Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1357 E. 2023/321 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1357
KARAR NO: 2023/321
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2017/1019 Esas – 2021/77 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2011 yılından bu yana … A.Ş. Adına İ.E.T.T.’ye hizmet veren 16 adet özel halk otobüsünün sahibi olduğunu, müvekkiline ait özel halk otobüsü olarak hizmet veren … – … – … – … – … – … – … – … plaka sayılı otobüslerin 29/07/2014 tarihinde F.S.M. Mahallesi TEM girişinde gece park halinde iken soyulduğunu, olayın faillerinin dava tarihi itibariyle henüz yakalanamadığını, hırsızlık olayında araçların motor beyinleri, yakıt pompaları, aküleri, otobüs içi bilgisayar ekranları ve kameraları ile akbil cihazları gibi parça değeri pahalı olan mekanik ve elektronik malzemelerin çalındığını, araçların ayrı ayrı çalınan parçaların müşteki ifade tutanağı ve olay yeri inceleme tutanaklarında yer aldığını, plakaları yazılı araçların olay günü itibariyle davalı … Sigorta genişletilmiş kasko güvencesinde olduğunu, davalıya hasar ihbarında bulunulmasına rağmen davalı tarafın zararı karşılamadığını, araçlarda hırsızlık neticesi meydana gelen hasarın tespitine, olay nedeniyle tespit sonucu ortaya çıkacak zararın HMK 107. Md. gereği davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile şimdilik 1.000,00 TL’sin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğunu, araçların üzerinde rehin bulunduğunu, bu durumda talep hakkının rehin koyan şirket tarafından talep edilebileceğini, iş bu nedene husumut yokluğu olduğunu, talep edilen hazar tazminatının kasko poliçesi kapsamı dışında olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediğini ve temerrüde düşmediğini, davacının dava dışı rehinli alacaklı … Bankası T.A.O.’nun davaya muvafakat veya icazetleri olduğunu belgelendirmesi gerektiği, aksi halde davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği, dava konusu olayın kasko sigortası teminat kapsamı dışında olması ve davacı sigortalının TTK. 1445 maddesi uyarınca kasten ihbar mükellefiyetine aykırı hareket ederek sigorta haklarını zayi etmesi nedeniyle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte dosya üzerinde talep edilen hasar miktarının poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı ve gerçek zarar miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektiği, müvekkili şirket yönünden dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faiz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın aktif husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı asil istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı asil istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosya kapsamından her ne kadar aktif husumet yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de tazminat alacağının şartlı olarak verilen muvafakatname ile doğrudan … Genel Müdürlüğünün alacağına şamil olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava kasko poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, trafik kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemlidir. TTK’nın 1456/1. maddesinde “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” denilmektedir. Aynı kanunun 1456/2. maddesinde ise “Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski haline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesi yer almaktadır. Öte yandan TMK’nın 879. maddesine göre, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gereklidir. Bu durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain-i mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatini almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin hakkı sahibinde olması, sigorta bedelinin rehin hakkı sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin hakkı sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin hakkı sahibinde olduğu, buna karşın dain-i mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı Yarıgtay’ın yerleşik içtihatlarında benimsenmiştir. Somut olayda, davacıya ait araçların trafik kaydında dain-i mürtehin sıfatı bulunan dava dışı … alacağının tarafına ödenmesi karşılığında muvafakatlerinin olduğunu” cevabi ihtarname ile bildirmiştir. Rehin hakkı sahibinin bu beyanının muvafakat olarak kabul edilmesi mümkün değildir, şartlı bir şekilde muvafakat beyanında bulunmuştur. Hal böyle iken dain-i mürtehinin muvafakat vermiş olduğu kabul edilemeyeceğinden davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı asilin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı asilin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/02/2023