Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/1334 E. 2023/1884 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/1334
KARAR NO: 2023/1884
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 15/03/2021
NUMARASI: 2020/701 Esas – 2021/226 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirket tarafından ZMMS ile sigorta edilen … plakalı aracın 06/03/2015 tarihinde sürücü sigortalı idaresinde iken %100 oranında kusurlu olarak yaya … isimli şahsa çarparak maluliyetine sebep olduğunu, mahallinde tutulan tutanağa göre … plakalı sigortalı araç sürücüsünün olayda %100 kusurlu, alkollü (0,80 promil) olarak bu hasarı meydana getirdiğini, söz konusu kaza ile ilgili olarak müvekkil şirket aktüerya raporu ve ihtiyari arabuluculuk neticesinde 77.500,00 TL hasar miktarını sigortalı davalının kusur durumu ve teminatı dikkate alınarak karşı tarafa ödendiğini, söz konusu olay nedeniyle İst. And. 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/331 E. – 2017/374 K.sayılı dosyasının olduğunu,tazminatı ödeyen müvekkili şirketin, Trafik Sigorta Genel Şartları B4/c maddesine (alkollü araç kullanma) göre, alacağının tahsili için dava dışı şahsa ödenen tazminatın davalıdan rücuen tahsilini, 77.500,00 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkile iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının aksine müvekkili davalı sürücünün söz konusu kazada yüzde yüz kusurlu olmayıp kazanın da alkollü araç kullanımından kaynaklı gerçekleşmediğini, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/531 E. Sayılı dosyasında sanık olarak yargılanan müvekkilinin ve tanık ve mağdurun ifadeleri de incelendiğinde de görüleceğini, müvekkilinin söz konusu kazada kusursuz olduğunu, davacı tarafın ödemiş olduğu tazminattan müvekkilinin haberdar edilmediğini, bu nedenle davacı tarafın kusuru sebebiyle müvekkilin itirazları ve dava açma hakkı da ortadan kalktığını, davacı tarafından yeterince inceleme yapılmadan ve tam bir kusur değerlendirmesi yapılmadan yapılmış bulunan ödemeden de müvekkilin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda 0,80 promil alkol oranı üzerinden kazanın, münhasır alkolün etkisinde olup olmadığı değerlendirilmiş ise de; itiraz dilekçelerinin de belirttikleri üzere, yaralamalı kazanın meydana geldiği saat, kaza zaptının tanzim edildiği saat (23.40) ile …’in alkol ölçümünün yapıldığı saat (00,46) arasında zamansal fark olduğu, bu zaman farkı ve alkol oranının her saat başı 0,15 promil düştüğü gerçeği gözardı edildiğini, …’in, İstanbul Anadolu 8.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015-331 E. Sayılı dosyasına verdiği “ablam ile birlikte arkadaşımın doğum gününe gitmiştik,burda bir miktar alkol aldım, gece 12.00 gibi ablamla eve dönüyorduk, şeklindeki ifadesi ile yine aynı dosyada dinlenen tanık …’in ifadesi; “olay tarihinde kardeşimle birlikte arkadaşımın doğum gününe gittik, şeklindeki ifadesi, davalı …’in kazadan önce alkol aldığını ve alkolun etkisinde hareket ettiğini ispat ettiğini, davalının, orta refüjdeki araç sürücülerinin sağ şeride geçmeleri üzerine kontrolsüzce aniden sol şerite geçmesi ve sol şerittteki kazazede …’a çarparak kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği halde kusur oranının %25 olmaması gerektiğini, trafik zaptına göre davalının “tehlikeli şerit değiştirmek” kuralını ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğunu, itiraz sebeplerinin mahkemece değerlendirilmediğini eksik inceleme ürünü olan rapor hükme esas alındığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, trafik kazası nedeniyle karşı tarafın zararını ödeyen zorunlu mali sorumluluk sigortacısının kendi sigortalısına karşı, rücuen tazmin amaçlı yaptığı icra takibine itirazın iptali isteminden ibarettir. HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Somut olayda, davacı sigorta şirketine ZMSS sigortası bulunan davalıya ait aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen hasar bedelinin sigortalı araç sürücsüünün kaza sırasında alkollü olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.3. ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş; Daire kararının kapsam ve şekline göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenme konusu yapılmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-HMK’nın 353/1-a.3. ve 355. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,Daire kararının kapsam ve şekline göre davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf itirazları hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2023