Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/14 E. 2022/727 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/14
KARAR NO: 2022/727
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
NUMARASI: 2014/1816 Esas – 2019/1074 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan sürücü …’nın, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracıyla seyir halindeyken 02/11/2013 günü müvekkillerinin çocukları olan yaya …’a çarptığını, çarpma neticesi müteveffa en yakın hastaneye kaldırılmış ise de, kayıtlardan …’ın olay yerinde vefat ettiğinin görüldüğünü, davalı …’nın araç sahibi, diğer davalı şirketin ZMMS poliçesini düzenleyen şirket olduğunu, olayda araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, müteveffanın Malezya vatandaşı olup, Türkiye’ye üniversite okumak için geldiğini, ölümden dolayı müvekkillerinin büyük üzüntü ve elem duyduğunu belirterek şimdilik davacı anne ve baba için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi, 75.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 02/11/2013 tarihinde müvekkilinin kullanımındaki … plakalı numaralı ambulans ile acil olarak hastaneyi yetişmesi gereken … isimli hastayı ambulans sirenleri ve tepe lambası açık vaziyette taşırken … Cad. Trafik ışıklarında ve yaya geçidini geçtikten sonra ambulansa yol veren yolun kenarındaki araçlar arasındaki küçük boylu bir gencin aniden önüne fırlaması ve genç ile ambulans arasındaki mesafenin az olmasından kaynaklı kaza meydana geldiğini, dava konusu kazanın meydana gelmesinde her hangi bir ihmali veya kusuru bulunmayan müvekkil hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, … plaka sayılı ambulansın müvekkil şirket tarafından 29/03/2013/2014 tarihleri arasında … numaralı ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalının kusurunun bulunmadığını, öncelikle kusur, maluliyet ve aktüer tespitinin yapılmasını, sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda sorumluluğun azami limit ile sınırlı olacağını, olay haksız fiilden kaynaklandığından olay tarihinden itibaren avans faizi ile isteminin reddi ile dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkile ait olan ambulansın geçis üstünlüğü’ne sahip bir araç olup, geçiş üstünlüğüne sahip olması dolayısıyla KTK’daki kısıtlamalar ve yasaklar ile bağlı olmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava konusu kazanın meydana gelmesinde herhangi bir ihmali veya kusuru bulunmayan müvekkil hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın kısmen kabulü ile 1a-)17.752,61 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan … sigorta şirketinden (sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olmak ve )13/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile diğer davalılar … ve …’den 02/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı baba …’a ödenmesine, 1b-)17.752,61 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan … sigorta sirketinden (sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olmak ve )13/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile diğer davalılar … ve …’den 02/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı anne …’a ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur oranı değerlendirmesinin hatalı olduğundan yeniden tespit ve değerlendirme yapılması gerektiğini, aciliyeti olan bir hastanın yolda indirilerek ne sebeple bekletildiğini ve aciliyet durumuna ilişkin hiçbir belge, rapor veya delilin karşı taraftan sunulmadığını, bilirkişi raporlarının eksik inceleme ile oluşturulduğunu, yerel mahkemeye her ne kadar bu raporlar yönünden itirazda bulunulmuş ise de 02/02/2017 tarihinde bu itirazın ara karar neticesinde reddedilip nihai kararda 20/10/2016 tarihli ATK raporunun kusur tespitine esas alındığını, belirtilen kuralların davalı … tarafından ihlal edildiğinden dolayı asli kusurlu olduğunu, kusur oranı değerlendirmesi yanlış yapıldığından manevi tazminatın düşük olduğunu, maddi tazminat tutarı bakımından tazminat hesap tekniğinin hatalı olduğunu ve çok düşük bir miktara hükmedildiğini olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 02.11.2013 tarihinde davalı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı ambulans ile tepe lambası ve sirenleri çalışır vaziyette sol şeridi ve Libadiye caddesini takiben D-100 Karayolu Göztepe istikametine seyri sırasında olay mahalli ışık kontrollü kavşağa geldiğinde istikametine yanan yeşil ışıkta seyrini sürdürdüğünde seyir istikametine göre yolun sağından soluna geçmek üzere kaplamaya giren müteveffa yaya …’a çarpması sonucu yayanın yaralanması ve akabinde ölümü ile neticelenen dava konusu kazanın meydana geldiği, vefat eden yayanın anne ve babası olan davacıların destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır. Olay yerinde düzenlenmiş kaza tespit tutanağı bulunmamaktadır. Ceza Mahkemesinde trafik bilirkişisinden alınan raporda sürücü asli, yaya tali kusurlu bulunmuş, ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda ise sürücü tali yaya asli kusurlu olarak belirlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince, Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Güvenliği Daire Başkanlığı (Trafik Fen Heyetinden) emekli Makine Mühendisi-Trafik Eğitim Müh. Trafik hasar ve kusur uzmanlığı olan bilirkişiden alınan raporda, davalı sürücü tali ve%10 yaya ise asli ve %90 oranında kusurlu bulunmuştur. ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda ise ; “Davalı sürücü … idaresindeki ambulans ile seyri sırasında her ne kadar tepe lambası yanar ve sirenleri çalışır şekilde seyri halinde ise de; mahal özelliklerini dikkate alıp ışık kontrollü kavşağa yaklaşırken hızını azaltması gerekirken bu hususa özen göstermemesi, mevcut hızıyla istikametine yanan yeşil ışıkta kavşaktan geçiş yaparken sağdan kaplamaya giren yayaya etkin tedbir alamadan çarpması ile karıştığı kazada kusurludur. Müteveffa yaya … olay mahallinde yolun karşısına geçmek üzere kaplamaya girmeden önce yaya geçidine yeşil yanmasını beklemesi gerekirken bu hususa özen göstermediği, dikkatsiz ve tedbirsizce kaplamaya girdiği ve ambulansa ilk geçiş hakkını vermediği anlaşılmakla, kendi ölümüyle neticelenen kazada kusurludur. Olayda: Davalı sürücü …’nın %10 oranında kusurlu olduğu, Müteveffa …’ın %90 oranında kusurlu olduğu” kanaati bildirilmiştir. Mahkemece alınan kusur raporları ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü görülmektedir. Ancak davacı olay sırasında ambulansın acil müdahale için yolcu taşımadığı, hatta yayanın ambulansa alınıp hastaneye götürülmesi için olay anında araçta bulunan hastanın indirildiği, tepe lambalarının ve sirenin gereksiz kullanılarak hızlı ve kural dışı davranıldığı anlaşılmakta olup ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda da; aracın hızlı olduğu açıklanarak kusur belirlemesi yapıldığından eksiklik bulunmadığından kusura ilişkin istinafın reddi gerekmiştir. Davacılar vekili ilk aktüerya raporuna itirazında “desteğin yüksek tahsil (üniversite) yapması halinde tazminat hesabında asgari ücretin iki (2) katı tutarında gelir sağlayacağının dikkate alınması ve tazminat hesabının bu tutar üzerinden hesaplanması yerleşik yargıtay içtihatlarındandır.” itirazında bulunmuştur. Mahkemece 2. bilirkişiden rapor alınmış bu bilirkişi raporda, “Dava dosyasında mevcut İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 15.05.2018 tarihli cevap yazılarında yeni mezun olan bir öğretmenin 2018 yılı itibariyle alabileceği net maaşının 3.067,78 TL olduğu, buna ilaveten 1.024,00 TL ek ders ücreti alabileceği, yılda bir defaya mahsus olmak üzere (2017 yılı için) 1.050,00 TL öğretim yılına hazırlık ödeneği ödendiği belirtilmiştir. Bu duruma göre, anılan kurum tarafından bildirilen ücret toplamı 4.091,78 TL olup, anılan ücret 2018 yılı itibariyle memleketimizde uygulanan yasal asgari ücretin 4.091,78 TL / 1.603,12 TL 2,553 Katı seviyesindedir. ….Davacı vekili beyan dilekçelerinde, müteveffanın kazancının yasal asgari ücretin 2 katı seviyesinde olduğu durumuna göre değerlendirmesini talep etmiş olup, taleple bağlı kalınarak kazalının 02.11.2016 tarihinden sonraki kazançları yasal asgari ücretin 2 katı seviyesine göre değerlendirme yapılacaktır.” belirlemesi ile hesaplama yapıldığı görülmüştür. Davacılar vekili ücrete ilişkin beyanı ile hesaplamaya konu olacak ücreti sınırlandırmış olduğundan hükme esas alınan bilirkişi raporunda taleple bağlı kalınarak hesaplama yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece manevi tazminat miktarının düşük belirlendiği; aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda takdiren davacılar lehine ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir. Ancak davacılar vekilinin bu yönde istinaf talebi bulunmadığından davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek kabul edilen manevi tazminatın toplam tutarı üzerinden davacılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu nedenle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: Davanın Kısmen KABULÜ ile 1a-)17.752,61 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan … sigorta sirketinden (sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olmak ve )13/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile diğer davalılar … ve …’den 02/11/2013tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı baba …’a ödenmesine, 1b-)17.752,61 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan … sigorta sirketinden (sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olmak ve )13/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile diğer davalılar … ve …’den 02/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı anne …’a ödenmesine, 1c-)Karar tarihinde alınması gerekli 2.425,36 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan (519,20+115,00) 634,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.791,16 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, 1d-)Davacılar tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti, keşif gideri, ATK rapor ücreti olmak üzere toplam 2.573,00 TL yargılama giderinin ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 634,20 TL harç gideri toplamı 3.207,20 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 1e-)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 1f-)Davacılar destekten yoksun kalma tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 4.255,57 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2a-)10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan 02/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı baba …’a ödenmesine, 2b-)10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan 02/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı anne …’a ödenmesine, 2c-)Karar tarihinde alınması gerekli 1.366,02 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 2d-)Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin maddi tazminat yönünden değerlendirildiğinden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, 2e-)Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin ücretinin davalılar … ve …”dan müştereken ve müteselsilen alınarak vekil ile temsil olunan davacılara verilmesine, 2f-)Davalılar … ve … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin AAÜT 13/1.,2 maddeleri gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ret nedeni ortak olan ve vekil ile temsil olunan davalılar … ve …’ya eşit oranda ödenmesine, 3-)Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 61,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile (148,60×4)=594,40 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2022