Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1399 E. 2023/2147 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1399
KARAR NO: 2023/2147
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 13/04/2021
NUMARASI: 2017/1040 Esas – 2021/453 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 05/09/2009 tarihinde kendi idaresinde bulunan … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken karşı yönden gelmekte olan …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile çarpıştığını, meydana gelen kazada malul kaldığını, kazadan sonra davalı … şirketine başvuruda bulunduğunu, davalı tarafça 16.02.2011 tarihinde 15.398,00 TL, 26.11.2012 tarihinde 19.719,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin durumunun her gün daha bir kötüye gittiğini belirterek dava değeri 1.000,00 TL gösterilerek müvekkilinin zararının tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile 1.326,12 TL geçici iş görmezlik tazminatının, 113.556,88 TL sürekli iş görmezlik tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu … plakalı aracın müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, davaya konu talebin zaman aşımına uğradığını, ödeme yapıldığını ibraname örneğinin banka şubesinden istenmesi gerektiğini, ibraname tarihinden itibaren iki yıllık hak düşümü süresinin geçtiğini, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, talep edilen ticari faizin tamamen haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 114.883,00 TL maddi tazminatın 26/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın ibra hak düşürücü süre ile reddinin gerektiğini, davacı yan yapılan ödemenin eksik olduğunu iddia etmekte ise bu iddiasını iki yıl içerisinde ile sürmesi gerektiğini, ibranameler 16.02.2011, 27.01.2012 tarihli olup huzurdaki davanın 25.01.2016 yılında açıldığını, iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu açık olup davanın iş bu hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, müvekkili şirket tarafından … Bankası İzmir Şubesi’nden 27.01.2012 tarih, 0017 kasa ve … fiş sayılı işlemiyle davacı yana 19.719,00 TL ve … Bankası Konak/ İzmir Şubesi’nden 16.02.2011 tarih, … kasa ve … fiş sayılı işlemiyle davacı yana 15.398,00 TL ödeme yapılarak sorumluluğun yerine getirildiğini ve davacı yan tarafından da bu ödemeyi takiben ibraname imza altına alındığını, kendilerinde ibraname örneği bulunmadığını belirtilen banka şubesinden istenmesi talep edildiği halde mahkemece yerine getirilmediğini, sigortalı araç sürücüsünün kendisinden beklenebilecek tüm özen ve yükümlülüklere uygun davrandığını, kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını, poliçe teminatının hatalı belirlendiğini, yapılan ödemelerin faizi ile birlikte poliçe teminatından mahsubu gerektiği halde faiz eklenmeden direkt poliçe teminatından düşürülmesi işleminin hatalı olduğunu, maluliyet oranının hatalı olduğunu, maluliyet raporunda kaza ile illiyeti bulunmayan arazların da tespit edildiğini, mevcut arazların da olması gerekenin çok üzerinde tespit edildiğini, davacının protez ile kolunu kullanma kabiliyetini tekrar kazandığını, bu halde yine de aynı oranda işgöremezlikten söz edilemeyeceğini, protez ile davacının zararının azaldığını, davacıların salt araçta olmasının kusursuz oldukları anlamına gelmeyeceğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik hesabının hatalı olduğunu, davacının bir işte çalışmadığını, geçici iş göremezlik talebinin dava konusu olmadığını, SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, tazminat hesabının hatalı olduğunu, tazminatın ödenmemesi veya eksik ödenmesi nedeniyle, rapor hesap tarihi itibariyle yeni tazminat tutarı belirlendiğini, hesaplamalarda, hesap tarihi itibariyle güncel değerler üzerinden (ücret/gelir artışı yapılmış seviyeden) bilinmeyen dönem zarar tutarı belirlenirken, kaza tarihinden rapor hesap tarihine kadar bilinen dönem ücretleri sabit kaldığından hesaplamalar arasında tutarsızlığa neden ololduğunu, bu nedenle hesaplamaya konu geçmiş dönem (bilinen dönem) zarar/kazanç tutarlarına rapor hesap tarihine kadar geçen süreye sadık kalınarak faiz tahakkuk ettirilmekte ve rapor hesap tarihi itibariyle güncel değerler hesaplanmakta olduğunu, bu işlemin hesapların tutarlığı açısından gerekli bulunduğunu, ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 05.09.2009 tarihinde sürücü …’ün sevk ve idaresindeki davalı şirkete ZMMS sigortalı olan … plakalı kamyonet ile ehliyetsiz davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında, sigortalı araç sürücüsü kusurlu bulunmuş, davacı sürücüye kusur belirlemesi yapılmamıştır. