Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1366 E. 2023/2086 K. 10.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2021/1366
KARAR NO : 2023/2086
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/02/2021
NUMARASI: 2018/766 Esas – 2021/136 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya karşı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile 84.505,88 TL bedelli ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının işbu takibin tamamına haksız ve yersiz itirazda bulunduğunu, davalının davacıya 16.10.2014 tanzim tarihli 16.750,00 TL bedelli fatura, 16.10.2014 tanzim tarihli 31.750,00 TL bedelli fatura, 23.10.2014 tanzim tarihli 10.000,00 TL bedelli fatura alacakları ve ayrıca 01.01.2015-31.12.2015 tarihleri arası 8.600,68 TL cari hesap ekstresi alacağından olmak üzere borcu bulunduğunu, davacının davalıdan bayağı bir müddet borcun ödenmesi için hem şifahi olarak hem de yazılı olarak talep ettiğini ve iadesi için beklemişse de herhangi bir sonuç alamadığını, bundan bir sonuç alınamadığı için de icra takibine başlanıldığını, bu takip yapılınca ise davalı tarafından takibe, borcunun bulunmadığı gerekçesiyle itiraz edildiğinin görüldüğünü, mevcut icra takibine kötü niyetle itiraz eden davalı tarafın haksız ve kötü niyetinden dolayı %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafin her ne kadar alacaklı olduğunu belirtmiş ve borcun kaynağı olarak birtakım faturalar ve cari hesap ekstresi sunmuş olsa da delil olarak davacı tarafça sunulan Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu 15/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine, Beyoğlu …. Noterliğinin … yevmiye nolu 15/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine, Gebze …. Noterliğinin … yevmiye nolu 23/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine göre faturaların kaynağı satım bedellerinin alıcı tarafından eksiksiz alındığını, satım bedellerinin alınmış olduğu resmi senetle sabit olduğunu, bu nedenle davacının davasını ispat etmesi gerektiğini, davacının davalının sözde borçlu olduğunu senete karşı senetle ispat zorunluluğu nedeniyle aynı kuvvetle delille ispat etmek zorunda olduğunu, tanık deliline muvaffakatlan bulunmadığını, davacının faturalar dışında 8.600,68 TL cari hesap alacağı olduğunu iddia ettiğini, davalının böyle bir borcu bulunmadığını, icra takibinde belirtilen sözde faiz miktarını kabul etmediklerini, davalının davacıya borcu bulunmadığı için işlemiş faiz talebinin de haksız olduğunu belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılmış olan itirazın iptali ile takibin 67.100,69 TL asıl alacak ve 17.405,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 84.505,88 TL üzerinden devamına, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faiz işletilmesine, Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 13.420,13 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı …. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı …. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın sadece görünüşte bir gerekçeli karar olduğunu, istinafa konu kararın gerekçeli kararında, İlk Derece Mahkemesi beyanlarının hiçbirini değerlendirmediğini ve bunun gerekçesini belirtmediğini, gerekçeli kararda, yalnızca celp edilen bilirkişi raporlarından kısa bir alıntı yapıldığını, iş bu durum açıkça hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini ve mutlak bozma sebebi olduğunu, davacının, davalı müvekkilin sözde borçlu olduğunu senete karşı senetle ispat zorunluluğu nedeniyle aynı kuvvetle delille ispat etmek zorunda olduğunu, rapor hazırlanırken yalnızca tarafların defter ve belgeleri incelendiğini, yapılan incelemeden davacı tarafa ait 2016-2017-2018 defterlerinin davacı taraf lehine delil teşkil edemeyeceği belirtildiğini, bu açıdan yapılan değerlendirmelerin davaya ışık tutamayacağını, bilirkişi raporunda yalnızca yekün hesaplama yapma yoluna gittiğini, katılmamakla birlikte yapılan hesaplamaya göre davacı taraf takip tarihi itibariyle faiz hariç 208.189,27 TL alacaklı göründüğünü, bu