Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1340 E. 2023/1885 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1340
KARAR NO: 2023/1885
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2019/453 Esas – 2020/760 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı sürücünün 07/04/2016 tarihinde … plakalı hafriyat kamyonu ile trafik ışıklı yaya geçidinde yolun karşısına geçmeye çalışan emekli Vali Yardımcısı ve Kaymakam …’a çarpıp üzerinden geçerek olay yerinde ölümüne neden olduğunu, yapılan yargılamasında Anadolu 6. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile davalının ATK Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonunun raporu dikkate alınarak müteveffa ile eşdeğer derecede kusurlu olduğu kabul edilmiş ve TCK’nın 85.maddesi gereğince 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş. şirketince ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı …’ın dul aylığından başkaca bir kazancının bulunmadığını bu itibarla eşinin ölümü ile müvekkilinin zor durumda kaldığını ve maddi manevi zarara uğradığını, davalı sigorta şirketine poliçe bedelinin ödenmesi istemi ile başvurulduğunu ancak davalı şirketince 290.000 TL’lik poliçeye rağmen sadece 8.963,81 TL’lik bir ödeme yapıldığını beyan ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla harca esas değer olarak 5000 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren hesaplanacak faiz ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını, … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde sigortalı olması nedeni ile vefat eden …’ın desteğinden yoksun kaldığı iddia edilen davacı eş için müvekkil şirket tarafından, davacıya 8.963,81 TL tazminat ödendiğini, müvekkili Şirket tarafından yapılan hesaplamanın TRH-2010 Tablosuna göre Teknik Faiz %1,8 alınarak yapıldığını, müteveffa …’ın 82 yaşında iken dava konusu trafik kazasında hayatını kaybettiğini, destekten yoksun kalan eşi …’ın ise dava dilekçesinde belirtildiği üzere 74 yaşında olduğunu ve müteveffanın kusur durumu dikkate alındığında, müvekkil şirketin ödemesi gereken tazminat bedelini fazlasıyla yerine getirdiğini ve sorumluluğu kalmadığını, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusuru kabul etmediklerini, ceza dosyalarında alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğu üzere, müteveffanın asli kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiğini, merhum …’ın vefatına yol açan kazanın oluşumuna kendisinin sebep olduğunu, bilirkişi raporlarının bir kısmında, merhumun asli kusurlu, bir raporda ise aracın sürücüsü ile eşit kusurlu olduğunun kabul edildiğini, müvekkili …’ün, şoför olarak kullandığı … plakalı aracın sigortalı olduğunu, aracın ZMSS poliçe ile … Sigorta A.Ş tarafından düzenlendiğini, aracın aynı zamanda kasko poliçesinin … Sigorta Şirketi tarafından düzenlenmiş olduğunu, ZMMS kişi başına ölüm teminatının 290,000.00 olduğunu, tazminat tutarının bu limiti aşması halinde kasko teminat limitinin cari olacağını, kasko poliçesinin teminat limitleri de yeterli olmaz ise aracın işleteni … ve …’ün ancak o zaman maddi zarardan sorumlulu tutulabileceğini, dava açılmadan önce müvekkillerine talep edilen tazminat hakkında bir başvuru yapılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 40.844,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 10/08/2018 tarihinden, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 07/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün, müteveffa ile eşit kusurlu olduğu kabul edilerek hazırlanan hatalı hesap bilirkişi raporu ve bu rapor doğrultusunda kurulan yerel mahkeme hükmünün kabulünün mümkün olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğunu, mahkemenin hem ceza yargılamasında alınan kusur bilirkişi raporları arasında ihtilaf bulunmasına rağmen kusur incelemesi yapmadığını, bilinen geçmiş döneme ait tazminat hesaplaması yapılırken o döneme ilişkin asgari ücretin esas alınması gerektiğini, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılına ait asgari ücret miktarları bilinmekte olup bu haliyle hesaplamanın bilinen miktarlar üzerinden yapılması gerekirken bilirkişi raporunda bilinen geçmiş döneme ilişkin olarak hesaplama 2020 yılına ait asgari ücret üzerinden yapılmış olduğundan tespit edilen tazminat miktarı fahiş ve hatalı olduğunu, davacının 20.