Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1350 E. 2023/1907 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1350
KARAR NO: 2023/1907
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANA. 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
NUMARASI: 2018/228 Esas – 2021/77 Karar
DAVA:Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, kusurlu olarak kazaya sebebiyet veren davalı …’ın … sayılı aracın sürücüsü ve de işleteni olup haksız eylem sebebiyle uğranılan tüm zararlardan sorumlu olduğunu, davalı … Sigorta Anonim Şirketi ise kazaya sebebiyet veren … plakalı motorlu aracın ZMMS poliçesi ile sigortacısı olduğunu, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 22.09.2017 tarihinde alınan kurul raporuna göre özür oranı %30 olduğunu, 22.12.2017 tarihinde … sigortaya başvurulduğu halde hiçbir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin kaza sonucu ağır yaralandığını, tedavi masraflarını karşılamakta zorlandığı gibi çalışamadığını, iş gücü kaybı sebebiyle oluşacak kazanç kaybı da oluştuğu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve belirsiz alacak davası olmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın davalı … için kaza tarihinden, davalı … Sigorta yönünden temerrüt tarihi olan 22.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,100.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile beraber davalı …’dan tahsili ile davacı müvekkiline verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 15.07 2017 günü kendisinin kullanmakta olduğu … plakalı aracı ile … plakalı araç ile çarpıştığını müvekkilinin kusurlu olmadığını kaza tutanağından yazıldığı gibi müvekkilinin kaza yerinden kaçmadığını, kaza tutanağının gerçeğe aykırı doldurulduğunu, davacı her ne kadar yolcu ise de müvekkilinin kusur oranında sorumlu tutulabileceğini, davacının fahiş miktarda maddi ve manevi tazminat istenildiğini, müvekkilinin kazada asli kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özet ile; KTK’nın 97. maddesindeki başvuru koşulunun usulüne uygun olarak yedine getirilmediğini,, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, geçici iş göremezlik zararının teminat içinde olmadığını, öncelikle kusur durumu ve Genel Şartlara göre maluliyet oranının tespiti gerektiğini, hükmedilmesi gereken faiz yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı tarafından mahkememize ikame edilen sürekli işgöremezlik ve geçici işgöremezlik alacaklarının tahsiline yönelen maddi tazminat davasının 6098 sayılı tbk. madde 166 ve 6100 sayılı HMK’nın 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle reddine, 6.000,00 TL manevi tazminatın 15/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme dosyasında bir bilirkişi incelemesi yapılmış olup alınan kusur raporuna karşı itirazları olduğu halde yeniden bir inceleme yapılmayarak mevcut rapor üzerinden hüküm kurulduğunu, raporda arabada yolcu olan davacıya da herhangi bir kusur isnat edilmediğini, oysaki davacı tanıklarının ifadesinde araçta yolcu kapasitesinin üstünde yolcu taşındığı beyan edildiğini, bu durumda davacının yaralanmasında bu durumunda etkisi olduğunu, Mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, her ne kadar geçiş üstünlüğü davacı araçta da olsa kavşaklara yaklaşırken hızını kesmesi gerektiğini, davacı araç sürücüsü bu kuralı ihlal ettiğinden kusur bulunduğunu ayrıca kararda maddi hata da bulunduğunu, hükümde … lehine vekalet ücretine hükmedildiği halde maddi hata yapılarak … alınarak davacıya verilmesine dendiğini oysa …den alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, iş bu maddi hatanında düzeltilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından,15.08.2017 tarihinde davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … Sokaktan … Sokak istikametine seyrederken, … sokakta seyir halinde olan …’e ait, kendi sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucunda, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı … vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; kaza tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsünün KTK 52/A maddesinde düzenlenen kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmamak kusurunu ihlal ettiği belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesi dosyasına sunulan trafik bilirkişi raporunda ise davalı sürücünün KTK’nın 84/h. Bendi nde düzenlenen “Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama” ve 57/b-5 maddesinde düzenlenen “tali yoldan ana yola çıkan sürücüler, ana yoldan gelen araçlara geçiş hakkını vermek zorundadır” kuralını ihlal etmesi nedeniyle asli ve %100 kusurlu olduğu bildirilmiştir. Davacı yolcu olup araçta yolcu sayısının fazla olması ancak müterafik kusur oluşturacağından kazanın oluşumunda kusur olarak nitelenmeyecektir. İlk Derece Mahkemesince davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsü tanık olarak dinlenmiş, istinaf eden davalı vekilinin kusur raporuna itirazları hakkında gerekçesi de açıklanarak karar verilmiştir. Bu durumda aksi sabit oluncaya kadar geçerli kaza tespit tutanağı ile kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygundur. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Mahkemece hükmün 6.fıkrasında reddedilen manevi tazminat için davalı yararına verilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi gerekirken maddi hata ile davacıdan alınarak davacıya verilmesi şeklinde yazılması doğru olmamış ise de, bu konuda tavzih dilekçesi de verilerek maddi hatanın düzeltilmesi talep edildiği, tavzih dilekçesi gereğince İlk Derece Mahkemesince maddi hatanın düzeltilebileceği anlaşılmakla yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 409,86 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 350,56 TL harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/10/2023