hesaplamanın dava konusu meseleyi aydınlatmadığını, resmi senetlerde “bedeli nakden ve peşin aldım”şeklindeki kayıtlara yer verilmesi sonucunda, söz konusu resmî senetler paranın satıcıya ödendiğine dair kesin bir delil oluşturacağı belirtildiğini, müvekkil şirket dava konusu araçların bedellerinin ödendiğini noter senetleriyle ispat ettiğini, davacı taraf sözleşme bedelinin ödenmediği iddiasına dayalı alacak isteminin haklılığını aynı kuvvette delil ile kanıtlamak zorunda olduğunu, ticari defter ve belgelerin incelenmesi sonucu hazırlanan raporun ispat bakımından resmi senetle aynı kuvveti taşıyamayacağını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Emsal nitelikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/12835 E. – 2018/175 K.sayılı ilamında; “…Dava, araç kira bedeline ilişkin faturaların tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Takip konusu olan üç adet fatura tarafların defterlerinde kayıtlı olup, davacının defter kayıtlarına göre davalının araç satış sözleşmesinden kaynaklanan 10.000 TL alacağı mahsup edildiğinde 32.587,03 TL cari hesap alacağı bulunmaktadır. Davalının ticari defterlerinde ise aynı aracın satışına ait fatura cari hesaba kaydedilmekle 10.000 TL araç satım bedeli düşülerek bakiye 29.552,84 TL davacıya borçlu olduğu bilirkişi raporu ile sabittir. Her ne kadar mahkemece davacının defter kayıtları esas alınarak, defterde kayıtlı bedel üzerinden davanın tümden kabulüne karar verilmişse de doğru olmamıştır. Davacı defterlerindeki kayıtlar davalı defterlerindeki kayda aykırı olduğundan bu defter kaydı HMK m. 222/3 uyarınca davacı lehine delil olarak kabul edilemeyecektir. Ayrıca davalının noter satış senedindeki satış bedelinin daha fazla olduğuna dair iddiasını yazılı belgeyle ispat edememesine ve davacıya satış senedindeki satım bedeline ilişkin fatura düzenlemiş olmasına göre davalının defterindeki kayıt esas alınarak 29.552,84 TL üzerinden davanın kabulü gerekirken, davalının aleyhine olan davacı defter kayıtlarına itibar edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ” şeklinde açıklamada bulunulmuştur.Somut uyuşmazlıkta, takip konusu faturalar taraflara arasında araç satışı için düzenlenen Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu 15/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine, Beyoğlu …. Noterliğinin … yevmiye nolu 15/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine, Gebze…. Noterliğinin … yevmiye nolu 23/10/2014 tarihli araç satış sözleşmesine dayanılarak satım bedellerine ilişkin fatura düzenlemiş olup, sözleşmelerde bedelin ödendiği yazılıdır. Davacı taraf, yazılı resmi senedin aksine ödeme yapılmadığını kesin delil ile ispatlamalıdır (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/384 E. – 2019/5521 K. sayılı kararı). İlk Derece Mahkemesince, 26/09/2019 tarihli kök bilirkişi raporu ve itirazlar nedeniyle aldırılan 15/09/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının 208.189,27 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, davacının 2014-2015 yıllı ticari defterlerindeki kayıtların davacı lehine delil teşkil etmesi, davalının bu yıllara ilişkin defterlerinin kanuni şartları taşımaması ve davalının 2017-2018 ticari defterlerindeki ödemeyi herhangi başkaca belge ile ispat edememiş olduğu gözetilerek taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili savunmasında dava konusu araçların bedellerinin ödendiğini anılan noter senetleriyle ispat ettiğini belirttiği halde, bilirkişi raporunda delil olarak dayanılan araç satış sözleşmelerindeki ödemeler dikkate alınmadan yalnızca davacı taraf ticari defterleri incelenerek yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur.Mahkemece bilirkişiden noter satış sözleşmesindeki ödemeler de dikkate alınarak yeniden hesaplanma yapılması için ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı …. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı …. Ltd. Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derce Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/11/2023