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda “…Sürücü …’ün idaresindeki kamyonet ile sola doğrultu değiştirmek sureti ile dönüşe başlamadan önce karşı istikametinden gelen trafiği kontrol etmesi, gelen ve düz devam eden araçlara ilk geçiş hakkını verdikten sonra uygun zamanda dönüşünü gerçekleştirmesi gerekirken bu hususlara özen göstermediği, kontrolsüzce sola doğrultu değiştirerek davacı sürücü idaresindeki aracın istikametini kapatması ile sebebiyet verdiği kazada %80 oranında asli kusurlu, davacı sürücü …’ın idaresindeki otomobil ile yerleşim yeri içerisindeki il yolunda seyri sırasında olay mahalli kavşağa yaklaşırken hızını asgari düzeye düşürüp seyrini müteyakkız bir şekilde sürdürmemesinin etkisi ile karşı istikametten gelip sola manevra yaparak istikametini kapatan kamyonete karşın zamanında etkili tedbir alamadığı anlaşılmakla olayda %20 oranında tali kusurlu…” belirlemesi yapılmıştır. Mahkemece alınan kusur raporu kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamı ile uyumlu bulunmakla kusura ilişkin istinafın reddi gerekmiştir. Davalı tarafça ibraz edilen hasar dosyası içinde ödeme belgelerinin bulunduğu ancak ibraname bulunmadığı görülmüştür. İbraname olduğunu iddia eden taraf ispatla yükümlüdür. Her ne kadar ödemenin yapıldığı banka şubesinden istenmesi talep edilmiş ve Mahkemece bu konuda müzekkere yazılmamış ise de kendisinin de ilgili şubeden temin etmesi mümkün bulunmakla ibranamenin varlığı ispatlanamadığından somut uyuşmazlıkta KTK’nın 111. maddesi uygulamayacağından hak düşürücü sürenin geçtiğine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davacı sürücünün alkollü olmadığı, emniyet kemerinin de kaza tespit tutanağında belirsiz olarak kodlandığı anlaşılmakla olayda sürücü kusuru dışında müterafik kusur izafe edilecek durum bulunmamaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesinde, sigorta şirketlerinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları (limiti) dahilinde maddi tazminattan sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İlk Derece Mahkemesinin hükme esas aldığı aktüer bilirkişi raporunda davalı … şirketinin davadan önce yaptığı ödemeler (güncelleme yapılmaksızın) kaza tarihindeki poliçe limitinden düşülerek sigorta şirketinin sorumlu olduğu tazminatın belirlenmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/13291 E.- 2018/7268 K., 2019/1095 E. – 2020/4563 K. sayılı kararı). Emsal nitelikteki Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/12152 Esas ve 2022/4114 Karar sayılı kararında “…Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Haksız fiil neticesinde zarar gören, bir işi ve kazancı yoksa, bedensel varlığıyla “yardım ve hizmet” ederek katkı sağlayacağı kabul olunarak, bu kişilerin çalışma gücü kaybına ilişkin zararları yasal asgari ücretler üzerinden hesaplanmalıdır.” belirlemesinde bulunmuştur. Somut uyuşmazlıkta davacı her ne kadar ev kadını ise de efor kaybı söz konusu olacaktır. Yazı cevabından da SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı anlaşılmakla geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Islah edilen kısım içinde temerrüt tarihi aynı tarih olacaktır. Davalının davadan önce ödeme yaptığı sabit olduğundan ve dava HMK 107. maddesine göre açılmış olmakla zararın öğrenildiği tarihte bedel arttırım talebinde bulunmak mümkün olduğundan, eksik yapılan ödeme tarihinden itibaren arttırılan kısımla birlikte faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 7.847,65 TL harçtan peşin alınan 1.961,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.885,74 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/11/2023