluliyet raporunda Kendinde bünyesel eklem hastalıkları bulunan davacı Ummahan Parlayan’ın yapılan muayenesi sonucunda kafa travması ve beyin kanamasına bağlı nörolojik arazları ile kemik kırıklarına bağlı ortopedi arazları tespit edilerek maluliyet değerlendirmesine alındığı, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının beyin kanaması yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği, kesin iş göremezlik süresinin kişinin tedavi ve takibini yapan hekimler (sağlık kuruluşu) tarafından düzenlenmiş istirahat veya çalışabilir raporu ile belirlenebileceği, geçici iş göremezlik süresi içerisinde 1 ay süreyle başka birisinin yardımına gereksinim duyabileceği, geçici iş göremezlik süresi sonundan itibaren sol hemiparezi, myositis ossifikans ve sol ayak parmaklarında hareket kısıtlılığı arızası nedeniyle meslekte kazanma gücünü % 51 oranında kaybettiği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 28.09.2012 tarih, 5961 no’lu sağlık kurulu raporunun ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalının 25/05/2015 tarih ve 508 sayılı raporlarının özürlülük yönetmeliğine göre düzenlenmiş olduğu, özürlülük ile meslekte kazanma gücü kaybı kavramları farklı kavramlar oldukları, aralarında korelasyon bulunmadığı bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan ATK 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 13/02/2020 tarihli maluliyet raporunun dosya kapsamı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 25/05/2015 tarihli maluliyet raporu, İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 28.09.2012 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporu ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 25/05/2015 tarihli maluliyet raporu, İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 28.09.2012 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporu kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlandığından geçersiz olup bu durumda maluliyet oranları arasında çelişkiden bahsedilemeyeceğine göre İlk Derece Mahkemesince ATK 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen 13/02/2020 tarihli maluliyet raporu hükme esas alınarak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından istinaf itirazı yerinde değildir. Davacının tespit edilen maluliyet oranı esas alındığında talep edebileceği maddi tazminat tutarı 76,610,59 TL olmasına karşın davalı tarafından 106.852,74 TL ödeme yapıldığının anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde de isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2022