Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1375 E. 2023/1935 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1375
KARAR NO: 2023/1935
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/05/2021
NUMARASI: 2021/69 Esas – 2021/347 Karar
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkiline yönelik Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı ilamsız icra takip dosyası içeriği ve tamamen / kısmen tahsil olunan borcun istirdadı ile varsa bakiye borcun müvekkili açısından doğmadığına dair menfi tespit ve bahse mevzu icra takip dosyasında tatbik edilmiş/edilecek hesap blokesi, menkul ve gayrı menkul, fiili ve/veya kaydi haciz ve muhafaza işlemlerinin müvekkilin iktisadi ve telafisi imkansız zarar ve mahvına sebep olacağı cihetle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389. ve devamı maddeleri gereğince mezkur takibin ihtiyaten durdurulmasını, davanın kabulünü, davalı tarafından müvekkiline yönelik Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan ilamsız icra takip dosyası içeriği ve tamamen/kısmen tahsil olunun borcunun istirdatını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının kesinleşmiş ve icra kanalı ile tahsil olunmuş olduğunu, davacı vekilinin müvekkili aleyhine İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/414 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açmış olduğunu, ancak 05/11/2021 tarihli dilekçesi ile davasından vaz geçmiş yani feragat etmiş olduğundan davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “kesin hüküm nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın eldeki davaya konu tazminat talebi için daha önce açtığı davadaki beyanının hakkın özünden vazgeçme mahiyetinde olmadığını ve feragatin söz konusu olmadığını, önceki dava kapsamında sunulan beyanın ancak davanın geri alınması iradesini yansıtan bir beyan olarak kabul edilebileceğini, davacı tarafın önceki davada hakkın özünden feragati söz konusu olmadığı için de aynı tazminat alacağı için yeniden dava açma hakkının bulunduğu hususları dikkate alınmak suretiyle davanın esası hakkında inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirdiğini, davalı ile müvekkil arasında esasen hiçbir fiili yahut hukuki bir münasebet bulunmadığı halde davalı müvekkile yönelik Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı ilamsız icra takip dosyası ile bir takip başlatıldığını, usule aykırı bir tebligat yolu ile kesinleştirip müvekkilin hesaplarına haciz tatbiki vasıtası ile tamamen tahsil edildiğini ancak tatbik olunan hacizler halen kaldırılmadığını somut olayda, İdare Mahkemesince uyuşmazlık esastan çözülmediğini, davanın süre aşımından reddine karar verildiğini, öyle olunca dava konusu uyuşmazlığın esası hakkında maddi anlamda bir kesin hükümden bahsedilemeyeceğini, ihalenin feshine ilişkin işlemin iptali için açılan dava da kesin hüküm oluşturacak nitelikte olmadığını, bu durumda Mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, istirdat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/12284 Esas- 2018/6018 Karar sayılı ilamında ; “…Davacı tarafça daha önce Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/1048 Esas sayılı dosyasında açılan davada, davacılar vekili tarafından verilen ve eldeki dava bakımından Mahkemenin davadan feragat olarak nitelediği beyan dilekçesinin verildiği tarih ve eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307/1. maddesi “feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir” denilmek suretiyle, davadan feragat tanımlanmıştır. Anılan Kanun’un 123/1. maddesinde ise “davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir” denilerek davanın geri alınması müessesesi düzenlenmiştir. Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragat ile davanın geri alınması, mahiyeti ve sonuçları itibariyle birbirinden farklı kavramlardır. Davanın geri alınması, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın takibinden vazgeçilmesi olup burada, davacı talep ettiği haktan (talep sonucundan) feragat etmemektedir. Davadan feragat ise, talep edilen haktan, talep sonucundan vazgeçmektir. Davadan feragat davalının rızasına (muvafakatına) bağlı olmadığı halde, davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır. Davadan feragat halinde, feragat edilen hak ileride tekrar dava konusu yapılamaz ve yapılır ise Mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verilir. Davanın geri alınması durumunda ise, geri alınan dava ileride tekrar açılabilir.İfade edildiği üzere, davadan feragat ile davanın geri alınmasının hukuki sonuçlarının birbirinden çok farklı olduğu dikkate alınmak suretiyle, davacı tarafın hangi tabirleri kullandığından ziyade, davacının amacının (maksadının) davaya konu haktan (talep sonucundan) vazgeçmek mi yoksa davasını ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutarak davasını geri almak mı olduğu dikkatlice incelenmeli ve davacı tarafın beyanı yorumlanmalıdır. Mahkemece, feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen, Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/1048 Esas- 2013/1086 Karar sayılı dosyasına davacı tarafça sunulan 10.09.2013 tarihli dilekçede “aynı dava Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesi’nde derdest olduğundan davaya orada devam edeceğiz ve işbu davadan feragat ediyoruz” ifadelerine yer verildiği görülmektedir. Anılan davada, Mahkeme tarafından da “davacılar vekilinin beyan dilekçesi ile davayı takip etmekten vazgeçtiği anlaşıldığından, davanın vazgeçme nedeniyle reddine” şeklinde hüküm tesis edilmiş ve bu hüküm temyiz edilmeksizin 19.02.2014 tarihinde kesinleşmiştir. İşbu davada davacılar vekilinin beyan dilekçesi içeriğine göre, eldeki davaya konu edilen destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin hakkın özünden vazgeçme iradesinin bulunmadığı, sadece davaya başka yer Mahkemesinde devam edebilmek için davasını geri aldığı izahtan vareste olup davacı tarafın hakkın özünden vazgeçmesi sözkonusu olmadığından, davadan feragat ettiğinden bahsedilemez. Kaldı ki Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından da feragat nedeniyle davanın reddine dair verilmiş bir karar sözkonusu değildir. Bu durumda Mahkemece; davacı tarafın eldeki davaya konu tazminat talebi için daha önce açtığı davadaki beyanının hakkın özünden vazgeçme mahiyetinde olmadığı ve feragatin sözkonusu olmadığı; önceki dava kapsamında sunulan beyanın, ancak davanın geri alınması iradesini yansıtan bir beyan olarak kabul edilebileceği; davacı tarafın, önceki davada hakkın özünden feragati sözkonusu olmadığı için de aynı tazminat alacağı için yeniden dava açma hakkının bulunduğu hususları dikkate alınmak suretiyle, davanın esası hakkında inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilinin İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/414 Esas sayılı dosyasına verdiği 04.11.2020 havale tarihli dilekçesi ile; “davadan geçmiş ve atiye dair ve sari her türlü hakkımız saklı kalmak kayıt ve şartı ile “vazgeçme” beyan ve talebimizi dermeyan eder, gereğini arz ve talep ederim.” şeklinde olup davalıya bu dilekçenin tebliği üzerine davalı vekilince, davacının vazgeçme kararına karşı bir itirazı olmadığını beyan eden dilekçe sunmuş olduğu ve İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince de “vazgeçme nedeniyle hüküm oluşturulmasına yer olmadığına” karar verildiği anlaşılmıştır. Bu halde davacı vekilinin açıkça iş bu dosyadaki duruşma sırasında önceki davayı geri aldıklarını davadan feragat etmediğini bildirmesine rağmen, Mahkemenin davacı tarafın açıkça feragat beyanı olmadığı halde, vazgeçme beyanı üzerine İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/414 Esas sayılı dosyasındaki beyanının davadan feragat olarak kabulü ile kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur (Yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/5245 Esas- 2021/5459 Karar sayılı ilamı). Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre karar vermek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2023