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile müddeabih değerinin tamamına dava tarihinden yani 21/09/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmesine rağmen Yerel Mahkemenin 40.844,86-TL destekten yoksun kalma tazminatının 10/08/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile müvekkil şirketten alınması yönünde hüküm kurduğunu, talebi aşacak şekilde faiz ödenmesine hükmolunduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Kaza tespit tutanağında sürücüye kusur verildiği yayaya ilişkin kusur belirlemesinin yapılmadığı görülmüştür. Ceza Mahkemesi dosyasında alınan kusur raporunda davalı sürücünün tali kusurlu, yayanın ise asli kusurlu olduğu belirlenmiştir. Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim olunan 05/09/2016 tarihli kusur raporunda davalı sürücünün tali kusurlu, yayanın ise asli kusurlu olduğu belirlenmiştir. Kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’na gönderilmiş olup düzenlenen 21/12/2017 tarihli kusur raporunda sürücü …’ün yaya … ile eşit derecede kusurlu olduğu bildirilmiş, mahkemece işbu rapor hükme esas alınmış olup karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla ve beraat kararı bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakıalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlı olduğundan, Ceza Mahkemesi kararında belirtilen, “…Davaya konu olayın meydana geldiği zaman dilimi içinde, kaza mahallindeki araçların hareket halinde oldukları dikkate alındığında ; olayın, sanık sürücü …’ün olay mahalli yaya geçidinde kendi istikametine hitaplı yeşil ışıkta harekete geçtiği sırada daha önce yayalara hitaplı kırmızı fasılalı ışıkta yaya geçidine giriş yapıp belli bir mesafe kat ettikten sonra idaresindeki çekicinin önünden geçmekte olan yayaya çarpması şeklinde meydana geldiğinin kabul edilerek ölenin ve sanığın eşit kusurlu oldukları…” yönndeki maddi vakıa, istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş olduğundan ve bu husus Hukuk Mahkemesi için de bağlayıcı olduğundan ölen ve sigortalı araç eşit kusurlu (%50) kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık davalı Sigorta Şirketinin kusura ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Tazminat hesabı yapılırken kaza tarihinden rapor tarihine kadar geçen süredeki (işlemiş/bilinen dönemdeki) somut gelirinin tespit edilmesi, işlemiş/bilinen dönem hesabının bu veriler doğrultusunda yapılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta memur emeklisi olan desteğin kaza tarihi ve öncesindeki ücreti SGK’dan sorulmamış, bordroları getirtilmemiştir. Hükme esas alınan aktüerya raporunda bilinen dönem için desteğin aylığı 07/04/2016 kaza tarihinden 20/02/2020 tarihli hesaplama tarihine kadarki dönem için 2020 yılına ait asgari ücret verileri kullanılarak tazminat hesaplanmıştır. Oysa, destek yaşasa idi rapor tarihine kadar olan yan ödemelerde dahil maaşı sorularak belirlenip ve bilinen dönem hesabında bu maaşın, bilinmeyen dönem için ise aldığı maaşın asgari ücrete oranı esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken tüm dönem için 2020 yılına ait asgari ücret verileri esas alınarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Bu bağlamda davalı vekilinin bilinen dönem hesabında 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılına ait asgari ücret miktarları üzerinden yapılması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/7612 E. – 2021/11130 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/7352 E. – 2018/1254 K. sayılı kararı). HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile müddeabih değerinin tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını talep ettiği halde talep aşılmak sureti ile davalı sigorta şirketi yönünden 10/08/2018 tarihinden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır.O halde mahkemece yapılması gereken destek yaşasa idi rapor tarihine kadar olan yan ödemelerde dahil olmak üzere maaşının sorulması için SGK’ya yazı yazılması ve bilinen dönem hesabında bu ücretlerin, bilinmeyen dönem için ise aldığı maaşın asgari ücrete oranı esas alınarak 20/02/2020 tarihli aktüerya rapor tarihi itibariyle hesaplama yapılması için daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınması ve sonucuna göre davalı Sigorta Şirketi lehine oluşan usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2023