Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1394 E. 2023/495 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1394
KARAR NO: 2023/495
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 31/12/2020
NUMARASI: 2015/805 Esas – 2020/799 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 14/04/2015 tarihinde müvekkillerin çocuğu …’ın idaresindeki bisikleti ile yolun sağından Halepli bahçe mahallesi … Cad. üzerinde seyir halinde iken … AVM’nin bulunduğu caddeye geldiği sırada plakasını tespit edilemeyen beyaz renkli doblo tarzı aracın aniden dönüş yaparak, aracının ön çamurluk kısımları ile bisiklete çarpması sonucu meydana gelen kazada, …’ın ağır yaralandığını ve neticesinde sakat kaldığını, müvekkilinin kazadan sonra Harran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavisinin yapıldığını, müvekkilinin kalıcı iş gücü kaybından doğan maddi kaybının giderilmesi için tahkikat sonucunda müvekkilin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava emiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olay sebebi ile müvekkil kurumun sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için davacı zararının gerçekte trafik kazasından kaynaklandığının ve kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebep olduğunun somut delillerle ispatlanması gerektiğini, faiz isteminin haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının 49.989,02 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin 14/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava öncesi yazılı başvuru şartı yerine getirilmediğinden dava şartı yokluğu sebebi ile davanın reddi gerektiğini, dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve trafik kazasına plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin davacı tarafından ispatı gerektiğini, hesap raporunun hatalı maluliyet raporuna göre hazırlandığını, maluliyet raporunun meslekte kazanma gücü kaybına göre tanzim edilmiş olup kaza tarihi 14.04.2015 olduğundan maluliyet tespiti işlemleri tüzüğüne göre yapılmadığını, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, kusura itirazlarının değerlendirilmediğini, 12.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda hatalı kusur dağılımının esas alındığını, davacının kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu, ayrıca davacının kaza tarihinde 14 yaşında olup anne ve babanın denetim ve gözetim yükümlülüğü bulunduğunu, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen anne ve babanın kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, davacının 18 yaş altındaki dönemi ve askerlik dönemi için maluliyet tazminatı hesap edilemeyeceğini, 12.07.2019 tarihli bilirkişi raporunun davacının kabulünde olup bu rapordan daha fazla hesaplama yapılan işbu rapordaki bakiye kısma davacının hak kazanamayacağını, zira önceki meblağın davacının kabulünde olup bir itirazda bulunmadığından usuli kazanılmış hak meydana geldiğini, usulü kazanılmış hakların mahkeme tarafından göz önünde bulundurulmadığı belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 14/04/2015 günü saat 18:30 sıralarında plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün idaresindeki araç ile … Caddesini takiben seyri sırasında kaza mahalline geldiği esnada yolun sağ tarafında bulunan … AVM’ye giriş yapmak için doğrultu değiştirdiği anda bisikleti ile seyir halinde olan … çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacı …’ın yaralandığı ve bu yaralanması nedeni daimi iş göremezlik tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 05/08/2015 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olmadığından davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvuru yapılmadan dava açılmasında dava şartı yokluğu ileri sürülemeyeceğinden bu yöndeki istinaf yerinde değildir. Olay nedeni ile düzenlenmiş kaza tespit tutanağı bulunmamaktadır. Ancak olay tarihinde 14 yaşında olan …’ın hastanede tedavisi sonrasında hemen karakola müracaat ederek verdiği samimi anlatımı ile Adli Tıp şube raporundaki “Harran Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 14.04.2015 tarih ve … dosya nolu epikriz raporunda; bel, boyun, baş ağrısı, kusma, karın ağrısı olduğu. trafik kazası sonrası 112 tarafından acile gelirildiği, GD iyi, şuuru açık, koopere olduğu, GKS14 olduğu, ekstremitelerde hassasiyetin mevcut olduğu, batının rahat olduğu, minimal dermal abrazyon mevcut olduğunun kayıtlı olduğu;” açıklamasında belirtilen epikriz raporunda davacı …’in hastaneye 112 tarafından trafik kazası ile Acile getirildiği hususunun kayıtlı olması olayın sürücüsü tespit edilmeyen bir aracın sebebiyet verdiği trafik kazası nedeni ile olduğunu ve …nın taraf olmasında isabetsizlik bulunmadığını gösterdiğinden bu yöndeki ve ATK Trafik İhtisas Dairesince belirlenen kusur oranlarının da anlatıma ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından kusura ilişkin istinafın da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkemenin hükme esas aldığı aktüerya raporunda askerlik ile ilgili dönemde hesap yapılmadığı belirtilmiş olmakla hesaplama yöntemine ilişkin istinaf yerinde görülmemiştir. Davacı taraf vekili 12/07/2019 tarihli rapora göre ıslah dilekçesi vermiş ve Mahkemece de ıslah dilekçesi gözetilerek karar verilmiş olduğundan ikinci rapor esas alınmış ise de 1. rapordaki miktara göre karar verildiğinden usulü kazanılmış hak ihlal edilmemiştir bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre;11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Olay tarihi itibari ile Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin uygulanması gerekmektedir. Ancak 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetvellerden yararlanılarak maluliyet belirlemesi yapılabildiği ATK raporlarında sıklıkla belirtildiğinden, yapılan uygulamada isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı tarafından 12/07/2019 tarihli bilirkişi raporu ile 11/03/2020 tarihli 2. Rapora ve bu raporun eki olan rapora maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğuna ilişkin itiraz bulunmadığından davacı için usulü kazanılmış hak oluştuğundan HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyete ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.414,74 TL harçtan peşin alınan 86,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.328,74 TL harcın davalı …’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.16/03/2023